Научная статья на тему 'Târîh-i Âl-i Osmân (Rüstem Paşa Tarihi) Üzerine Notlar'

Târîh-i Âl-i Osmân (Rüstem Paşa Tarihi) Üzerine Notlar Текст научной статьи по специальности «Языкознание и литературоведение»

CC BY
65
11
i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.
Журнал
Kadim
Ключевые слова
Rüstem Paşa / Târîh-i Âl-i Osmân / Rüstem Paşa Tarihi / Matrakçı Nasuh / Rüstem Pasha / Tārīh-i Āl-i Osmān / Chronicle of Rüstem Pasha / Matrakci Nasuh

Аннотация научной статьи по языкознанию и литературоведению, автор научной работы — Göker İnan

Bu makale, Rüstem Paşa’ya atıfla literatürde Rüstem Paşa Tarihi olarak bilinen bir kroniği mercek altına almaktadır. Osmanlı klasik devrinde bazı devlet adamlarının eser telifiyle meşgul oldukları bilinmektedir. Tıpkı selefi Lutfi Paşa’nın yazdığı tarih gibi Rüstem Paşa’nın da kendi devrine kadar gelen bir Osmanlı tarihi kaleme aldığı zannedilmiş ve ona atıfla bu eser Rüstem Paşa Tarihi olarak tanınmıştır. Avusturya Milli Kütüphanesi’nde kayıtlı yazma nüshanın başında yer alan bazı ifadeler bu yanlışın yaygınlaşmasında etkili olmuştur. Hâlbuki yapılan araştırmalar neticesinde ulaşılan sonuç, Rüstem Paşa’nın bir tarih yazmadığı ve sadece hâmilik yapması sebebiyle eserin kendisine ithaf edildiğidir. Bu çalışmada Rüstem Paşa Tarihi olarak bilinen Târîh-i Âl-i Osmân’ın muhtelif ülkelerde bulunan nüshaları tanıtılmış ve bunlar arasında Rüstem Paşa hayatta iken kaleme alındığı anlaşılan Viyana nüshası ayrıntılı olarak incelenmiştir. Yapılan mukayeseler neticesinde söz konusu eserin Rüstem Paşa’ya değil; kendi döneminde tarih, minyatür ve matematik sahasındaki eserleriyle tanınan Matrakçı Nasuh’a ait olduğu ortaya konulmuştur. Ayrıca Târîh-i Âl-i Osmân ile de alakalı olması sebebiyle referans kaynaklarında Matrakçı Nasuh’un ölümü için verilen (ö. 971/1564) tarihinin şüpheli olduğu gösterilmiştir.

i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.
iНе можете найти то, что вам нужно? Попробуйте сервис подбора литературы.
i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.

Remarks on the Chronicle of Rüstem Pasha (Tārīh-i Āl-i Osmān)

This article investigates a chronicle Kitāb-ı Tārīh-i Āl-i Osmān, also known as Rüstem Paşa Tarihi by discussing some misconceptions about its author and patron. In the classical period of the Ottoman Empire, several statesmen were engaged with the activity of authorship. Since Rüstem Pasha’s predecessor, Lutfi Pasha wrote a chronicle on the Ottoman history. This production creates an assumption and misleads researchers that the latter was the author of Kitāb-ı Tārīh-i Āl-i Osmān, partly due to an expression found in the original manuscript from the Austrian National Library. This study especially questions the validity of this attribution. To this end, it contextualizes Rüstem Pasha’s patronage and this work by meticulously analyzing the Austrian manuscript and comparing it with several copies. Thus, it claims that the work belongs to another productive figure of the time, Matrakçı Nasuh and Rüstem Pasha, rather patronizes the author to write the chronicle. This finding also reveals that Matrakçı Nasuh did not die in 1564 as recorded in the sources.

Текст научной работы на тему «Târîh-i Âl-i Osmân (Rüstem Paşa Tarihi) Üzerine Notlar»



imtIyaz SahIbI | Proprietor Burhan CAGLAR

SORUMLU Yazi I$LER| MüDÜRÜ | Managing Editor Ömer Faruk CAN

SS

-a

Osmanli aragtirmalarina münhasir, alti ayda bir (Nisan ve Ekim) negredilen, agik erigimli, gift kör hakem sistemli akademik dergi

Double-blind peer-reviewed open access academic journal published semiannually (April and October) in the fields of Ottoman Studies ^

S 8

SAYI | ISSUE 1 • NISAN | APRIL 2021 ^ ^

a

£

IrtIbat | Contact Kadim • Sakarya Üniversitesi

Esentepe Kampüsü, Fen-Edebiyat Fakültesi, C Blok, Ofis: 113,

Serdivan/Sakarya (Turkey) 54050

Telefon | Phone • 00 90 264 295 60 15

Internet Adresi | Webpage • dergipark.org.tr/kadim

E-posta | E-mail • kadim@sakarya.edu.tr

Tasarim | Design Hasan Hüseyin CAN

Baski | Printed by

MetinCopyPlus • Arti Dijital & Baski Merkezi

Turkocagi Cad. 3/A Cagaloglu/Fatih/lstanbul

Basim TaRiHi | Print Date • NiSAN | April 2021 ISSN 2757-9395 • e-ISSN 2757-9476 UcRETSiz | Free of Charge

Kadimdeki makaleler, Creative Commons Alinti-Gayriticari 4.0 Uluslararasi Lisansi ile lisanslanmigtir. Bilimsel aragtirmalari kamuya ücretsiz sunmanin bilginin küresel paylagimini artiracagi ilkesini benimseyen dergi, tüm igerigine aninda agik erigim saglamaktadir. Makalelerdeki fikir ve görüglerin sorumlulugu sadece yazarlarina ait olup Kadim'in görüglerini yansitmazlar.

Articles in Kadim are licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License. Kadim provides immediate open access to its content on the principle that making research freely available to the public supports a greater global exchange of knowledge. Authors are responsible for the content of contributions; thus, opinions expressed in the articles belong to them and do not reflect the opinions or views of Kadim.

Dergi Park

Editor Editor-in-Chief

Yayin Kurulu Editorial Board

Yazim ve DIl EdItOrlerI Writing and Language Editors

TOrkçe DIl EdItOrG Turkish Language Editor

INGlLlZCE DIL EdITORG English Language Editor

Yayin SekreterI secretariat

Daniçma Kurulu Advisory Board

Arif BILGIN | Prof. Dr., Sakarya Üniversitesi

Necmettin ALKAN | Prof. Dr., Sakarya Üniversitesi Fatih BOZKURT | Doç. Dr., Sakarya Üniversitesi Ömerül Faruk BÖLÜKBA?! | Doç. Dr., Marmara Üniversitesi Kerim llker BULUNUR | Doç. Dr., Sakarya Üniversitesi Bü§ra ÇAKMAKTAÇ | Dr. Ogr. Üyesi, Sakarya Üniversitesi M. Talha ÇlÇEK | Doç. Dr., istanbul Medeniyet Üniversitesi Filiz D!G!ROGLU | Doç. Dr., Marmara Üniversitesi Miraç TOSUN | Dr. Ogr. Üyesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi

Ömer Faruk CAN | Sakarya Üniversitesi Burhan ÇAGLAR | Sakarya Üniversitesi Bünyamin PUNAR | Sakarya Üniversitesi

Sedat KOCABEY | Sakarya Üniversitesi

¡rem GÜNDÜZ-POLAT | Sakarya Üniversitesi

Yusuf ¡slam YILMAZ | Cumhuriyet Üniversitesi

Houssine ALLOUL | Dr. Ogr. Uyesi, University of Amsterdam

Muhammet Zahit ATÇIL | Dr. Ogr. Uyesi, istanbul Medeniyet Universitesi

Mukerrem Bedizel AYDIN | Prof. Dr., Sakarya Universitesi

Feridun BÎLGÎN | Doç. Dr., Mardin Artuklu Universitesi

Roger DEAL | Doç. Dr., University of South Carolina Aiken

Randi DEGUILHEM | Prof. Dr., Aix-Marseille Université

Umit EKÎN | Prof. Dr., Sakarya Universitesi

Davut HUT | Prof. Dr., Marmara Universitesi

Kezban ACAR KAPLAN | Prof. Dr., Celal Bayar Universitesi

Michalis N. MICHAEL | Dr. Ogr. Uyesi, University of Cyprus

Ali Fuat ÔRENÇ | Prof. Dr., istanbul Universitesi

Erol ÔZVAR | Prof. Dr., Marmara Universitesi

Kazuaki SAWAI | Prof. Dr., Kansai University

Andelko VLASIC | Dr. Ogr. Uyesi, University of Osijek

Francesco VIOLANTE | Dr. Ogr. Uyesi, Université degli Studi di Bari Aldo Moro

Sadik YAZAR | Prof. Dr., istanbul Medeniyet Universitesi

Hale YILMAZ | Doç. Dr., Southern Illinois University

Îlhami YURDAKUL | Prof. Dr., Bilecik $eyh Edebali Universitesi

A

Târîh-i Âl-i Osmân (Rüstem Pa§a Tarihi) Üzerine Notlar*

remarks on the chronicle of rüstem pasha (tärih-i äl-i osmän)

GÖKER INAN**

OZ ABSTRACT

Bu makale, Rüstem Pafa'ya atifla literatürde Rüstem Pafa Tarihi olarak bilinen bir kronigi mercek altina almaktadir. Osmanli klasik devrinde bazi devlet adamlarinin eser telifiy-le mefgul olduklari bilinmektedir. Tipki selefi Lutfi Pafa'nin yazdigi tarih gibi Rüstem Pafa'nin da kendi devrine kadar gelen bir Osmanli tarihi kaleme aldigi zannedilmif ve ona atifla bu eser Rüstem Pafa Tarihi olarak taninmiftir. Avusturya Milli Kütüphanesi'nde kayitli yazma nüshanin bafinda yer alan bazi ifadeler bu yanlifin yayginlafmasinda etkili olmuftur. Hâlbuki ya-pilan araftirmalar neticesinde ulafilan sonuç, Rüstem Pafa'nin bir tarih yazmadigi ve sadece hâmilik yapmasi sebebiyle eserin ken-disine ithaf edildigidir. Bu çalifmada Rüstem Pafa Tarihi olarak bilinen Târîh-i Âl-i Osmân in muhtelif ülkelerde bulunan nüsha-lari tanitilmif ve bunlar arasinda Rüstem Pafa hayatta iken kale-me alindigi anlafilan Viyana nüshasi ayrintili olarak incelenmif-tir. Yapilan mukayeseler neticesinde söz konusu eserin Rüstem Pafa'ya degil; kendi döneminde tarih, minyatür ve matematik sa-hasindaki eserleriyle taninan Matrakçi Nasuh'a ait oldugu ortaya konulmuftur. Ayrica Târîh-i Âl-i Osmân ile de alakali olmasi se-bebiyle referans kaynaklarinda Matrakçi Nasuh'un ölümü için ve-rilen (ö. 971/1564) tarihinin füpheli oldugu gösterilmiftir.

Anahtar Kelimeler: Rüstem Pafa, Târîh-i Âl-i Osmân, Rüstem Pafa Tarihi, Matrakçi Nasuh.

MAKALE bilgisi | ARTICLE INFORMATION

Makale Türü: Ara§tirma Makalesi | Article Type: Research Article Geli? Tarihi: 14 Mart 2021 | Date Received: 14 March 2021 Kabul Tarihi: 5 Nisan 2021 | Date Accepted: 5 April 2021

I»1

This article investigates a chronicle Kitdb-i Tdrih-i Al-i Osmdn, also known as Rustem Pa^a Tarihi by discussing some misconceptions about its author and patron. In the classical period of the Ottoman Empire, several statesmen were engaged with the activity of authorship. Since Rustem Pasha's predecessor, Lutfi Pasha wrote a chronicle on the Ottoman history. This production creates an assumption and misleads researchers that the latter was the author of Kitdb-i Tdrih-i Al-i Osmdn, partly due to an expression found in the original manuscript from the Austrian National Library. This study especially questions the validity of this attribution. To this end, it contextualizes Rustem Pasha's patronage and this work by meticulously analyzing the Austrian manuscript and comparing it with several copies. Thus, it claims that the work belongs to another productive figure of the time, Matrak^i Nasuh and Rustem Pasha, rather patronizes the author to write the chronicle. This finding also reveals that Matrakg Nasuh did not die in 1564 as recorded in the sources.

Keywords: Rustem Pasha, Tarih-i Al-i Osman, Chronicle of Rustem Pasha, Matrakci Nasuh.

ATIF | CITATION

¡NAN, Göker. "Târîh-i Âl-i Osmân (Rüstem Pa§a Tarihi) Üzerine Notlar", Kadim 1 (Nisan 2021), 11-35.

* Bu makale 2011 yilinda Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araçtirmalari Enstitüsü bünyesinde Rüstem Paça Tarihi (H.699-968/M.1299-1561): Înceleme-Metin, vr. 120b-vr. 293b ba^ligiyla kabul edilip 2019 senesinde Türkiye Yazma Eserler Kurumu'ndan yayimlanmiç olan yüksek lisans tezinden geliçtirilerek üretilmi^tir.

