YflK 94 (477.75)
DOI: 10.22378/kio.2020.1.45-84
Karasu Kazasi'nda sosyo-ekonomik hayat (II)1
Nuri Kavak
(Osmangazi Üniversitesi)
Özet. Kadilar tarafindan tutulan mahkeme kayitlari, Karasu kesit alinarak, tüm Kirim'daki sosyal ve kültürel hayati aydinlatmak i?in son derece kiymetli bilgiler vermektedir.
Tarihi kaynaklara dayanarak, Karasuv Kazasinda sosyo-ekonomik ya§am analiz edilmi§tir. Bu makalede bölgedeki para dola§imi ve ticareti tarti§ilmaktadir. Farkli yillarda temel ürünlerin maliyetindeki degi§ikliklere ?ok dikkat edilir. Yazar, emlak fiyatlanni, hayvanlari, köleleri ve mahkumlari alintilamakta ve ayrica Qegitli alanlarda ücretlendirme hakkinda yazmaktadir.
Anahtar Kelimeler: Karasu, Karasu §er'iyye Sicilleri, Kaynak, Osmanli, Kirim, Karadeniz, El Sanatlari, Para, Ticaret, Köle.
II. Ekonomik Hayat
1. Para ve Fiyat Hareketleri
Para ve fiyat hareketleri bir ülkenin ekonomik göstergelerinin bir özetini olu§turmaktadir. Bu yüzden ekonominin temel verileri olarak ilk incelenmesi gereken konularin ba§inda gelmektedir.
1.1. Para
Kirim Tatarlari'nin Kirim yarimadasindaki yerle§me sürecinde Altin Orda Devleti hükümdari Kebek Han, 6 dirhem agirliginda gümü§ ile 0.80 gr. ve daha küfük "tenki" isminde bakir paralar bastirmi§tir [1, s. 47-48]. Altin Orda zamaninda Azak darphane merkezi iken, Kirim Hanligi'nda Azak'in yani sira Kefe'de de para basilmi§tir [1, s. 52]. ilerleyen zamanlarda Eskikirim (Solhat), Kirkyer ve Kefe daimi para basilan merkezler olmu§tur [21, s. 24]. Basilan
1 Makale iki bölüme ayrilmi§tir: Sosyal Hayat (I) ve Ekonomik Hayat(II). Bu baskida ikinci bölüm dikkatinize sunulmu§tur.
paralarda Ceneviz etkisi afikfa görülmektedir. Nitekim ele ge?en paralarin bir yüzünde Türkfe, bir yüzünde de Ceneviz yazilari ile hanligin tarak damgasi bulunmaktadir [23, s. 16].
Osmanli hakimiyeti ile birlikte Kefe'de Osmani Akfa geferli olurken, Kirim'da ise Kefevi Akfa gefmeye ba§lami§tir. £ünkü Kirim Hanlari'na ait gümü§ para olarak Kefevi Akfa basilmaktadir. Bundan dolayi da Kefe ve Kirim'da en yaygin olarak kullanilan para haline gelmi§tir. Kefevi Akfanin Osmani Akfa ile olan oranlari; 1/3, 1/4, 1/10 gibi nispetlerde e§itlenmeye 5ali§ilmi§tir. §üphesiz bir Osmani Akfa'da bulunan gümü§, ü? Kefevi Akfa'da bulunan gümü§e e§itlendigi zamanlarda bir takim sorunlar ?ikmaktadir. Kisaca hangi paranin gümü§ miktari ?ok ise, o paranin eritilerek gümü§ünün ayri§tirildigi görülmektedir [41, s. 334]. Nitekim bu bilgilerden ötürü Kefevi Ak?a i?indeki gümü§ miktarini ortaya koyabilecek bir verinin olmamasi ise, tüm bu §üphelerin ortadan kalkmasini engellemektedir.