** Dr., Türkiye Yazma Eserler Kurumu Ba^kanligi, gokerinan@gmail.com, ORCID: 0000-0003-1280-4041.

GiRi§

Fatih Sultan Mehmed ve oglu II. Bayezid devirleri, ciddi anlamda Osmanli tarih yazi-minin bajladigi dönemler olarak kabul edilebilir. Söz konusu dönemlerden sonra ise Osmanli fütuhatinin genijlemesinin ve imparatorluk müesseselerinin zaman i^inde oturmasi-nin etkisiyle tarih yazimi daha da gelijmijtir. Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman'in hükümranlik dönemleri olan ve Osmanli devrinin dikkat ^eken asirlarindan biri olarak tema-yüz eden XVI. yüzyilda, artik genel tarihlerin yaninda müstakil padijah devirlerini ele alan ve monografik bir görünüm arz eden Selimname ve Süleymanname tarzi eserler de ortaya ^ik-mijtir. Bu asirda tarih eseri kaleme alanlar arasinda bürokraside görev yapmij kijiler de bu-lunmaktadir. Nijancilik vazifesinde bulunan Celalzade Mustafa Qelebi (ö. 15 67) ile Feridun Ahmed Bey (ö. 1583), evkaf ve Anadolu muhasebeciligi görevlerinde bulunan Mustafa Selaniki (ö.i6oo'ler) ve sancakbeyligi ile defterdarlik yapan Gelibolulu Mustafa Ali (ö. 1600) bürokrat tarih^iler cümlesindendir. Lutfi Paja (ö. 1563) ise sadrazamlik yapmij olup Tevarih-i Al-i Osman kaleme alan bir müelliftir.1 Sonraki zamanlarda Lutfi Paja'nin ardindan sadarete gelen Rüstem Paja'nin (ö. 1561) da tipki selefi gibi bir Osmanli tarihi yazdigi zannedilmij ve Paja'ya nisbetle bu eser Rüstem Pa§a Tarihi olarak taninmijtir. Belirtilen isimle literatüre yerlejmij olan Tarih-i Al-i Osman2 Türklerin menjeinden ve bazi Türk devletlerinden bahsedildikten sonra Osmanli Devleti'nin kurulujundan 1561 senesine kadar gelen bir Osmanli tarihidir.

I. "Rüstem Pa§a Tarihi" Ismiyle Taninan Tärih-i Äl-i Osmän'in Nüshalari

Ajagida verilecek bazi bilgiler eserin nüshalarina dayanacagi i^in öncelikle Tarih-i Al-i Osman in nüshalari tanitilacaktir. Eserin dört tanesi yurt dijinda, iki tanesi Türkiye' de olmak üzere alti nüshasi tespit edilmijtir. Bu yazmalar ajagida önem sirasina göre tanitilmijtir.

A. Viyana Nüshasi

Avusturya Milli Kütüphanesi'nde (Österreichische Nationalbibliothek) yer alan nüsha, Cod. Mixt. 339 numarada kayitlidir. Eserin nüshalari arasinda en kamil ve en ^ok vakayi i^eren budur. Yazmanin ib yüzündeki unvan bajligi kirmiziyla yazilmij olup "Tevarih-i Oguz Han ve Cengiz Han ve Sel^ukiyan ve Osmaniyan" jeklindedir. Toplamda 293 varak olan yazmanin 275a'ya kadar olan kisminda sayfalar 21 satirdan olujmaktadir. 275b boj birakilmijtir. 276a'dan eserin sonuna kadar olan bölümde ise satir sayisi 19'a inmektedir. Yazmanin ferag kisminda müellif ya da müstensih ismi olmamakla birlikte bitij tarihi olarak "fi sene dokuz yüz seksen" ibaresi okunmaktadir. Bu da 1572-1573 senelerine tekabül etmektedir. Yani eserin tamamlaniji Rüstem Paja'nin vefatindan yaklajik 11 sene sonra ger^eklejmijtir. Bu durum dikkat ^ekicidir. Zira yazmanin bir kisminin Rüstem Paja henüz hayattayken yazildigi hem zahriyedeki ifadeden hem de metin i^inde yer alan dua cümlele-rinden anlajilmaktadir. Varak ia'da yer alan "Kitab-i Tarih-i Al-i Osman te'lif-i Rüstem Paja yessera'llahu lehu ma-yeja." ifadesi henüz Paja hayattayken yazilmijtir. Zira "Allah, (ijlerini)

1 Osmanli tarihi kaleme alan ve sadarete kadar yükselen yazarlarin ilk temsilcisi olarak Fatih Sultan Mehmed'in veziriazami Karamani Mehmed Pa^a'yi gösterebiliriz. Tevärihü's-Selätini'l-Osmäniyye adini ta^iyan ve risale hacminde olan eser Arap^a kaleme alinmi^tir. Eserin tercümesi i^in bk. Ibrahim Hakki Konyali, "Osmanli Sultanlari Tarihi", Osmanli Tarihleri I (Istanbul: Türkiye Yayinevi, 1949), 323-369.

__2 Makale boyunca Rüstem Pa$a Tarihinden agirlikli olarak asli ismi olan Tärih-i Äl-i Osmän ^eklinde bahsedilecektir.

onun i^in diledigi gibi kolaylajtirsin" ifadesi teamülde hayatta olan kijiler i^in kullanilan bir dua cümlesidir. Nüsha daha ayrintili olarak incelendiginde Tarih-i Al-i Osman metninin iki farkli ajamadan ge^erek ya da iki ayri kalem tarafindan yazilip tamamlandigini düjündüre-cek ^ikarimlar yapilabilmektedir. Bu bölümlemenin ilkini eserin ^ok büyük kismini i^eren ib-275a, ikincisini ise 276a-293b olmak üzere son kismina ait metinler olujturmaktadir. Ikinci kisimda sayfalardaki satir sayisi yaninda kalemde ve ifade jeklinde de farklilajmalarin oldugu dikkati ^ekmektedir. Ileride degerlendirme yapilacagi üzere bu nüshanin müellif nüshasi olmasi muhtemeldir. Bu ikinci kismin ise ya müellif tarafindan esere bir süre ara verildikten sonra yine kendisi tarafindan ilave edilmij veya bajka bir kigi tarafindan eklenmij olmasi ihtimalleri bulunmaktadir. Bazi varaklarin kenarlarina ^ok okunakli olmayan bir hatla yapilmij olan ilavelerin ise farkli bir kijinin kaleminden ^iktigi a^ik^a anlajilmaktadir. Bu jahsin, eser eline ge^tikten sonra "matlab" adi verilen bir nevi fihrist ya da önemli bilgi notlarini derkenara ekledigi söylenebilir.3

Viyana nüshasi i^in belirtilmij olan iki ayri kisim incelendiginde ilkinin h.955/m.i549'a kadar vuku bulan olaylari i^erdigi, ikinci kismin ise 1549'dan 1561'e; yani Rüstem Paja'nin vefatina kadar olan hadiseleri ihtiva ettigi görülmektedir. Iki bölüm arasindaki yaklajim ve degerlendirme farkina örnek olarak junlar zikredilebilir: Ilk kisimda yer alan 247b ve 248a'da Rüstem Paja'nin Elkas Mirza tarafindan Istanbul'da agirlanmasi anlatilirken Rüstem Paja i^in "cenab-i rükn-i alijan, sadr-i Asaf-nijan, müjir-i efham, vezir-i sahib-re'y,yesserallahu ma ye^a (Allah [ijlerini] diledigi jekilde kolaylajtirsin)"4 jeklinde övgü ve dualar kaydedilmijtir. S öz konusu kisimlar yazilirken Paja'nin hayatta olmasi muhtemeldir. Buna karjilik bazi tarih kaynaklarinda Rüstem Paja ile ilijkilendirilmij olan §ehzade Mustafa'nin 1553'teki idaminin da ijlendigi ve Rüstem Paja'nin ölümünden sonra yazildigini düjündügümüz ikinci kisimda jehzadenin öldürülmesiyle ilgili: "Ijbu takdir-i Ilahi ve hükm-i jehenjahi bi-hasebi'z-zahir Rüstem Paja'nun fitne vü keydiyle vücud bulup..."5 ifadesi kullanilmijtir. Rüstem Paja'nin adiyla beraber anilan bir eserde §ehzade Mustafa'nin ölümünün a^ik bir jekilde Paja'nin hilesiyle ger^eklejtiginin belirtilmesi, durumu karijik bir hale getirmektedir. Bu hususlar, makalenin ilerleyen kisimlarinda tartijilacaktir.

B. Istanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi Nüshasi

Nadir Eserler Kütüphanesi, Türk^e Yazmalar bölümü, no. 2438'de kayitli olan yazma, Viyana nüshasindan sonra en ^ok vakayi i^eren nüshadir. Unvan sayfasinda "Haza Kitab-i Tevarih-i Al-i Osman" bajligi yer almaktadir. Toplaminda 297 varaktir ve sayfalari 20 satir olarak düzenlenmijtir. Ferag kisminda herhangi bir tarih ya da müstensih adi yer almamak-tadir. Nüshanin zahriye ve vikaye kisimlarinda boj sayfalar ve muahhar tarihlerde eklendigi anlajilan yazilar bulunmaktadir. Yine bu bölümlerde pek de okunakli olmayan bir jekilde "Cihannüma - Tarih-i Ne^ri" ifadesi ge^iyorsa da bu ibarenin daha sonra üstü karalanmij-tir. Muhtemelen nüshayi ele ge^irip inceleyen bir kiji II. Bayezid devrine kadarki bölümde Nejri'nin eseriyle benzerlikler oldugu i^in eseri Cihannüma zannetmij ve böyle bir kayit

3 Örnek olarak Fatih'in veziri Mahmud Paja'nin 878/1474 senesindeki idaminin anlatildigi sayfa kenarma "Vefat-i Mahmud Pa^a, ila rahmeti'llahi teala" notu dü^ülmü^tür.

4 Matrak^i Nasuh, Tarih-i Äl-i Osman, haz. Göker inan, ed. Erhan Afyoncu (Istanbul: Türkiye Yazma Eserler Kurumu Ba^kanligi, 2019), 425.

5 Nasuh, Tarih-i Äl-i Osman, 469.

dü^mü^tür. Bu nüshada dikkat edilmesi gereken bir diger husus, Viyana nüshasinda oldugu gibi Rüstem Paça'nin hayatta olduguna içaret eden ifade ve dua cümlelerinin bulunmamasidir.

C. Arkeoloji Müzesi Kütüphanesi Nüshasi

Eserin diger bir nüshasi da Arkeoloji Müzesi Kütüphanesi, Türk^e yazmalar kismi, 480 numarada kayitlidir. Zahriyede kitabin ismi hakkinda herhangi bir bilgi yer almamaktadir. Fakat unvan sayfasindaki baçlik Viyana nüshasinda oldugu gibi "Tevârîh-i Oguz Hân..." çeklinde baçlamaktadir. Bu nüsha bazi eksiklikleri olmakla birlikte6 Viyana ve Nadir Eserler nüshalarindan sonra en fazla vakayi ihtiva eden yazmadir. Toplamda 214 varaktan oluçan ve her sayfasinda 20-21 satirin yer aldigi nüsha, San'a fatihi Özdemir Paça'nin dogu seferlerinin anlatildigi yerde son bulmaktadir. Bu bölüm, Viyana nüshasinda 275a'ya tekabül etmektedir. Yani Arkeoloji Müzesi Kütüphanesi'ndeki yazmada Çehzade Mustafa'nin ölümüyle ilgili bilgiler ve onunla baglantili olarak Rüstem Paça hakkinda bir ifade yer almamaktadir.

D. Cambridge Üniversitesi Kütüphanesi'nde bulunan iki nüsha D. 1. N0.167 (Gg. 6.33)

Kütüphanenin Hand-list of Muhammeden Manuscript isimli katalogunda her iki nüsha beraber gösterilmektedir.7 Bunlardan No. 167'de kayitli olan Gg. 6.33, h.955/m.i548 tarihine kadar gelmektedir. 21 x 14.6 cm ebatlarinda olan yazma 381 varaktan müte^ekkildir ve sayfalari 17 satir olarak düzenlenmi^tir. Istinsah tarihi hakkinda herhangi bir kayit içermemektedir.

D. 2. N0. 168 (Dd. 4.31)

168 numarada kayitli olan diger nüsha ise 25 x 17.5 cm. ebatlarinda olup eksiktir. Toplamda 60 varak olan nüshanin sayfalarinda 18 satir bulunmaktadir. Yazmanin sonu 167 numarada kayitli olan nüshanin 86b varagina tekabül etmektedir. Bu nüshada da istinsah tarihi belirtilmemiçtir.

E. Fransa Milli Kütüphanesi N0: 54.

Fransa Milli Kütüphanesi'nde (Bibliothèque Nationale de France) Anc. Turk 54 numarada bulunan nüsha, Blochet'in verdigi katalog bilgilerine göre Rüstem Paça'ya atifla kaydedilmiç-tir.8 Toplamda 159 varak olup baçtan ve sondan eksik varaklari vardir. Vakalarin anlatimi 1526 senesindeki Belgrad Kalesi'nin fethiyle son bulmaktadir. Yazmanin bitij noktasi Viyana nüshasindaki i9oa'ya tekabül etmektedir.9

6 Örnegin nüshanin 100a varaginda II. Murad'in ölüm hadisesi atlanmi^ ve II. Mehmed'in saltanatina geçilmi^tir.

7 Nüsha bilgileri için bk. Edward G. Browne, A Hand-list of the Muhammadan Manuscrpits (Cambridge: University Press, 1900), 26.

8 Bk. E. Blochet, Catalogue des Manuscripts Turcs (Paris: Bibliothèque Nationale, 1933), 22. Babinger, "Bibl. Nat., Anc. fds. Turck 94" numarada esere ait bir nüsha oldugunu belirtmi^tir; fakat bu bilginin hatali oldugu anla^ilmaktadir. Zira 94 numarada kayitli nüsha Gelibolulu Mustafa Âlî'nin Künhü'l-Ahbär ina aittir.