Kirim Hanlari, nominal deger ile reel deger arasindaki farki, kendi hazinelerine aktarabilmek i?in sik sik "tecdid-i sikke" yapmaktaydilar [10, s. 50]. Burada Osmanli hazinesi kanaliyla gelen Osmani Ak?a'larin, hanlarin önemli gelirleri arasinda yer aldigini da unutmamamiz gerekmektedir. Vurgulanan bu durum nedeniyle Kirim Hani, gelen Osmani Ak?a'nin sahibi olarak degersizle§mesini istememektedir. O yüzden birinin ?ok degerli olmasi digerinin tedavülden kalkmasina neden olacagi bir iktisat teorisi oldugu dü§ünülürse, aradaki dengenin korunmasi bir mecburiyettir. Yine halk degerli olan parayi, Kirim Hanlari'nin darphanesine götürmemeye ba§layacaktir. Bu da darphane i§leminden elde edilen kazancin azalmasi hatta bitmesi anlamina gelmektedir.
Karasu Kazasi'nda genelde para olarak Kirim Ak?a'si kullanilmi§tir. Kirim Ak?a'si kullaniminin yani sira, ondan daha kiymetli olan "Esedi Guru§" da tedavülde sik?a kullanilan bir para ?e§ididir2 [42, s. 551] Nitekim kayitlarda, 1 esedinin 100 ak?aya denk geldigine dair bilgiler bulunmaktadir [29, 25-37b-383; 8, s. 306-307]3. Ayrica elimizde inceledigimiz döneme ait kayitlarda, "Tugrali Misir Altunu" [31, 47-75a-554], "ingilis Altunu" [29, 25-33b-345] ve "Acem Ak?asi" [29, 25-116b-1167] da tedavüldeki ak?adan ba§ka kullanilan para birimleri olarak kar§imiza fikmaktadir. Bunlardan Tugrali Misir Altunu, ingilis Altunu ve Acem Akfasi ?ok nadir olup, digerleri siklikla kullanilan para ?e§itleri olarak görülmektedir. Nadiren de olsa kayitlara "zolota" denilen bir para biriminin de kullanildigina §ahit olunmaktadir. Yalniz Zolota, Lehliler'in kullandiklari bir para birim olup, zaman zaman ona benzetilerek kesilmi§ olan paralar da bu isimle anilarak kullanilmi§tir [42, s. 664].
2 Üzerinde arslan resmi bulunan Flemenk parasina verilen isimdir. Bir diger adi da arslani'dir.
3 1680 ile 1705 arasinda 1 Esedi'nin, 70 akga ile 120 akga arasinda bir deger ifade ettigi belirtilmektedir.
1.2. Fiyat hareketleri
insanlarin ya§amasini saglayan birgok maddi ve manevi ihtiyaglar bulunmaktadir. Hayatin idame ettirilebilmesi igin asgari bir ya§am standardina ula§ilmi§ olmasi gerekmektedir. Bu olu§umda iktisadi durumun saglayacagi imkanlar sürekli ayni düzeyde, sabit veya belirli bir nispette gelten bir olgu degildir. Geli§meyi etkileyen ig ve di§ birgok etken veya olay bulunmaktadir [38, s. 314]4. inceledigimiz sicillerden hem bu hayat standardini hem de bu standardin iyi olmasini etkileyen faktörler ortaya konulmaya 5ali§ilmi§tir. En azindan Karasu kazasinin mali durumunu ortaya koyabilecek üretim faaliyetleri ile fiyatlandirilmasi sicillere yansidigi nispetle degerlendirilmi§tir.
1.2.1. Ekmek Fiyatlari
insanlarin tükettigi en temel ihtiyaglarin ba§inda §üphesiz ekmek gelmektedir. Ekmek fiyatlarindaki dalgalanmalar, halka dogrudan yansiyabildiginden dolayi ?ok önemli bir husustur. Mali sikintilarin, sava§larin ya da kitliklarin oldugu dönemlerde, sik sik ekmek fiyatlarinin degi§mesi sürekli rastlanilan bir durumdur. Nitekim 7 §evval 1094 / 29 Eylül 1683 ile 22 Zilkade 1095 / 31 Ekim 1684 tarihleri arasinda 9 kez ekmek igin narh verildigi kayitlarda görülmektedir. Bu tarihler II. Viyana ku§atmasinin oldugu zamana rastlamaktadir. K irim'dan Anadolu'ya bilhassa istanbul'a olan hububat sevkiyati, bugdayin fiyatina anlik arti§ olarak yansimaktadir5. Bu durum da dogal olarak ekmek fiyatlarini dogrudan artirmaktadir6. Ayni §ekilde Kirim'da olabilecek üretim dü§ü§ü veya kitlik gibi durumlardan dolayi da fiyatlarin artmasi muhtemeldir. Yalniz bu süre zarfinda kitlik veya diger etkenlerle ilgili herhangi bir sorun dile getirilmediginden dolayi sadece sava§in etkisinden söz edebiliriz [22, s. 8-9]7. Verilen narhlara göre:
4 Mantran Robert fiyat arti§lari veya narh degi§imi üzerinde iki temel baski unsurunun olduguna i§aret etmektedir. Bu etkenleri, ekonomik ve siyasal alanda ya§anan degi§imler olarak ifade etmi§tir.