9 Hüseyin G. Yurdaydin bizzat inceledigini ifade ederek eserin British Museum Kütüphanesi4Or.i2.592de kayitli bir nüshasinin daha bulundugunu belirtmi^tir. Fakat kataloglar incelendiginde bu nüshaya dair bilgiye ula^ilamami^tir. Bk. Hüseyin G. Yurdaydin, "Matrakçi Nasûh'un Hayati ve Eserleri ile ilgili Yeni Bilgiler" Belleten 29/114 (1965), 352.

II. Rüstem Pa§a Tarihi'nin Müellifine Dair

iНе можете найти то, что вам нужно? Попробуйте сервис подбора литературы.

Nüshalarinda Kitab-i Tarih-i Al-i Osman, 10 Tevarih-i Rüstem Pa§a, 11 Tevarih-i Oguz Han ve Cengiz Han ve Selfukiyan ve Osmaniyan12 ve Tevarih-i Al-i Osman'3 ba^liklariyla tesmiye olunan ve bizim de degerlendirme boyunca agirlikli olarak Tarih-i Al-i Osman ve kimi zaman da literatürdeki yaygin ^ekliyle Rüstem Pa§a Tarihi olarak anacagimiz bu eseri kimin yazdigina dair kesin bir bilginin bulunmamasi, söz konusu eser hakkinda yanli^ bilgi-lerin yerle^mesine sebep olmu^tur. Bu meselede ilk tezi ileri süren, 1965 senesinde Belleten de yayinladigi bir yazisi ile Hüseyin Gazi Yurdaydin olmu^tur. Yurdaydin bazi varsayimlardan yola ^ikarak Rüstem Pa§a Tarihi'nin Matrak^i Nasuh tarafindan yazilmi^ olabilecegini dillendirmi^tir.14 Bunu bir adim daha ileri ta^iyarak Nasuh'un par^alar halindeki eserleriyle Tarih-i Al-i Osman üzerine yaptigimiz etrafli mukayeseler neticesinde bizde de ayni kanaat hasil olmu^tur. Qali^mamizin bu bölümünden itibaren Matrak^i Nasuh'un eserleriyle Rüstem Pa^a'ya atfedilen söz konusu tarihe mukayeseli olarak deginilecek ve eserin müellifi hakkinda degerlendirmeler yapilacaktir.

A. Matrak^i Nasuh'un Mecmaü't-Tevärih Isimli Taberi Tarihi Tercümesi

Nasuh, Kanuni Sultan Süleyman'in 1520 senesinde tahta cülusunun ardindan padi^ahin emriyle müfessir ve tarih-i Muhammed bin Cerir et-Taberi'nin15 (h.224-3io/m.838-923) " Tarih-i Ca'feri" veya daha yaygin ^ekliyle " Taberi Tarihi" olarak bilinen eserini "Mecmaü 't-Tevarih" ismiyle Türk^eye tercüme etmeye ba^lami^tir. Tercümeyi tamamladiktan sonra da esere bir zeyl yazarak ^ali^mayi geni^letmeyi dü^ündügü ve adeta umumi bir dünya tarihi kaleme almak istedigi anla^ilmaktadir. Zira Mecmaü 't-Tevarih ismiyle girijtigi bu tercüme i^i birka^ ciltte tamamlanmi^ ve kronolojik olarak kendi zamanina kadar (h.958/m.i55i) gelmi^tir. Avusturya Milli Kütüphanesi'nde Cod. Mixt. 1187 numarada kayitli nüsha, Nasuh'un Mecmaut-Tevarih"6 isimli "Taberi Tarihi" tercümesinin birinci cildini ihtiva eder. Söz konusu nüshanin 4b varagindaki "Ba'is-i tahrir-i kitab-i müstetab" ba^ligi altinda Taberi'nin kendi ismiyle anilan tarihini Abbasi halifelerinden Mu'tasim Billah'a kadar yazdigini belirtmekte ve ardindan "...Nasuh e^-^ehir bi-Matraki eydür ki..."17 ifadesiyle söze ba^lamaktadir. Nasuh, Süleyman aleyhisselamin vefatiyla bitirdigi bu cildin sonunda, eger ömrü yeterse ikinci cilde efsanevi Iran krali Keykubad'in padi^ahligi ile devam edecegini söyler.18

10 Viyana nüshasi, ia.

11 Viyana nüshasi, ia.

12 Viyana nüshasi, lb; Cambridge Üniversitesi Ktp. nüshalari No. Gg. 6.33 ve Dd. 4.31, ib.

13 Istanbul Üniversitesi Nadir Eserler Ktp. nüshasi, 1b.

14 Yurdaydin, "Matrak^i Nasuh'un Hayati ve Eserleri ile ilgili Yeni Bilgiler", 351.

15 Hayati hakkinda bk. Mustafa Fayda, "Taberi, Muhammed bin Cerir', Türkiye Diyanet Vakfi Islam Ansiklopedisi (DA) (Ankara: TDV Yayinlari, 2010), 39/314-318.

16 Mecmaü't-Tevärih ismiyle yapilan tercümenin iki nüshasi Avusturya Milli Kütüphanesi'ndedir: Matrak^i Nasuh, Mecmaü't-Tevärih, (Viyana: Avusturya Milli Kütüphanesi, Cod. Mixt, 999-1187). Bk. Matrak^i Nasuh, Beyän-i Menäzil-i Sefer-i Irakeyn-i Sultän Süleyman Han, haz. Hüseyin G. Yurdaydin (Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1976), 4.

17 Nasuh, Menäzil, 4.

18 Hüseyin G. Yurdaydin, Matrak^i Nasuh (Ankara: Ankara Üniversitesi Basimevi, 1963), 32.

Bundan sonra Mecmaü't-Tevarih isimli tercümenin ikinci cildi Fransa Milli Kütüphanesi'nde kar^imiza ^ikmaktadir.19 Yazmanin ba^inda devrin hükümdari Kanuni Sultan Süleyman'a övgüler vardir.20 Yukarida da deginildigi üzere birinci cilt Süleyman Peygamberin ölümü ile tamamlanmi^, bu ikinci cilde de Keykubad'in padi^ahligi ile ba^lan-mi^tir.21 Bunu müteakip yazmanin son varagi olan 2i3a'da ise Nasuh, ü^üncü cilde Hazret-i Muhammed'in dogumu ile ba^layacagini söylemektedir.22

Nasuh'un ü^üncü cildinin bir nüshasi Süleymaniye Kütüphanesi Fatih koleksiyonu 4278 numarada kayitlidir. Bu nüshanin 504b-538b varaklari arasinda Türklerin men^e'i, Gazneliler, Sel^uklular, Anadolu Sel^uklulari ve Osman Gazi'nin babasi Ertugrul Gazi zamaninda Karacahisar'in zaptina kadarki olaylar anlatilmaktadir. Yani Matrak^i Nasuh'un Hz. Adem'den itibaren kendi zamanina kadar gelen bir tarih yazma istegini bu nüsha ispatla-maktadir. En azindan bu kisimda onun tasarladigi tarihe bir ba^langi^ yaptigini görüyoruz. Burada önemli bir nokta olarak junu da söylemek gerekir ki ü^üncü cildin sonlarinda bahsi ge^en Türklerin kökeni, diger Türk devletlerinin muhtasar tarihi ve Osmanogullarinin zuhuru ayni zamanda Tarih-i Al-i Osmanin ba^larinda da tekrar edilmektedir. Bir^ok noktada cümleler de birbirine benzemektedir. Bununla birlikte Fatih nüshasinda Viyana nüshasindan farkli olarak yer yer manzum pasajlar da dikkat ^ekmektedir.

B. Mecmaü't-Tevärih'in Farkli Bir Versiyonu Olarak Cämiü't-Tevärih

British Museum Or. 12.879'da kayitli bir eser, Matrak^i Nasuh'un Taberi Tarihi tercümesi olan Mecmaü't-Tevarih'i ve Rüstem Pa^a'ya atfedilen Osmanli tarihi ile yakindan ilgilidir. 430 varaktan olu^an nüsha, Nasuh'un Taberi Tarihi tercümesinin ilk cildinin i^erdigi kisma dairdir; fakat bu kez eserin ismi Mecmaü't-Tevarih degil, Camiü't-Tevarih olarak görülmektedir.23 Yurdaydin'in belirttigi üzere i^erik bakimindan Mecmaü't-Tevarih'ten bir farki olmamakla birlikte dili daha sadedir. Iki eser arasindaki diger önemli fark ise yazili§ tarihleridir. Önceden de temas edildigi üzere Mecmaü't-Tevarih Kanuni'nin tahta cülusunu müteakip hazirlanmaya ba^lanmi^ti. Buna mukabil Camiü't-Tevarih'in yazili^i Rüstem Pa^a'nin te^vikleriyle 1550 senesindedir. Yazmanin ilk cildinin giri^inde "Lu'bet-i matrakda i^tihar bulan Nasuh..." ifadesi vardir ki müellif bu kez matrak oyunundaki jöhreti ile takdim olunmaktadir. Ayrica kitapta Rüstem Pa^a i^in de övücü ifadelere yer verilmektedir.24 Yine Yurdaydin'in verdigi bilgilerde British Museum Or. 12.879'daki Camiü't-Tevarih nüshasinda Nasuh, Taberi Tarihi tercümesini bitirdikten sonra Oguz Han'in evlat ve ensabindan ba^laya-rak Sel^uklular, Cengizogullari, Osmanlilar ve son olarak da h.957/m.i550 yilina kadar gelen Kanuni devrinin anlatildigi bir tarih yazdigini belirtmektedir. Bu ifade de Nasuh'un kendi

19 Matrak^i Nasuh, Mecmaü't-Tevarih (Paris: Fransa Milli Kütüphanesi, 50).

20 Nasuh, Mecmaü't-Tevarih (Fransa Milli Ktp, 50), 2b.

21 Nasuh, Mecmaü't-Tevarih (Fransa Milli Ktp, 50), 2b. "Mecmaü't-Tevarih'ün cild-i evvelinün... Süleyman Nebi aleyhisselamun vefatiyla tamam itmi^düm. Bundan sonra. cild-i sanisine Keykubad padi^ahligmdan ibtidar olunup.. "

22 Nasuh, Mecmaü't-Tevarih (Fransa Milli Ktp, 50), 214a.

23 Nasuh, Menazil, 20-21.

__24 Nasuh, Menazil, 21.

zamanina kadar uzanan bir Osmanli tarihi kaleme aldigini ortaya koymaktadir.25 Kisaca Nasuh, 1520 yilinda Mecmaü't-Tevarih ismiyle yaptigi Taben Tarihi tercümesinin birinci cildini, otuz yil kadar sonra 1550 senesinde bu kez Camiü't-Tevarih adiyla; fakat muhtasar ve daha sade bir dille Rüstem Paja i^in hazirlamijtir.26

C. Viyana Nüshasi (Tärih-i Äl-i Osmän) ile Matrak^i Nasuh'un Eserleri Arasindaki ili?ki

Rüstem Pa§a Tarihi olarak bilinen Tarih-i Al-i Osmanin yaklajik 153 varaktan olujan Sultan II. Bayezid devrine kadar gelen kismi hazirlanirken XV. asir müverrihlerinden olan Nejri'nin Cihan-nümasindan veya her ikisinin de müjtereken mehaz kabul ettikleri bir eserden önemli derecede istifade edilmijtir. Zira Tarih-i Al-i Osman da II. Bayezid devrine kadarki kisim, bazi kelime ve cümle farkliliklari dijinda Cihan-nüma ile neredeyse aynidir.

C.i. Nasuh'un Tärih-i Sultän Bäyezid ve Sultän Selim Isimli Eseri ve Tärih-i Äl-i Osmän ile Olan Münasebetleri

Nasuh'un Sultan II. Bayezid ve Yavuz Selim devirlerini anlattigi Tarih-i Sultan Bayezid ve Sultan Selim, müellifin kaleme aldigi diger eserler gibi tumturakli ve agir bir dile sahiptir. Fakat gerek olaylarin akiji gerekse de hadiselerin anlatiliji Rüstem Pa§a Tarihi olarak bilinen Tarih-i Al-i Osman ile benzerlik göstermektedir. Denilebilir ki Tarih-i Al-i Osman bu eserin adeta sadelejtirilmij jeklidir. Bu husus Nasuh'un Rüstem Pa§a Tarihi'nin müellifi oldugu görüjünü kuvvetlendiren ilk delildir.

Ilk eserde II. Bayezid devrinin önemli bir kismi §ehzade Selim'in babasi ve kardejleriyle yaptigi saltanat mücadelesine ayrilmijtir. Her iki eserde de padijah ile oglu arasindaki haber-lejmeler, görüjmeler, Mevlana Nureddin'in Yavuz'u teskin etmek i^in kendisine gönderilme-si, ardindan II. Bayezid Han'in tahttan feragat edip yerini ogluna birakmasi gibi hadiselerin hepsi hem Tarih-i Sultan Bayezid ve Sultan Selim de hem de Tarih-i Al-i Osman da zikre-dilmektedir. Hadiseler kronolojik ve i^erik olarak aynidir; fark yalnizca kullanilan üslup ve dil hususiyetlerindedir. Bir de bu eserde sik sik manzumelere yer verilmijtir. Tarih-i Al-i Osman da ise manzumeler olduk^a azdir.

Yavuz Sultan Selim devrine bakildiginda yine her iki eserde de tam bir bütünlük ve benzerlik karjimiza ^ikmaktadir. Hatta hadiselerin birbirini takip edij sirasina kadar bu ilijki devam etmektedir. Fakat bazi hadiseler Bayezid ve Selim devirlerinin anlatildigi eserde daha etrafli ele alinmijtir. Örnegin Sultan Bayezid'in Dimetoka i^in yola ^ikiji ve yolda vefat ediji Tarih-i Sultan Bayezid ve Sultan Selim de ayri bir bajlik altinda anlatilmaktadir.27 Cülusu müteakip devlet erkaninin Yavuz'a bagliliklarini arz ettikleri kisim ajagida da görü-lecegi üzere her iki eserde de hemen hemen aynidir:

25 Nasuh, Menazil, 21. Nasuh, eserin ba^inda kendi ya^adigi devirler hari^, önceki kisimlari yazarken "tarih-i muhtar" ve diger tarihlerden istifade ettigini belirtmektedir. Yurdaydin bu "Tarih-i Muhtar" terkibini henüz nüshalari bulunamayan bir eser olarak anlami^tir. Fakat bize göze söz konusu tamlama, yazilmi^ muayyen bir eseri ifade etmeyip "se^ilmi^ tarih kitaplari" anlaminda kullanilmi^tir. Zira ayni terkibe Viyana nüshasinin lb'sinde de tesadüf ediyoruz. Bu bölüm "tevarih-i muhtarda eydür ki..." ifadesiyle ba^lamaktadir.

26 Nasuh, Menazil, 21.

27 Matrak^i Nasuh, Tarih-i Sultan Bayezid ve Sultan Selim (Londra: British Museum, Or. Dem, 23.586), 93b. "Zikr-i azimet kerden-i Hazret-i Hüdavendgar Sultan Bayezid-i namdar be-canib-i Dimetoka"

Târîh-i Sultân Bâyezîd ve Sultân Selîm

Rebîû'l-âhir'inûn evâyilinde sâbikâ irsâl olan hükm-i çerîf-i âli-çân mûcebince cümle Rûmili begleri atebe-i ulyâya gelüp cebîn-i ubûdiyyeti zemîn-i tazarru' u inâbet üzre vaz' idüp avâtif-i Hûsrevânî'den sancaklari artup inâyet-i bî-gayete mazhar vâki' olmagla her biri hizmet kemerin çemçîr-vâr miyânlarin iki yerden baglayup âyîne-i hâtirlarin sirr gibi gerd-i tegayyürden mûcellâ vü musakkâ eylediler. Hûdâvendgâr-i gerdûn-iktidâr hazretlerinün yoluna alem gibi sâbit-ka-dem olup...

Târîh-i Sultân Bâyezîd ve Sultân Selîm, vr. 97b.

Nasuh'un Târîh-i Sultân Bâyezîd ve Sultân Selîminde Yavuz Selim'in Misir fethi ha-zirliklari varak i4ob'den itibaren baçlamaktadir. Ayni husus Târîh-i Al-i Osmân da varak I7бa'ya karçilik gelmektedir. Hazirliklara baçlanirken Çehzade Süleyman'in Edirne'de kâim-makâm birakilmasi, Pîr Muhammed Paça ve Rumeli defterdari Çemseddin'in Istanbul emniyet ve âsâyiji için görevlendirilmesi ve ardindan Veziriazam Sinan Paça'nin serasker tayin edilerek Elbistan'a gönderilmesi hem bu eserde18 hem de Târîh-i Al-i Osmân da19 yer almaktadir. Yavuz Sultan Selim'in Rodos için bir sefer hazirliginin oluçu, bunun akabinde seferden feragat ederek Edirne'ye teveccühü de her iki eserde benzer çekillerde anlatilmiçtir.5°

C.2. Nasuh'un Süleyman-Mme'si ile Târîh-i Âl-i Osmân Arasindaki Ili^ki

Matrakçi Nasuh'un Mecmaü't-Tevârîh ismiyle tercüme ettigi ve Fatih Koleksiyon nüs-hasinin sonunda Ertugrul Gazi'nin Karacahisar'i zabtetmesine kadar getirdigi eserini daha da ilerletmek istedigi önceki kisimlarda belirtilmiçti. Fakat Karacahisar'in zaptindan II. Bayezid devrine kadarki olaylarin anlatildigi ve Nasuh'a ait oldugu bilinen müstakil bir eser henüz tespit edilememiçtir. Onun böyle bir tarih yazmiç olabilecegi SMeyman-nâme'nin birinci kisminin 5ob'sinde geçen "...tafsîl sâbikâ Sultan Muhammed Hân emâretinde tahrîr olunmiçdur...";i ifadesinden anlaçilmaktadir.

Sultan Selim devrinden sonra Matrakçi Nasuh'un i52o'den i55i'e kadar uzanan ve Kanuni devrini ele aldigi SMeyman-nâme'si karçimiza çikmaktadir. Bu eser parçalar hâlinde muhtelif kütüphanelerde bulunmaktadir. Eser üzerine ilk tespitleri yapan Hüseyin G.

28 Nasuh, TàrÎh-i Sultàn Bàyezid (Or. Dem. 23.586), i4ob-i4ia.

29 Nasuh, TàrÎh-i Âl-i Osmàn, 320.

30 Nasuh, TàrÎh-i Sultàn Bàyezid (Or. Dem. 23.586), 185a; TàrÎh-i Âl-i Osmàn, 331-332.

31 Davut Erkan, Matràkçi Nasûh'un Süleymàn-nàmesi (1520-1537) (Istanbul: Marmara Üniversitesi, Türkiyat Ara^tirmalari _ Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2005), 45.

18

Târîh-i Âl-i Osmân

Sene-i mezbûre Rebîü'l-âhir'inün evâyilinde sâbikan irsâl olinan hükm-i çerîf müktezâslnca mecmû'-i Rûmili begleri atebe-i ulyâya gelüp vüsM buldilar. Dahi her birine avâtif-i Hüsrevânî'den sancaklari artup inâyet-i bî-gayete mazhar vâki' olmagla her biri hizmet kemerin çemçîr-vâr iki yerden baglayup Sultan Selîm Hân'un yolinda cân ü baç oynamaga sâbit-kadem oldilar.

Târîh-i Âl-i Osmân. s. 33.

Yurdaydin, daha önce anonim olarak bilinen bu nüshalarin aslinda Nasuh'a ait oldugunu tespit etmijtir.32 Süleyman-name par^alari hakkindaki bilgiler ajagidaki gibidir:

Matrak^i Nasuh'un Muhtelif Par^alar Hälindeki Süleyman-näme Nüshalari:

• Matla'-i Dasitan-i Sultan Süleyman Han: Süleyman-name'nin ilk kismi olan bu eser Kanuni saltanatinin 1520-1537 yillari arasini ele almaktadir. Topkapi Sarayi Kütüphanesi Revan kisminda kayitli olan nüsha 302 varaktir.33 Davut Erkan tarafindan I. Irakeyn Seferi bölümü hari^ tutularak yüksek lisans tezi olarak ^alijilmijtir.34

• Beyan-i Menazil-i Sefer-i Irakeyn bajligi altinda müstakil olarak ele alinabilecek bu bölüm aslinda Süleyman-name'nin Revan kismindaki birinci bölümünün i^erisinde mevcuttur. Ayrica Istanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi'nde müstakilen min-yatürlü bir nüshasi vardir.35 Mecmu '-1 Menazil adiyla da bilinmektedir. Kanuni'nin h.940-942/m.i533-i535 yillarinda ger^eklejen Irakeyn Seferi'ni yol üzerindeki menzil ve konak-lariyla anlatmaktadir. 1537'de padijaha sunulmak üzere kaleme alinan eser, Hüseyin G. Yurdaydin tarafindan hazirlanarak 1976'da tipkibasimiyla birlikte Türk Tarih Kurumu tarafindan yayimlanmijtir.36

• Fetihname-i Karabogdan: Süleyman-name'nin ikinci bölümü olarak degerlendirilebilecek eser, Kanuni'nin h.945/m.i538 senesinde ^iktigi Karabogdan Seferi'ni anlatmaktadir. Topkapi Sarayi'nda kayitli bulunan yazma, Nasuh'un kendi elinden ^ikmijtir.37

• Tarih-i Feth-i Sikloj ve Estergon ve Istolni-Belgrad: 1542-1543 yillari arasindaki fetihleri konu alan eser 143 varak olup minyatürlüdür.38 Söz konusu eser hatali olarak iki kez Sinan Qavuj adiyla basilmijsa da Matrak^i Nasuh'a ait oldugu Yurdaydin tarafindan tespit edilmijtir.39

• Nasuh'un h.955-956/m.i548-i549 ikinci Iran Seferi münasebetiyle Rüstem Paja'nin tevec-cühüne nail olabilmek maksadiyla kaleme aldigi bölümdür.

• Süleyman-name'nin son kismi olarak alinabilecek bu bölüm Istanbul Arkeoloji Müzesi Kütüphanesi 379 numarada mevcut olup h.950-958/m.i543-i55i tarihleri arasini ele almaktadir. Müsvedde durumunda olup i85 varaktan olujan eser Sinan Qukuryurt ve Ahmet Toklucu tarafindan yüksek lisans tezi olarak ^alijilmijtir.40

32 Yurdaydin, Matrak^i Nasuh, 38-48.

33 Matrak^i Nasuh, Matla'-i Dasitan-i Sultan Süleyman Han (Istanbul: Topkapi Sarayi Müzesi Kütüphanesi, Revan, 1286).

34 Erkan, Matrak^i Nasuh'un Süleyman-namesi.

35 Matrak^i Nasuh, Mecmu'-i Menazil (Istanbul: Istanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi, Türk^e Yazmalar, 5964).

36 Matrak^i Nasuh, Beyan-i Menazil-i Sefer-i Irakeyn-i Sultan Süleyman Han, haz. Hüseyin G. Yurdaydin (Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1976).

37 Matrak^i Nasuh, Fetihname-i Karabogdan (Istanbul: Topkapi Sarayi Müzesi Kütüphanesi, Revan, 1284/2).

38 Matrak^i Nasuh, Tarih-i Feth-i §iklo$, Estergon ve lstol[ni]-Belgrad (Istanbul: Topkapi Sarayi Müzesi Kütüphanesi, Hazine, 1608).

39 Sinan Qavu^ adina yapilan baskilar i^in bk. Sinan Qavu^, Tarih-i Feth-i §iklo$ ve Estergon ve lstol[n]ibelgrad, ed. Tülay Duran (Istanbul: Kültür ve Turizm Bakanligi Yayinlari, 1987). ikinci baski i^in bk. Sinan Qavu^, Tarih-i Feth-i §iklo$ Estergon ve Istol-Belgrad, ed.Tülay Duran (istanbul: Ara^tirmalar ve Dokümantasyon Merkezleri Kurma ve Geli^tirme Vakfi, 1998). Yurdaydin'in tashihleri i^in bk. Hüseyin G. Yurdaydin, "Matrak^i Nasuh'un Hayati ve Eserleri ile ilgili Yeni Bilgiler", Belleten, 29/114 (1965),

346-347.

40 Bk. Sinan Qukuryurt, Matrak^i Nasuh Süleyman-name (ia-9$b) (istanbul: Marmara Üniversitesi Türkiyat Ara^tirmalari Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2003); Ahmet Toklucu, Matrakp Nasuh'un Süleyman-namesi ($6a-i8sb) (istanbul: Marmara Üniversitesi Türkiyat Ara^tirmalari Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010).

Yukarida ismi ge^en ve birbirlerini tamamlayan Süleyman-name par^alarindan yalnizca 1539-1541 tarihleri arasindaki vakalari anlatan kisma henüz tesadüf edilmemi^tir. Bununla birlikte bu kisimda ve daha öncesinde verilmi^ olan bilgilerden ^ikarilan sonu^, Nasuh'un 1551'e kadar gelen bir Osmanli tarihi hazirladigidir. Bir sonraki a^amada Süleyman-name par^alari ile Rüstem Pa^a'ya atfedilen tarih arasindaki benzerlikler gösterilecektir.

C.2.1. Süleyman-näme'nin 1520-1537 Yillarini Ihtiva Eden Birinci Bölümü ile Tärih-i Äl-i Osmän Arasindaki Ili^ki

Hadiseler her iki eserde de kronolojik olarak birbirini takip etmektedir. Sultan Süleyman'in Istanbul'a vusul buldugu günün akabinde babasi Sultan Selim'in cenazesinin payitahta getiriligi iki eserde de benzer te^bihlerle tasvir edilmi^tir. Fakat Süleyman-name bu devri anlatan müstakil bir eser olmasi hasebiyle üslup ve ayrinti bakimindan tabii olarak daha hacimlidir. Örnegin Canberdi isyani Tarih-i Al-i Osman da yakla^ik bir sayfa ile ge^ijtiril-mi^ken41 Süleyman-name' de ayni mesele müstakil bir ba^lik altinda sanatli ve edebi bir lisanla anlatilmaktadir. i3a-36a arasinda yer alan ve sadece sözü edilen isyana ayrilan 23 varaklik bu kisimda isyandan önce bölgedeki ahval ve Canberdi'nin te^ebbüsleri, Ferhad Pa^a ve diger kuvvetlerin olay yerine intikal etmeleri, iki ordunun kar^ila^masi gibi olaylar ayrintili olarak ele alinmi^tir. Yine bunu müteakip padi^ahin Belgrad üzerine düzenledigi sefer-i hümayun her iki tarihte de müstakil ba^lik altinda ele alinmi^tir. Sefer boyunca gerek pa^alar gerek padi^ahin refakatinde alinan kaleler de iki eserde benzer olarak anlatilmaktadir. Söz konusu iki kaynak kar^ila^tirildiginda Tarih-i Al-i Osman daki Kanuni döneminin Nasuh'un Süleyman-namesinin bir özeti ve sadele^tirilmesi mahiyetinde oldugu anlatilmaktadir.