5 istanbul ve gevresindeki kirsal bölgelerde yapilan bugday ve diger tahil ekiminin yeterli olmadigi belirtilmi§tir. Bunun üzerine Kefe, Kirim, Kili, Varna, Akkirman ve Burgaz gibi yerlerden bugday toplandigi görülmektedir.
6 istanbul'un ihtiyaci üzerine mal talebini igeren elimizde herhangi bir ar§iv belgesi olmamakla birlikte, gegmi§te buna benzer ya§anan bir durum ile ilgili elde ettigimiz bir belge mevcuttur. Karadeniz yalilarinda vaki olan kadilara hüküm: istanbul'da zahireye ihtiyag oldugundan bugday, arpa, nohut, mercimek, bulgur, tarhana, yag ve bal vesair mekulati sahibleri ile iskelelere indirtip, gelen gemilere narh üzere sattirilmasi hakkindadir. Bir sureti de Akdeniz yalilarinda olan kadilara gönderilmi§tir [7].
7 1578 baharinda Kefe'de ve 1609 sonbaharinda ise Kirim'da sebebi belli olmayan kitligin ya§andigi ifade edilmi§tir
Tablo 1. Ekmek Fiyatlari
Kile Miktari Kile Fiyati (Akfa) Ekmek Miktari (Dirhem) Ekmek Fiyati (Akfa)
1 60-70 370 1
1 85-1008 270 1
1 90 266 1
1 65-70 270 1
1 120 160 1 9
1 150-160 13510 1
1 - 270 1
1 100-120 180 1
1 80 240 1
Yukandaki tabloda görüldügü üzere, ilk verilen narh tarihinin üzerinden hemen hemen 10 ay gefmi§ti ki, arka arkaya dokuz kez fiyatlar tekrar belirlenmek zorunda kalmi§tir. Burada dikkatimizi feken, fiyatin artirilmasindan ziyade ekmegin miktarinda da sürekli bir takim oynamalarin olmasidir. Nitekim agirligi 370 dirhem olan ekmegin bir ara 135 dirheme kadar gramaji dü§ürülmü§tür. Bu da gramajda % 65 civarinda bir azalma anlamina gelmektedir. Ekmek miktarinda ger?ekle§en dü§ü§ler, dogrudan halkin alim gücünü zayiflatan etken §eklinde yansimi§tir. Ayri ca kaza halki ister firindan ekmegini alsin ister evinde kendisi yapsin, sonufta bugday fiyatlarindaki arti§tan dolayi olumsuz etkilenmemesi mümkün degildir. inceledigimiz döneme ait 47. ciltte de iki adet ekmek narhi yer almi§tir.
Tablo 2. 47. Ciltteki Ekmek Fiyatlari (1129/1717)
Kile Miktari Kile Fiyati Ekmek Miktari Ekmek Fiyati
(Akfa) (Dirhem/Vakiyye) (Akfa)
1 80 325 Dirhem 111
1 60 1 Vakiyye 112
8 Genelde 90 akfa olmu§tur.
9 1 fürük akfa ile satilmasi kararla§tirilmi§tir.
10 Bu narh fiyatinda tarih dü§ülmemi§tir. Ancak bir önceki narh tarihi 17 Cemaziyelevvel 1095 (2 Mayis 1684) oldugu görülmektedir. Aralarinda bir tek hüküm oldugu dikkate alindiginda, pek fazla bir zaman gegmemi§ olmalidir. Bu fiyatlandirma en dü§ük fiyat olarak kar§imiza fikmaktadir.
11 [31, 47-2b-11] Rebiyülahir 1129 / Mart 1717 tarihli bir narh belgesidir.