C.2.2. Nasuh'un Beyän-i Menäzil-i Sefer-i Irakeyn (Mecmü'-i Menäzil) Eseri ile Tärih-i Äl-i Osmän Arasindaki Ili^ki

Matrak^i Nasuh Osmanli ordusunda görevli olarak 1533 senesindeki Irakeyn Seferi'ne i^tirak etmi^tir. Seferden sonra h.944/m.i537 yilinda orduyla beraber konaklanan menzil ve ziyaret edilen mahalleri Beyan-i Menazil-i Sefer-i Irakeyn (Mecmu'-i Menazil) adli eserinde mensur olarak anlatmi^ ve ^izdigi minyatürlerle de buralari tasvir etmi^tir. Eserin ba^inda kendisini "Bu fakir-i bi-paye ve hakir-i bi-sermaye gulam-i ^ahi ve bende-i padi^ahi Nasuh es-Silahi ej-jehir bi-Matraki..."42 jeklinde tanitmaktadir.

Bu eser Süleyman-name'nin birinci kismi i^inde yer almaktadir ve Süleyman-name' de 206b ile 282b arasina tekabül eder. Tarih-i Al-i Osman da ise Irakeyn Seferi 204b ile 214b arasinda anlatilmaktadir. Gerek Nasuh'un kaleminden ^ikan Mecmu '-i Menazil ve gerekse de Tarih-i Al-i Osman da Irakeyn Seferi'nin anlatildigi bölüm birbirlerinin neredeyse aynidir. Aralarindaki fark yine üslupta ortaya ^ikmaktadir. Mecmu-i Menazil 'de hadiseler etraflica i^lenmi^ken Tarih-i Al-i Osman da Menazil 'e nispetle daha sade bir dil, basit ve öz bir anlatim tercih edilmi^tir.

Tarih-i Al-i Osman daki Kanuni'nin sefere ^ikma sebebine dair kisim, Mecmu-i Menazil 'de sadece birka^ kelime fazlasiyla aynen yer almaktadir:

41 Nasuh, Tarih-i Äl-i Osman, 334.

__42 Nasuh, Menazil, 215.

Târîh-i Âl-i Osmân

...diyâr-i Çark'da tebdîl-i âyîn-i çerî'at-i Muhammediyye iden re'îs-i ru'ûsû'l-ahmer Tahmâsb §âh bin Isma'îl bin §eyh Haydar nâm çâh-i dâll ve mudillün vûcûd-i habîsini safha-i rûzgârdan izâle ve hakk itmesini farz ü lâzim gordügi ecilden ol çâh-i gûmrâhun kal'i vü kam'ina ve fesâdi def'ine...

Târîh-i Âl-i Osmân s. 39.

Mecmû'-i Menâzil

...diyâr-i Çark'da tebdîl-i âyîn-i çerî'at-i Muhammediyye...re'ísü'l-ru'úsü'l-ahmer Tahmâsb §âh bin Isma'îl bin §eyh Haydar nâm çâh-i dâll ve mudillün vücúdi... safha-i rûzgârdan izâle vü hakk... mühim oldugi ecilden müçârünileyh çâh-i gümrâhun kal'i vü def'i ii^ün...

Yurdaydin, Mecmû'-i Menâzil, vr. 2a-2b.

Târîh-i Al-i Osmân da Irakeyn Seferi anlatilirken Mecmû'-i Menâzil 'in mehaz kabul edildigine dair bir diger bariz ornek de Bagdat'a giren padiçahin yaptigi kabir ziyaretlerinin anlatiminda gorülmektedir. Burada ziyaret edilen türbe isimleri yaninda çahislar için kulla-nilan sifatlar da birbirinin aynidir:

Târîh-i Âl-i Osmân

Andan sonra hudâvendgâr hazretleri sa'âdetle mahrûse-i mezbûrede turbe-i çerîfleri ziyâret itmege niyyet idup meçâyih-i îzâm ve sulehâ-yi kirâmdan çeyhu'l-Islâm, kutbu'l-enâm Hazret-i §eyh Abdulkadir-i Geylânî ve muhaddis-i ehâ-dîsu'n-nebeviyyeye vâris-i mevârisu'l-Mus-tafaviyye Imâm-i Muhammedu'l-Gazzâlî ve §eyh §ihâbuddîn-i Suhreverdî ve §eyh Ebû Necmeddîn-i Suhreverdî ve Hazret-i §eyh Sirâcuddîn ve §eyh Muhammedu'l-Nu'mânî ve §eyh Muhammed Fetevî ve §eyh Ebu'l Verd-i Zuhhâd'i ve Hazret-i §eyh Burhâneddîn ve §eyh Fazlan Âbid ve Hazret-i §eyh Ibrâhîm ve Comerd Kassâb ve §eyh Remzî-i Affân'i ve Kamber Ali ve Ummu Sitte Gulsum bint Alî bin Ebî Talib ve bint Nâzim-i Ummu-Mûsâ Kazim ve sâlik-i mesâlik halvet-hâne-i erbâ'în Hazret-i §eyh Zahîruddîn ridvânullâhi te'âlâ aleyhim ecma'în ziyâretlerine varup hayrât u hasenâtla harâb-âbâdanlarin âsâr-i imâretle ma'mûr ve fakir u sulehâlarinun hatîrlarin envâr-i tasaddukatla rûçen u pur-nûr eyledi.

Târîh-i Âl-i Osmân, s. 40.

Mecmû'-i Menâzil

...Sonra hüdâvendgâr-l gerdûn-iktidâr hazretleri sa'âdele mahrûse-i mezbûrede ...türbe-i çerîfleri meçâyih-i izâm ve sulehâ-yi kirâmdan $eyM'l-Is^m, kut-bu'l-enâm... §eyh Abdülkadir-i Geylânî ve muhaddis-i ehâdîsü'n-Nebeviyye vâris-i mevâris^l Mustafâviyye... Imâm-i Muhammedü'l-Gazzâlî ve ... §ihâbüddîn-i Sühreverdî ve... §eyh Ebû Necmeddîn-i Sühreve^ ve... Hazret-i §eyh Sirâcüddîn ve ... §eyh Muhammedü'l-Nu'mânî ve ... §eyh Muhammed Fetevî ve ... §eyh Ebu'l-Verd Zühhâd'l ve ... Hazret-i §eyh Burhâneddîn ve... §eyh Fazlân Âbid ve ... Hazret-i §eyh Ibrâhîm ve ... Comerd Kassâb ve ... §eyh Remzî Affânî ve... Kamber-i Ali ve ... Ümmü Sitte Gülsüm bint Ali Esedi'llâhi'l-Gâlib ve ... Ümmü Mûsâ Kâzim ve sâlik-i mesâlik-i halvet-hâne-i erba'în Hazret-i §eyh Zahîmddîn ridvânullâhi te'âlâ aleyhim ecma'în ziyâretlerine... hayrât u hasenâtla üzerlerine varup harâb-âbâdlarin âsâr-i imâretle ma'mûr ve fukarâ-yi bî-ikti-dâr ve sulehâ-yi ^det^zâ^arun hâtirlari.. envâr-i tasaddukatla rûçen ü p&-nûr eyledi.

Mecmû'-i Menâzil, vr. 48b-52a.

C.2.3. Nasuh'un Fetihnäme-i Karabogdan isimli eseri ile Tärih-i Äl-i Osmän Arasindaki Ili^ki

Matrak^i Nasuh'in Topkapi Sarayi Müzesi Kütüphanesi, Revan 1284/2 numarada kayitli olan Fetihname-i Karabogdan adli eserinde Kanuni Sultan Süleyman'in h.945/m.i538 sene-sindeki Karabogdan seferi anlatilmaktadir. Nasuh'un kendi hatti olan yazmanin ferag kis-mindaki 23 Cemaziyel-ahir 94543 (16 Kasim 1538) tarihi, kitabin tamamlanig zamanini gös-termektedir. Bu eser, 1520-1537 tarihleri arasinin anlatildigi ve Süleyman-name'nin birinci kismi olarak niteleyebilecegimiz TSMK Revan 1286 numarada bulunan eserin devami mahiyetindedir. Qünkü söz konusu birinci kisim gu ifadelerle nihayet bulmaktadir:

"Eyle olsa padi|äh-i alem-penah hazretlerinün dasitan-i evveli bu zikr olan Korfos seferi ile tamam oldi. Bundan sonra dasitan-i sanisi Karabugdan seferi ile ibtida olunur in^'a^hu te'ala"44

Igte bu bitig cümlesi Fetihname-i Karabogdan isimli eserin Süleyman-name'nin ikinci kismi oldugunu göstermektedir. Bu durum a^iklik kazandiktan sonra Fetihname-i Karabogdan ile Tarih-i Al-i Osman arasindaki münasebete ge^ebiliriz:

Kanuni'nin Karabogdan Seferi, Tarih-i Al-i Osman da "Teveccüh-i Sultan Süleyman be-canib-i Karabogdan"45 bagligi altinda verilmekte, Fetihname'de ise 2i6b-2i8b arasinda anlatilmaktadir. Her iki eserde de benzer ifadeler kullanilmigtir. Mesela padigahin sefere pkig sebebi ve hazirlik safhasi her ikisinde agagidaki gibi verilmigtir. Sag sütunda ü^ nokta ile bog birakilan yerler, gahislarin sifatlari i^in seci sanatina uygun olarak kullanilan kelimelere aittir. Nasuh'un Süleyman-name'sinde tabii olarak kargimiza ^ikan bu tür bir üslup, Tarih-i Al-i Osman da daha sade bir gekilde tezahür etmektedir. Fetihname-i Karabogdan dan sanatli gekilde söylenmig sifatlari kaldirdigimiz zaman metnin aynisinin Tarih-i Al-i Osman da yer aldigi görülecektir:

Tärih-i Äl-i Osmän

...tavayif-i mügrikin ve firka-i geyatin-den Karabogdan vilayetinün voyvadasi Patri nam ki atebe-i alem-penaha mütabe'at ve mühalesat idegelüp asude-hal iken iblis-i pür-telbisün idlal ü igvasin isga idüp ve isyana kadem basup a'da-yi küffar-i bed-girdarla birlikde ve irtifakda olup hedm-i din-i Islam kasdina eyyam-i fursata hazir u müntazir oldugi ma'lum olicak ol eshab-i tugyan bahr-i mevvac gibi kaynayup tagmadin ab-i tig-i migla söyündürmege azm-i rezm tasmim kilinup mukaddema Rum-ili dilaverlerine ve Anatoli serdar-

43 Nasuh, Fetihname-i Karabogdan (Revan, 1284/2), 122a.

44 Erkan, Matrak^i Nasuh'un Süleyman-namesi, 207.

__45 Nasuh, Tarih-i Äl-i Osman, 377.

22

Fetihnäme-i Karabogdan

...tavayif-i mügrikin ve firka-i geyatinden Karabogdan vilayetinün voyvodasi Patri nam... atabe-i alem-penaha... mütabe'at ve ihlas... göstermegin... asude-hal iken iblis-i pür-telbisün idlal ü igvasin isgä idüp dahi cadde-i isyana kadem basup cumhur-i küffar-i bed-girdarla birlikde ve ittifakda ve hile-i nifakda olup hedm-i din-i Islam... kasdla... eyyam-i fursata nazir... olup tururken... devlet-i ikbale ma'lum olicak ol eshab-i tugyan bahr-i mevvac gibi kaynayup tagmadin ... ab-i tig-i migle söyündürme-ge ... azm-i resm-i tasmim idüp kilunup

iНе можете найти то, что вам нужно? Попробуйте сервис подбора литературы.

larina ve Urug Han fürugindan Dejt-i Kip^ak vilayetine tacdar u sipeh-salar olan Sahib Giray Han hazretlerine ferman-i vacibü'l-iz'anlar irsal olinup emr olindi ki hadem ü hajem ve tug u tabl u alem ve saz u selb ve ahenk-i cenk-i müretteb ile Tuna sahrasina varup cem' olalar...

Tarih-i Al-i Osman, s. 42.

mukeddema Rumeli... dilaverlerine ve Anatoli... serdarlarina ve Arug Han... fürugindan ... Dejt-i Kip^ak... vilayetine tac-dar u sipeh-salar olan Sahib Giray Han hazretlerine... irsal olunup emr olindi ki hadem ü hajem ve tug u tabl ü alem ve saz u selb ve ahenk-i ceng-i müretteb ile Tuna sahrasina varup cem' olalar.

Fetihname-i Karabogdan, vr. ioya-io8a.

Eserin sonlarina dogru, alinan mahal ve kaleleri müteakip padijahin Edirne'ye teveccühü her iki eserde ju ifadelerle verilmektedir:

Tärih-i Äl-i Osman

Andan Sultänü'l-Islam dahi ol mahalden gö^üp Dobruca kurbindan ubur ve Balkan'un Qalik-Kavak nam derbend-i sa'bu'l-uburindan mürur idüp on altinci menzilde mahruse-i Edirne'ye gelüp...46

Tarih-i Al-i Osman, s. 42.

Fetihnäme-i Karabogdan

Sultan... hazretleri Dobruca kurbindan ubur ve zikr olan Balkan'un Qalik-Kavak dimekle ma'ruf derbend-i sa'bu'l-uburindan mürur idüp on alti menzilde... mahruse-i Edirne'ye gelüp...

Fetihname-i Karabogdan, vr. 121a.

Eserin son nüshasinda Matrak^i Nasuh kendi ismini a^ik bir jekilde yazmaktadir: "El-muhtac ila-rahmeti' llahi' l-Baki Nasüh e^-^ehir bi-Matraki'nün murad-i küllisi ve maksüd-i aslisi budur ki..."41 Bu ifade de söz konusu eserin Nasuh'a aidiyeti noktasinda jüphe birakmamaktadir.

Süleyman-name'nin ü^üncü kismi olan Tarih-i Feth-i §iklo$ ve Estergon ve Istolni-Belgrad ile Tarih-i Al-i Osman arasindaki münasebet ajagidaki gibidir:

C.2.4. Nasuh'un Tärih-i Feth-i §iklo§ ve Estergon ve Istolni-Belgrad Isimli Eseri ile Tärih-i Äl-i Osmän Arasindaki Ili^ki

Topkapi Sarayi Müzesi Kütüphanesi, Hazine 1608 numarada Tarih-i Feth-i §iklo$ 5

ve Estergon ve Istol[ni]-Belgrad ismiyle kayitli olan yazmanin Matrak^i Nasuh'a ait ^

oldugu Hüseyin G. Yurdaydin tarafindan tespit edilmijtir.48 Söz konusu eserde h.949- |

95o/m.i542-i543 yillari arasindaki seferler ve fetihler anlatilmaktadir. I^erisinde Nasuh ta- z

rafindan tersim edilmij 32 adet minyatürün de yer aldigi eser, Barbaros Hayreddin Paja'nin g

Fransa'ya yardim i^in Nice ve Tulon'a gitmesi ve ayrica Kanuni'nin 1543 II. Macaristan Seferi ^

münasebeti ile düzenlenen harekati ele almaktadir. isminden de anlajilacagi üzere §ikloj, g

Estergon ve istolni-Belgrad'in alinijlari ijlenmektedir. ^

........................................... <

46 Nasuh, Tärih-i Äl-i Osman, 380.

47 Nasuh, Fetihnäme-i Karabogdan (Revan, 1284/2), 121b.

48 Yurdaydin, Matrak^i Nasuh, 42-47. _

Yapilan mukayeseler neticesinde Tarih-i Al-i Osman da 1542-1543 yillarinin anlatildigi kisimlar ile Tarih-i §iklo$ arasinda a^ik benzerliklerin bulundugu tespit edilmijtir. Daha önce deginilen eserlerinde oldugu gibi Nasuh'un Tarih-i Al-i Osman i yazarken bu eserinden de istifade ettigi anlajilmaktadir. Padijahin 23 Nisan 1543'te Pejte kujatmasinin duyulmasi üzerine, yaninda §ehzade Bayezid oldugu halde Macaristan'a hareketi iki eserde de ayni jekilde (18 Muharrem) verilmektedir.49 Buna mukabil Filibe'ye varildigi anda Ibrahim Paja'nin kuvvetleriyle birlikte orduya iltihak edilmesi de benzer ifadelerle yer almaktadir. Tabii olarak Edirne'den Filibe'ye varincaya kadar menziller Tarih-i Feth-i §iklo§ da daha etrafli zikredilmijtir. Hadiselerin devaminda da benzerlikler sürmektedir. Kanuni Sultan Süleyman, §ehzade Bayezid ile Filibe Yaylasi'ndayken Macaristan topraklarindan haberlerin ulajmasi, ardindan Aden'de Portekizlilerin Cidde, Zebid ve Yemen bölgelerine yaptiklari saldiri haberinin gelmesi, her iki eserde de benzer jekilde ge^mektedir.50

Diger bir benzerlik de Makedonyali Iskender ile Eflatun arasindaki münasebet anlati-lirken kendisini göstermektedir. Tarih-i Al-i Osman da bu rivayet, "Hikayet-i Iskender-i Yunani" bajligindan itibaren 23ob-232a arasinda yer almaktadir. Ayni hikaye, Nasuh'un Tarih-i Feth-i §iklof isimli eserinde de bulunmaktadir. Benzerlikleri göstermek i^in ajagiya her iki eserden örnek alinmijtir:

Táríh-i Äl-i Osman

Ve ezman-i salifede Iskender-i Yunani'den gayri bu sahib-i jemjire boyun virmemijdi ki rüvat-i ahbar ve sikät-i ahyardan menküldür ki Iskender'ün kabz u feth eyledügine sebeb din ü dünya sa'adeti mücaleset-i ulema ve mu'amelet-i hükema ile olur, ana binaen Iskender-i Yunani murad idindügi bir feylesof-i kamil ve bir alim ü fazil kiyasetle ma'ruf ve firasetle mevsuf bir kimesne bulup umur-i dünyevide ana müraca'at ve ahval-i uhrevide anunla müjaveret olina. Bu maküle kimseyi ij ve teftij itdüklerinde haber virdiler ki "Engürüs vilayetinde Ustorgon nahiye-sinde esrar-i hikmetde vukuf ve ahval-i ibretde ehl-i kejf Eflatun adlu bir hekim-i zu-fünun ve alim-i reh-nümun vardur." denilicek Iskender hazretleri sohbetine tälib ve hizmetine ragib olup havassindan bir merd-i suhan-dani da'vet i^ün risalete gönderdi.

Tarih-i Al-i Osman, s. 44.

Táríh-i Feth-i §iklo§...

Ezman-i salifede Iskender-i Yunani'den gayri bir sahib-i jemjire... boyun virmemij... id, ki rüvat-i ahbar ve sikät-i ahyardan menküldür ki... Iskender-i Yunani varup kabza-i feth u teshirine alduguna sebeb din ü dünya sa'adeti mücaselet-i ulema ve mu'a-melet-i hükema ile olur. Bu emre binaen Iskender-i Yunani murad idindi ki bir feylesof-i kamil ve bir alim ü fazil kiyasetle ma'ruf ve firasetle mevsuf bir kimesne bulup umur-i dünyevide ana müraca'at ve ahval-i uhrevide anunla müjaveret eyleyüp... bu maküle kimesnenün fikrini ij ve mem-leketden teftij iderken haber verdiler ki Üngürüs vilayetinde Ustorgon nahiyesinde esrar-i hikmete vukuf ve ahval-i ibrede ehl-i küjuf Eflatun adlu bir hekim-i zu-fünun ve bir alim-i reh-nümun vardur. Iskender-i Yunan ma'lum idinicek sohbetine ragib olup havassindan bir merd-i sühan-dani ve bir kamil-i ehl-i beyani da'vet i^ün risalete gönderdi.

Tarih-i Feth-i §ikloj vr. 83a-84a.

49 Nasuh, Tarih-i Äl-i Osman, 393; Nasuh, Feth-i §iklo$ (Hazine, 1608), 37b.

__50 Nasuh, Tarih-i Äl-i Osman, 393; Nasuh, Feth-i §iklo$ (Hazine, 1608), 46a.

C.2.5. Nasuh'un Sûleyman-nâme'sinin Be^inci Kismi ile Târîh-i Âl-i Osmân Arasindaki Ili^ki

Nasuh'un Süleyman-nâmesi'nin bilinen son kismi Istanbul Arkeoloji Müzesi Kütüphanesi, 379 numarada kayitlidir. I85 varaktan oluçan nüsha incelendiginde müsvedde oldugu anlaçil-maktadir. h.95o-958/m.i543-i55i yillari arasini ele alan yazma üzerine iki adet yüksek lisans tezi hazirlanmiçtir. 51

Kanuni Sultan Süleyman'in saltanatinin yaklaçik sekiz yilini anlatan bu beçinci kisim I543 senesiyle baçlamakta ve I55I yiliyla son bulmaktadir. Içerisinde genel olarak Kanuni'nin Avrupa'ya yaptigi seferler, Tahmasb'in kardeçi Elkas Mirza'nin Osmanli Devleti'ne ilticasi, Çehzade Mehmed'in vefati ve Çehzade adina yapilan külliye52 ile Kanuni'nin Safevilere karçi düzenledigi seferleri ile seferler esnasindaki idare, lojistik ve iâçe konulari yer almaktadir.53

Arkeoloji nüshasinin baç tarafi ayni Târîh-i Feth-i §iklo§ da oldugu gibi Barbaros Hayreddin Paça'nin Fransa'ya yardim için Nice ile Tulon çehirlerine gitmesini54 ve Kanuni'nin i543'te düzenledigi II. Macaristan seferini anlatmaktadir. Kullanilan ifadeler ve cümlelerin benzerligi bakimindan bu husus da Târîh-i Feth-i Çiklofun Sinan Çavuç'a degil, Matrakçi Nasuh'a ait oldugunu açik bir çekilde göstermektedir. Arkeoloji nüshasinda II. Macaristan Seferi'nden sonra Çehzade Mehmed'in vefati, "Haber-i vefât-i merhûm Çehzâde Sultân Mehmed tâbe serâhû" baçligi altinda verilmektedir.55 Târîh-i Al-i Osmân da bu baçlik, "Vefât-i Çehzâde Sultân Muhammed" çeklindedir.56 Ilerleyen kisimlarda Hayreddin Paça'nin vefati müstakil baçliklar altinda ele alinmaktadir.57 Çehzade Bayezid'in Konya vilayeti için vazifelendirilmesi, Basra'da yaçanan hâdiseler bir bütünlük ve benzerlik içinde verilmektedir. Elkas Mirza'nin kardeçi ile mektuplaçmalari, aralarinin bozulmasi ve nihayet Elkas'in kaçarak Kefe üzerinden Istanbul'a geligi her iki eserde de muhteva ve kronoloji bakimindan aynen tekrar edilmektedir. Aralarindaki tek fark üsluptaki sanattadir.

Diger bir örnek çudur: S^syman-nâme nin 76Ь varaginda Mirza'nin Rüstem Paça tara-findan agirlanmasi müstakil bir baçlik altinda verilmektedir. Söz konusu kisimda Paça için kullanilan övgü dolu ifadeler hem SMeyman-nâme'de hem de Târîh-i Al-i Osmân da birkaç kelime farki diçinda aynidir.58 Bu arada çunu da belirtmek gerekir ki ilerleyen satirlarda Târîh-i Al-i Osmân da "Ahval-i Yemen" baçligi altinda verilen ve bu havâlide vâki olan bazi olaylar Süleyman-nâme'nin Arkeoloji nüshasinda yer almamaktadir.59

Bundan sonra Elkas Mirza'nin görev yerine giderek Çah'in kalelerini ele geçirmesi, verdigi mücadeleler, ardindan Elkas'in ihaneti ve Osmanli donanmasinin yaptigi seferler içlenmek-tedir. Yine bunlar SMeyman-nâme' de etrafli ve tumturakli bir lisanla ele alinmiçken Târîh-i Al-i Osmân da sade bir dille anlatilmiçtir. Bunun sonrasinda Târîh-i Al-i Osmân da Çehzade Mustafa'nin I553 senesinde öldürülmesi hadisesi yer alir. Fakat SMeyman-nâme h.958/m.i55i

51 Çukuryurt, Matrakçi Nasuh Sûleyman-nàme (la-ç^b); Toklucu, Matrakçi Nasuh'un Sûleyman-nàmesi (ç6a-i8$b).

52 Çukuryurt, Matrakçi Nasuh, IX.

53 Tokluca, Matrakçi, IV.

54 Çukuryurt, Matrakçi Nasuh, 4.

55 Çukuryurt, Matrakçi Nasuh, 55.

56 Nasuh, TàrÎh-iÂl-i Osmàn, 408.

57 Nasuh, TàrÎh-i Âl-i Osmàn, 412; Çukuryurt, Matrakçi Nasuh, 58.

58 Kr^. Nasuh, TàrÎh-i Âl-i Osmàn, 425; Çukuryurt, Matrakçi Nasuh, 80.

59 Bu kisimlar için bk. Nasuh, TàrÎh-i Âl-i Osmàn, 431-465.

tarihinde nihayet buldugu için onda söz konusu hadise bulunmamaktadir. §u an için Nasuh'un I55I'den sonra Süleyman-nâme'sini devam ettirip ettirmedigine dair kesin bir bilgi mevcut degildir. Dolayisiyla I5ÓI'e kadar devam eden Târîh-iAl-i Osmân daki I55I sonrasina dair bilgilerin esere SMeyman-nâme'den istifade edilerek yazilip yazilmadigi hususu muallakta kalmaktadir. Bu noktada belirtilmesi gereken son bir husus da müsvedde halindeki Arkeoloji nüshasindaki hat ile Târîh-i Al-i Osmânin en önemli yazmasi olan Viyana nüshasinda kulla-nilan hattin birbirine benzemesidir. Bu durum da Rüstem Paja hayatta iken kaleme alinan Viyana nüshasinin Matrakçi Nasuh'un elinden çiktigi düjüncemizi desteklemektedir.

D. Târîh-i Âl-i Osmân ile Rüstem Pa^a Arasindaki Bag

Yukarida etraflica yapilan mukayeseler neticesinde Târîh-i Al-i Osmân müellifinin kim olduguna dair kesin sayilabilecek bilgiler ortaya çikmijtir. Bu kijinin Matrakçi Nasuh oldugu rahatlikla söylenebilir. Fakat Rüstem Paja'nin adiyla anilan Târîh-i Al-i Osmân in Paja'nin kaleminden çikip çikmadigi sorusu tabii olarak hatira gelmektedir. Ayrica Viyana nüshasinin bajinda yer alan "Te'lif-i Rüstem Paja" ifadesi de bu hususta jüphe uyandirmaktadir. Bütün bunlardan hareketle eserin Rüstem Paja'nin kaleminden çikma ihtimalini de tartijmak faydali olacaktir. Ilk olarak Rüstem Paja'nin adinin nerede ve nasil geçtigini belirtmek, genel manzarayi görebilmek adina önem arz etmektedir.