12 [31, 47-2b-12] Cemaziyelevvel 1129 / Nisan 1716 tarihli bir narh belgesidir.
Görüldügü üzere her iki narh belgesinin düzenlenmesi arasinda ge?en süre, birisi Mart 1716 digeri Nisan 1716 olmak üzere sadece bir aydir. Mahkemeye gelenler bugdayin fiyatindaki arti§i gerek?e göstererek, ekmek fiyatinda da arti§ talep etmi§lerdir. Belgede bugdayin fiyatini artiran herhangi bir piyasa olgusundan bahsedilmemi§tir. Ancak net bir §ekilde 50 ak?adan 60 ak?aya ya da 80 ak?aya ?ikti gibi nedenlerle mahkeme önüne gelmi§lerdir. Mahkeme de onlari hakli bularak fiyatlar üzerinde degi§iklige gitmi§tir. Sadece bir tek yerde, fiyat arti§inin fukaraya uygun olmadigindan bahisle §ikayette bulunulmu§tur.
1.2.2.Bakkaliye ve Diger Mal Fiyatlari Tablo 3. Bakkaliye Narh Listesi
Cinsi Miktar Para birimi Kasim 1094 [29, 25-4b-30] Hizir 1095 [29, 25-6a-54] Bir önceki fiyata göre arti§ orani Kasim 1095 [29, 25-9b-102] Bir önceki fiyata göre arti§ orani
Asel-i Kirim Vakiyye Sim 18 18 - 18 -
Asel-i Rum cc cc 18 14 -%22,2 16 %14,3
Asel-i Abaza cc cc 10 10 - 12 %20
Zeytun yagi cc cc 28 24 -%14,3 24 -
Pirin? cc cc 8 7 -%12,5 8 %14,3
Badem-findik cc cc 8 - - 10 %25
Trabuzan findik cc cc 9 6 -%33,3 8 %33,3
Dag findik cc cc 4 4 - 4 -
Razaki üzüm cc cc 12 10 -%16,6 12 %20
Baklaca üzüm cc cc 10 8 -%20 10 %25
Siyah üzüm cc cc 8 6 -%33,3 8 %33,3
Lob incir cc cc 12 10 -%16,6 12 %20
Sarica incir cc cc 8 8 - 8 -
Zeytun cc cc 8 8 - 10 %25
Kutu ek§i cc cc 8 6 -%33,3 8 %33,3
Pestil cc cc 6 4 -%33,3 6 %50
Erik kurusu cc cc 5 5 - 5 -
Cinsi Miktar Para birimi Kasim 1094 [29, 25-4b-30] Hizir 1095 [29, 25-6a-54] Bir onceki fiyata gore artií orani Kasim 1095 [29, 25-9b-102] Bir onceki fiyata gore artií orani