Eserde Rüstem Paja'nin ismi ilk olarak Ayas Paja'nin veba salgininda vefat ettigi I539 senesinde kendisine vezaret verildiginin belirtilmesiyle karjimiza çikmaktadir.

Çün Ayâs Paja mat'ün olup vefât itdi, Lutfî Paja vezîr-i a'zam oldi. Ve sene-i mezbûrda Rüstem Pa^a Anatoli beglerbegisi iken vezâret virildi. 60

Paja'nin ismi ikinci kez, Süleyman Paja'nin deniz seferinden dönüjüne deginildigi esnada zikredilmektedir:

Ol mahalde Süleymán Paja, Hindistân seferinden gelüp Istanbul'a vusûl buldi ve vezâretde mukarrar olup erkânda Lutfî Paja ve Süleymán Paja ve Muhammed Paja ve Rüstem Pa^a oturdilar.ÜI

Rüstem Paja'nin isminin geçtigi diger bir yer ise Kanuni'nin kizi Mihmmâh Sultan'la izdivaci esnasindadir:

Peç begi olan Ferenduj kiralinun elçisi gelüp pâdijâhun elin öpdi. Ve andan pâdijâh hazret-leri dügün tedârakin idüp cemî'-i etrâfun umerâsin okiyup mâh-i mezkûrun on dördinde ibtidâ olinup on yedi gün âlî ziyâfetler olinup vüzerá vü umerâ, ulemâ vü s^ebâ, küberá ve gurebâ ri'âyetler olinup ve envâ' dürlü dürlü temâjâlar oldukdan sonra Sultan Bâyezîd ve Sultan Cihângîr sünnet olinup ve kizlari sultani, Rüstem Pa^a'ya virdiler.62

Rüstem Paja'nin isminin dördüncü kez zikri, padijahla beraber çiktiklari av anlatilirken görülmektedir:

Sene-i mezkûr jevvâlinün altisinda pâdijâh hazretleri Lutfî Paja'yla ve Rüstem Pa^a'yla ve muhkem tecemmülátla çikup Malgara ve Ipsala etrâflarin avlayup andan Edrine Sarâyi'na

60 Nasuh, TârÎh-i Âl-i Osmân, 383.

61 Nasuh, TârÎh-i Âl-i Osmân, 384.

__62 Nasuh, TârÎh-i Âl-i Osmân, 384.

26

varup birka^ gün divan eyledükden sonra... 63

Bir sonraki örnek, Kanuni'nin 1543'te düzenledigi II. Macaristan Seferi'ne deginilirken görülmektedir:

Fi'l-hal emr vardukda gelüp vusul buldilar ve heman Anatoli ve Rum-ili begleri toplari gemilerden ^ikarup kal'anun canib-i fimalisinde Muhammed Pafa ve Anatoli beglerbegisi Ibrahim Pafa tevabi'iyle ve canib-i farkisinde Rum-ili beglerbegisi Ahmed Pafa ve yeni^eri agasi ve cenubindan Bosna Sancagi begi Ulama ta'yin olinup Vezir-i A'zam Süleyman Pafa ile Rüstem Pa^a dahi hisarun tedbirine mübaferet ü müdavemet idüp gice ve gündüz ikdam ü tamm üzre oldilar.64

Ayni yil Sultan Süleyman'in oglu §ehzade Mehmed'in vefatini müteakip §ehzadebafi Camisi'nin infasinin belirtildigi kisimda da Rüstem Pafa, Kanuni ile birlikte zikredilmiftir:

Merhum Sultan Muhammed'ün üzerine bina olinan cami'nün binasi birakilup ol gün bi-hadd kurbanlar ve tasaddukatlar olundi. Andan pädi|äh-i Islam hazretleri ^ehzäde Sultan Bayezid ve valideleri ve hemfireleriyle ve Süleyman Pafa ve Rüstem Pa^a ile Burusa canibine azimet buyurulup... 65

Ardindan Rüstem Paja'ya sadaret payesi tevcih edilmiftir:

Ve andan mübarek ramazanun on ü^inde Vezir-i a'zam Süleyman Pafa ve Hüsrev Pafa azl olinup Misir'da hükumetleri zamanlarini teftif olinmasina emr olunmif kethüdalari irsal olundi. Ve mah-i mezburun on yedisinde Rüstem Pa^a hazretleri vezir-i a'zam olup...66

1547'de Safevi hükümdari §ah Tahmasb'in kardefi Elkas Mirza Istanbul'a geldiginde Mirza'yi agirlayanlar arasinda Rüstem Pafa da bulunmaktadir. Eserin bütünü göz önüne alindiginda burada Rüstem Pafa i^in kullanilan sifat ve temenniler diger kisimlara göre daha sanatlidir. Bu ifadelerin hemen hemen aynisinin Matrak^i Nasuh'un Arkeoloji Müzesi Kütüphanesi, 379 numarada kayitli müsvedde halindeki Süleyman-name nüshasinda da ge^tigi hatirlanmalidir.

Irtesi mirza-yi izzet-me'ab, devlet-i i'ab cenab-i rükn-i alifan ve sadr-i asaf-nifan, namus-i esrar-i saltanat-i kahire ve kamus-i bihar-i ma'delet-i zahire müfir-i efham ve vezir-i a'zam Rüstem Pa^ayessera'llahu ma-ye^a hazretlerinün sa'adet-hanelerine varup.67

Diger bir kisimda Rüstem Pafa, Konya'dan Istanbul'a dönüfü münasebetiyle zikredilmektedir:

Ol esnada sipahi-oglanlari agasi dahi Istanbul'dan gelüp lefkerün dönmesine icazet getürdi ve Iskender Pafa canibinden iki dil ve baflu gelüp Rüstem Pa^a anlari alup ve dönüp Istanbul'a revane oldilar.68

§ehzade Mustafa'nin h.95i/m.i553'te idami anlatilirken bu ifin müsebbibi olarak Rüstem

63 Nasuh, Tarih- i Äl- Osman 384-

64 Nasuh, Tarih- i Äl- Osman 401.

65 Nasuh, Tarih- i Äl- Osman 409-

66 Nasuh, Tarih- i Äl- Osman 410.

67 Nasuh, Tarih- i Äl- Osman 425.

68 Nasuh, Tarih- i Äl- i Osman, 467-

Pafa'nin gösterildigi afagidaki metin oldukça önemlidir. Bu kisim, eseri I548 senesinden itibaren alarak i56i'e kadar getiren ikinci kalem tarafindan yazilan bölümde yer almaktadir.

Andan hazâyin ü emvâli zabt olinup ve merhûmun vâlidesini ve oglancugini Burusa'ya gönderilüp anda oturmalarin emr eylediler. If bu takdîr-i Ilâhî ve hükm-i fehenfâhî bi-ha-sebi'z-zâhir Rüstem Pa^a'nun fitne vü keydiyle vücûd bulup sâ'ir vüzeránun bu husûsda rizâlari olmamagin husûsan Haydar Pafa, sâhib-i sa'ádetinün ol serv-i nihál-güstere müte-zeccir ü mütehayyir olup mezkûr Rüstem Pa^a ile kïl u kal idüp muhâsama vü mücádele eyleyicek pâdifâh-i pelenk-intikam hazretleri ikisin dahi vezâretden azl idüp karâr-gâhlarina irsâl eyledi.69

Rüstem Pafa'nin zikredildigi diger bir yerde de sadâretten azlinden sonra tekrar veziriâ-zam oldugu belirtilmektedir:

Bu esnâda Vezîr-i a'zam Ahmed Pafa'dan ba'zi muhâlif nesne sâdir olinmagin katl olinup Rüstem Pa^a yine vezîr-i a'zam oldi .70

Çehzade Bayezid'in Iran'a siginmasindan sonra Tahmasb tarafindan musâlaha için elçi gönderilmiftir. Rüstem Pafa da elçiyi karfilayan devlet erkâni arasindadir:

Böyle oldukdan sonra elçi-i mûmâ-ileyhe ziyâfetler ve ri'âyetler olinup Rüstem Pa^a ve Alî Pafa dahi elçiye bafka bafka ziyâfetler eyleyüp ve hil'at-i fâhireler giydürüp ve envâ'-i tez-yînâtla atlar ve pîfkefler gelüp muhkem ri'âyetler olindukdan sonra fâhun nâmesine cevâblar yazilup dahi elçiye teslîm olinup ve gitmesine icâzet virildi.yI

Son varakta Rüstem Pafa'nin vefati ile eser nihayet bulmaktadir:

Ve sene-i mezkûr fevvâli yigirmi sekizinde Rüstem Pa^a fevt olup yeni Sultan Muhammed Câmi'inde defn eylediler.72

Yukarida Rüstem Pafa ile ilgili verilen iktibaslardan sonra eserin Pafa'ya ait olup olmadigi mevzusu daha rahat fekilde ele alinabilir. Öncelikle Târîh-i Al-i Osmân'in Viyana nüshasinin zahriyesinde geçen iki kayit dikkat çekicidir. Bunlardan ilki: "Kitâb-i Târîh-i Âl-i Osmân te'lîf-i Rüstem Pafa yessera'llâhu lehû mâ-yefâ. Âmîn."73 feklindedir. Dogal olarak bu kayit, eserin Rüstem Pafa'nin kaleminden çiktigini düfündürmektedir.

Pafa'nin ölümünü müteakip eklendigi anlafilan bafka bir kayit ise fu fekildedir: "Tevârîh-i Rüstem Pafa bi't-temâm. Sahîh nüshadur."74 Bu kaydi düfen ayni kalem, ib'deki serlevha yanina fu ifadeleri de yazmiftir: "Zuhûr-i Osmân Gazi'den mefhar-i Âl-i Osmân merhûm Gazi Sultan SMeymân aleyhi'r-rahmetü ve'l-gufrân hazretlerinün evâhir-i saltanat-larina gelince vezîr-i a'zam ve düsrór-i mükerrem olanlar[dan] elli altincisi merhûm Rüstem Pafa'dur."75

Bu kayitlardan da anlafildigi üzere Rüstem Pafa'dan sürekli üçüncü tekil fahis olarak

69 Nasuh, TàrÎh-i Âl-i Osmàn, 468-469.

70 Nasuh, TàrÎh-i Âl-i Osmàn, 471.

71 Nasuh, TàrÎh-i Âl-i Osmàn, 484.

72 Nasuh, TàrÎh-i Âl-i Osmàn, 485.

73 Viyana nüshasi, 1a.

iНе можете найти то, что вам нужно? Попробуйте сервис подбора литературы.

74 Viyana nüshasi, 1a.

75 Viyana nüshasi, 1b.

bahsedilmektedir. Yani bir an i^in eserin müellifinin Rüstem Paja olabilecegini dü^ünsek bile kitap boyunca kendisinden, terfiinden veya azlinden bir kere dahi "ben" zamiriyle bahsetmemi^tir. Yukarida Pa^a'nin adinin ge^tigi yerlerden yapilan iktibaslar da bu görü^ü desteklemektedir. Ayrica Rüstem Pa^a'nin adindan sonra edilen Arap^a dualarda ge^en "hüve (o)" zamiri de müellifin Rüstem Pa^a olamayacagini a^ik bir ^ekilde göstermektedir.

Yazmada ikinci bir katip/kalem/müstensih olarak dü^ünebilecegimiz kigi, eseri h.955/m.i549 tarihinden alarak 1561'e kadar getirmi^tir. Yani eser, 1561 senesinde Rüstem Pa^a'nin vefatinin anlatimiyla bitmektedir. Ölmü^ olan birinin bu eseri tamamlami^ olama-yacagi ortadadir. Müellifin kim olabilecegi dü^ünüldügünde akla gelen ilk isim ise Matrak^i Nasuh'tur. Qünkü bu tarihten sonraki hadiselerin anlatiminda yine önceki kisimlarda oldugu gibi üslup bazi ufak farklarla devam etmektedir. Ayni zamanda bu son kisimdaki hadiselerin anlatimi, Nasuh'un 1551'e kadar gelen Süleyman-name'sinin befind ve son kismi ile de kro-nolojik bakimdan benzerlik göstermektedir. Yani bu bölümün de Nasuh tarafindan kaleme alindigi tahmin edilebilir. Fakat bundan sonra hatira §ehzade Mustafa'nin katli mevzusu gel-mektedir. 1553'te ger^ekle^en idamda Rüstem Pa^a i^in kullanilan " bi-hasebi'z-zahir Rüstem Pa^a'nunfitne vü keydiyle vücudbulup..."76 ifadesi, onu a^ik bir ^ekilde su^lamaktadir. Rüstem Pa^a'nin te^vik ve iltifatlari neticesinde bu eserin yazildigi kabul edilecek olursa77 Matrak^i Nasuh'un Pa^a i^in bu tarz ifadeleri kullanmasi yine tereddüt uyandirmaktadir. Bu noktada da hatira ^u ihtimaller gelmektedir: Eger bu ilave kismi Nasuh yazmi^sa kendisi Rüstem Pa^a'nin ölümünü görmü^tür ve en azindan 1561'den sonra vefat etmi^tir. Böylelikle kitabin h.955/m.i549'a kadar olan kismini daha Rüstem Pa^a hayatta iken yazmi^, 1549-1561 yillari arasindaki hadiseleri ise onun ölümünün ardindan sonradan tamamlami^tir. 1553'te vuku bulan §ehzade Mustafa'nin katli bu araliga denk geldigi i^in bu kismi Pa^a'nin ölümünden sonra yazmi^ olabilir. Qünkü eserin bir tarihe kadar Rüstem Pa^a henüz hayattayken yazildigi kesin bir bilgidir. Bu durumu, yukarida da deginildigi gibi eserde ge^en dua ve temennilerden anlamak mümkündür.

Son kisim hakkinda kari^ikligin tam anlamiyla ^özülememesindeki en önemli sebepler-den bir tanesi de Matrak^i Nasuh'un ölüm tarihinin kesin olarak bilinmemesidir. Hüseyin G. Yurdaydin kesin bir tarih olarak Nasuh'un 1564'te vefat ettigini söylüyorsa da78 bu bilgi son derece ^üphelidir. Matrak^i Nasuh'un 1560'ta kesin olarak hayatta olduguna dair bilgi Süleymaniye Ktp. Nuruosmaniye 2984 numaradaki Umdetü'l-Hisab adli nüshadan anla-^ilmaktadir.79 Nasuh'un kaleminden ^ikan bu eserin ferag kismindaki "tahriren fi evahir-i ramazan el-mübarek sene 967 (Haziran 1560)" kaydi onun bu tarihte hayatta oldugunu göstermektedir. Fakat Yurdaydin'in Sicill-i Osmam'deki "Nasuh Kethüda, ümeradan olup 971 Ramazan'mm on altisinda fevt olmu^dur." ifadesinden hareket ederek Nasuh'un Istabl-i Ämire kethüdasi iken 1564'te öldügünü kaydetmesi ^üpheli bir bilgidir.80 Zira Nasuh'un ümeralik yaninda saray ahirlarinda vazife aldigina dair herhangi bir kayit mevcut degildir.

76 Nasuh, Tarih-i Äl-i Osman, 469.

77 Nasuh, Kanuni Sultan Süleyman'in 1548-1549'daki II. Iran seferi i^in yazdigi eserini Rüstem Pa^a'ya ithaf etmi^ ve ^u ifadeleri kullanmi^tir: "Ol vezir-i namdar ve mü^ir-i ali-mikdarun hüsn-i iltifat-i bi-gayeti saye-perver olmasi ümidiyle.. ." Nasuh, Menazil, 20.

78 Nasuh, Menazil, 30; Yurdaydin, "Matrak^i Nasuh", DlA, 28/143.

79 Matrak^i Nasuh, Umdetü'l-Hisab (Istanbul: Süleymaniye Kütüphanesi, Nuruosmaniye, 2984), 177b.

80 Nasuh, Menazil, 30. Sicill-i Osmani müellifinin bu kaydi Süleymaniye Ktp. Esad Efendi 2i42deki bir defterden aldigi tespit edilmi^tir. Bk. Davut Erkan, "Matrak^i Nasuh'un Hayat ve Eserleri Üzerine Notlar", Osmanli Aratfirmalari 37 (2011), 185-186.

Onun ölümü i^in söylenebilecek en sihhatli bilgi, Umdetü'l-Hisab'da yer alan kayittan hareketle, en azindan 1560'ta hayatta oldugudur.

Bütün bu verilerin ortaya koydugu netice, Rüstem Paja'ya atifla literatürde "Rüstem Paja Tarihi" olarak bilinen eserin, müellif baglaminda Rüstem Paja ile hi^bir baginin olmadigi-dir. Önemli olan bir diger husus da tam ve kamil nüsha durumundaki Viyana nüshasindan hareketle Tarih-iAl-i Osman adini tajiyan söz konusu eserin Matrak^i Nasuh'un kendi ^alij-malarindan ihtisar ve sadelejtirme yoluyla hazirladigi bir tarih oldugudur.

süNug

Tarihi dönem i^erisinde ^ok kez Paja'nin ismiyle beraber Rüstem Pa§a Tarihi olarak zik-redilen ve asil ismi Tarih-i Al-i Osman olmasi gereken eserin müellifinin kim oldugu makale-mizin konusunu tejkil etmijtir. Ilk kez 1923 senesinde Ludwig Forrer isimli bir oryantalistin Rüstem Paja'nin ismiyle birlikte söz ettigi bu kronik, ayni arajtirmaci tarafindan özetlenerek Almancaya da tercüme edilmijtir.

Kronigin ihtiva ettigi olaylar bakimindan bilinen en kamil iki nüshasi Avusturya Milli Kütüphanesi (Österreichische Nationalbibliothek) Cod. Mixt. 339 ile Istanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi TY2438 numarada kayitli olanlardir. Istanbul Arkeoloji Müzesi, Ingiltere ve Fransa kütüphanelerinde bulunan diger nüshalar ya eksik yahut da en ge^ 955/1549 senesine kadar gelmektedir. Bunlardan Viyana nüshasinin Rüstem Paja henüz hayatta iken kaleme alinmaya bajlanmasi önemlidir. Toplamda 293 varak olan söz konusu nüshanin son 18 varaginin ise Rüstem Paja'nin vefatindan sonra yazildigi tespit edilmijtir. Zira eser Rüstem Paja'nin 1561 senesindeki vefatiyla tamamlanmaktadir.

Tarih-i Al-i Osman in müellifinin XVI. asrin velut simalarindan olan ve matematik, silah-jörlük, minyatür, tarih gibi alanlarda önemli eserler veren Matrak^i Nasuh olabilecegi görüjü, ilk kez 1965 senesinde yine ayni müverrih üzerine en etrafli ^alijmayi yapan Hüseyin Gazi Yurdaydin tarafindan ileri sürülmüjtür. Sözü edilen tarih hakkinda 1923 senesinde Almanca bir ^alijma hazirlayan Ludwig Forrer, Nasuh'a dair böyle bir atifta bulunmamijtir. Yurdaydin akademik mesaisinin önemli bir kismini Matrak^i Nasuh'a ve eserlerine hasretmijtir. Fakat daha ^ok Nasuh'un muhtelif par^alar halinde bulunan ve bazisi isimsiz olan Süleyman-name nüshalarinin tespiti, tahlili ve bir araya getirilmesi üzerine ^alijtigindan Rüstem Paja'ya atfedilen tarih hakkinda yaptigi tetkikler birka^ sayfayla sinirli kalmijtir. Yurdaydin'in tespitleri bizim i^in de yol gösterici olmuj ve Nasuh'un par^alar halinde bulunan bütün eser-lerini etraflica incelememiz sonucunda ulajilan neticelerle Rüstem Pa§a Tarihi adiyla bilinen Tarih-i Al-i Osman in Nasuh'a aidiyeti kesinlik kazanmijtir. Ayrica Paja'nin adina izafe edilen bu kronigin müellifinin neden Rüstem Paja olamayacagi da delilleriyle belirtilmijtir. Yalnizca 955/1549 tarihinden sonra Rüstem Paja'nin ölümünü müteakip eklendigi anlajilan ve 1561 yilinda Paja'nin vefati ile nihayet bulan bölümün ise Nasuh tarafindan mi yoksa bajka bir kiji tarafindan mi esere konuldugu hususu muglak kalmaktadir. Bu bölümde katibin/ müstensihin degijtigi zannedilmektedir. Zira kitaba son noktanin konuldugu 980/15721573 dolaylari, Rüstem Paja'nin vefatindan yaklajik 11 sene sonrasidir. Ayrica 1553'te vuku _ bulan ve her firsatta Rüstem Paja ile beraber zikredilen §ehzade Mustafa'nin katli mevzusu

da söz konusu araliga denk gelmekte ve bu bölüm anlatilirken hadisenin "Rüstem Pafa'nin fitne ve keydiyle (hile, tuzak) vücud buldugu" belirtilmektedir. Bundan önceki kisimlarda ise Rüstem Pafa her firsatta hayir dua ve temennilerle anilmaktadir. Ilerleyen zamanlarda Nasuh ile Rüstem Pafa'nin arasinin bozulmuf olabilecegi ihtimali düfünülebilirse de bu zanni kuvvetlendirecek herhangi bir delil fimdilik mevcut degildir. Eserin üçüncü yani son kismi hakkinda kesin bir hükümde bulunamamak Nasuh'un ölüm tarihini kesin olarak bi-lemememizden de ileri gelmektedir. Onun ömrünün son safhasi hakkinda söylenebilecek en kesin bilgi, kendi elinden çikmif olan Umdetü 'l-Hisâb adli eserinin sonunda yer alan tarihten hareketle Haziran i56o'ta hayatta oldugudur. Bunun difinda Nasuh için kesin olarak verilen ölüm tarihleri herhangi bir ilmî delile dayanmamaktadir. Son olarak Viyana nüshasindaki hattin Topkapi Sarayi ve Arkeoloji Müzesi kütüphanelerinde Matrakçi Nasuh'un kalemin-den çiktigini bildigimiz nüshalarla benzerlik göstermesi de Rüstem Pafa hayatta iken yazilan Avusturya nüshasinin Nasuh'a aidiyeti görüfünü kuvvetlendirmektedir.

Sonuç olarak Matrakçi Nasuh'un biyografisi yazilirken eserleri arasina Târîh-i Al-i Osmân in da eklenmesi, vefati için biyografi ve ansiklopedi maddelerinde tekrarlanan "(ö. 97I/I564)" senesinin ise "(ö. 967/i56o'tan sonra)" feklinde düzeltilmesi dogru olacaktir.

KAYNAKÇA

Atik, Kayhan. Lütfi Paça ve Tevârih-i Al-i Osman. Ankara: Kültür Bakanligi Yayinlari, 2001.

Babinger, Franz. Osmanli Tarih Yazarlari ve Eserleri. çev. Cofkun Uçok. Ankara: Kültür Bakanligi Yayinlari, 1982.

Blochet, Edgar. Catalogue des Manuscrits Turcs. Paris: Bibliotheque Nationale, 1933.

Browne, Edward G. A Hand-list of the Muhammadan Manuscrpits. Cambridge: University Press, 1900.

Çukuryurt, Sinan.Matrakçi Nasuh Sûleyman-nâme (ia-çsb). Istanbul: Marmara Universitesi, Türkiyat Araftirmalari Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2003.

Erkan, Davut. "Matrakçi Nasûh'un Hayati ve Eserleri Uzerine Notlar". Osmanli Araftirmalari Dergisi 37 (2011), 81-197.

Erkan, Davut. Matrakçi Nasûh'un Süleyman-nämesi (1520-1537). Istanbul: Marmara Universitesi, Türkiyat Araftirmalari Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2005.

Forrer, Ludwig. Osmanische Chronik Des Rustem Pascha. Leipzig: Mayer and Müller, 1923.

Inan, Göker. Rüstem Paça Tarihi (H.699-968/M.1299-1561): Inceleme-Metin, vr. i2ob-vr. 293b. Istanbul: Marmara Universitesi, Türkiyat Araftirmalari Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2011.

Konyali, Ibrahim Hakki. "Osmanli Sultanlari Tarihi". Osmanli TarihleriI. 323-369. Istanbul: Türkiye Yayinevi, 1949.

Matrakçi Nasuh. Matla'-i Dâsitân-i Sultân Sûleymân Hân. Istanbul: Topkapi Sarayi Müzesi Kütüphanesi, Revan, 1286.

Matrakçi Nasuh. Mecmaû't-Tevârîh. Paris: Fransa Milli Kütüphanesi, Tür^e Yazmalar,

50.

Matrakçi Nasuh. Târîh-i Al-i Osmân (Rüstem Paça Tarihi Olarak Bilinen). haz. Göker Inan. Ed. Erhan Afyoncu. Istanbul: Türkiye Yazma Eserler Kurumu Bafkanligi, 2019.

Matrakçi Nasuh. Târîh-i Feth-i ßiklop, Estergon ve Istol[ni]-Belgrad. Istanbul: Topkapi Sarayi Müzesi Kütüphanesi, Hazine, 1608.

Matrakçi Nasuh. Târîh-i Sultân Bâyezîd ve Sultân Selîm. Londra: British Museum, Or. Dem,

23.586.

Matrakçi Nasuh. Beyân-iMenâzil-i Sefer-iIrakeyn-i Sultân Süleyman Han. haz. Hüseyin G. Yurdaydin. Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1976.

Matrakçi Nasuh. Fetih-nâme-i Karabogdan. Istanbul: Topkapi Sarayi Müzesi Kütüphanesi, Revan, 1284/2.

Matrakçi Nasuh. Târîh-i Al-i Osmân (Rüstem Paça Tarihi). Istanbul: Istanbul Universitesi Nadir Eserler Kütüphanesi, T^kçe Yazmalar, 2438.

Matrakçi Nasuh. Târîh-i Al-i Osmân (Rüstem Paça Tarihi). Viyana: Avusturya Milli Kütüphanesi, Cod. Mixt, 339.

Sinan Qavuf. Tarih-i Feth-i £iklo<: ve Estergon ve lstol[n]ibelgrad. ed. Tülay Duran. Istanbul: Kültür ve Turizm Bakanligi Yayinlari, 1987.

Toklucu, Ahmet. Matrakfi Nasuh'un Süleyman-namesi (fföa-iSjb). Istanbul: Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araftirmalari Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010.

Yurdaydin, Hüseyin G. "Matrak^i Nasuh'un Hayati ve Eserleri ile Ilgili Yeni Bilgiler". Belleten 39/14 329-354.

Yurdaydin, Hüseyin G. "Matrak^i Nasuh". Türkiye Diyanet Vakfi Islam Ansiklopedisi. 28/143-145. Ankara: TDV Yayinlari, 2003.

Yurdaydin, Hüseyin G. Matrakfi Nasuh. Ankara: Ankara Üniversitesi Basimevi, 1963.

TÄRIH-i ÄL-i OSMÄN (RÜSTEM PAlA TARiHi) ÜZERiNE NoTLAR

GÖKERiNAN

EKLER

Ek 1: Tarth-i Al-i Osman (Rüstem Pa^a Tarihi) Avusturya Milli Kütüphanesi Cod. Mixt. 339 numarada kayitli nüshanin 1b yüzü.

\ "г*

i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.