Alma kurusu cc 5 5 - 5 -
Armud kurusu cc cc 6 6 - 6 -
Kefi boynuz cc cc 5 5 - 6 -
Kara hurma cc cc 5 4 -%20 4 -
Sirke cc cc 4 3 -%25 - -
Nohud cc cc 6 6 - 6 -
Ni?asta cc cc 16 16 - 16 -
Ke?kül cc cc 12 - - - -
Tulum peynir cc cc 12 8 -%33,3 12 %50
Üvez kurusu cc cc 6 5 -%16,6 5 -
Kurt13 cc cc 5 - - 6 %20
Havyar cc cc 24 24 - - -
Limon suyu cc cc 16 14 -%12,5 14 -
Bakla cc cc 5 4 -%20 4 -
Mercimek cc cc 3 3 - - -
Armud bali cc cc 6 6 - - -
Ceviz helva cc cc 12 12 - - -
Kabe hurmasi cc cc 16 14 -%12,5 16 %14,3
Sari yag cc cc 48 28 -%41,6 - -
Kuru kestane cc cc 6 6 - 6 -
Sogan cc cc - - - 2 -
13 Kurt, kurutulmuí? sert bir peynir türüdür.
Don yag ii - - - 16 -
Kizilcik kurusu ii - - - 4 -
Taze kestane ii - - - 5 -
Yag-i zeytun ii - - - 16 -
Karasu kazasina ait elimizdeki sicillerde yer alan bakkaliye narhi dort adettir. ilk üfünün bir yil gibi bir süre zarfinda verilmi§ olduklari ilgi fekicidir. Ayrica bu üfünün sadece 25. ciltte yer almasi da önemli bir noktadir. Yukaridaki tabloda da görüldügü üzere 42 adet satilan bakkaliye ürünü yer almaktadir. Elimizdeki kayitlarda, dönem dönem ya da bir narh kaydi ile digeri arasindaki ürünler af isindan degi§iklikler göze farpmaktadir. Yani birinde yer alan ürün digerinde olmayabiliyor ya da bir sonrasindakinde yer alabiliyor. Hatta tablonun son kisminda yer alan be§ adet ürün ilk iki narh belgesinde olmayip, sadece sonuncusunda bulunmaktadir.
inceledigimiz kayitlarda, Hizir 1095 tarihli narh belgesi fiyatlari ile Kasim 1094 yilina ait narh kayitlari arasindaki mukayese sonucunda, 16 adet üründe fiyatlar degi§memi§tir. Ancak 18 üründe de fiyatlarda dü§ü§ ya§anmi§tir. Bu dü§ü§ün sebebine dair kayitlarda herhangi bir bilgi bulunmamaktadir. Fakat bu yillarin, Osmanli Devleti ve ona bagli Kirim Hanligi ifin büyük bir sava§ dönemini kapsadigi da unutmamalidir. Sava§ ortaminin yarattigi iktisadi istikrarsizligin bir yansimasi oldugu kuvvetle muhtemeldir. Yine iki ürünün de bakkaliyede satilmadigina §ahit olunmaktadir.
25. ciltte en son kaydolunan bakkaliye narhi, Kasim 1095 yilina aittir. Bu kayit genel hatlariyla diger ikisinden ürünler temelinde farlilik göstermektedir. ilk olarak elde ettigimiz tahlil sonucunda, 13 ürünün fiyati bir önceki fiyata göre degi§memi§tir. Ama 16 adet üründe de fiyat arti§inin ya§andigi gözlemlenmektedir. Ayrica yedi adet bakkal ürünü de bir öncekinin aksine yer almami§tir. Yine be§ adet bakkal ürünü de digerlerine nazaran sadece bu kayitta görülmektedir. Öte yandan elimizdeki fiyati artan ürünlerin rakamlari, Hizir 1095'deki dü§ü§ü fazlasiyla telafi edici bir arti§in oldugunu göstermektedir.
Bütün bu kayitlarin di§inda Cemaziyelahir 1156 / Haziran 1743 senesine ait, fok az bir ürünü kapsayan bir ba§ka bakkal narhinda ise, §u ürünler bulunmaktadir.
Tablo 4. Temmuz 1743 Bakkaliye Narh Listesi [32, 65-3b-16]
Cinsi Miktari Para birimi Tane ile fiyati
Üzüm yaprak kiyye 8 akfa -
Sarmusak dirhem 133 akfa 1 akfa
Sogan dirhem 133 akfa 1 akfa
Peynir kiyye 14 akfa 1 akfa
Tuzlu peynir [6, s. 146]14 kiyye 20 akfa 1 akfa
Ke§kül peynir kiyye 28 akfa 1 akfa
Sirke kiyye 14 akfa -
At nali - 100 sim
Oküz nali 1 fift 140 sim -
Bakkaliye haricindeki gruba giren mallann ba§inda ise kasap ürünleri gelmektedir. Et fiyatlari; lahm-i ganemin vakiyyesi 6 sag akfe, lahm-i bakarin vakiyyesi ise 5 sag akfe [29, 25-3b-17] iken ba§ka bir kayitta lahm-i ganemin vakiyyesi 7 fürük akfe, sigir etinin 5 fürük akfeden satilmasi §eklinde tekrar belirlenmi§tir [29, 25-5a-40]. Et narhi ile ilgili 25. ciltte (1095/1683-84) bulunan bu fiyatlara kar§ilik, sadece 47. ciltte (1129/1717) bir adet ba§ka et narhi bulunmaktadir. O kayda gore, lahm-i ganemin 6 ak?a, lahm-i bakarin 5 akfadan satilmasina karar verilmi§tir [31, 47-2b-10]. Bunlara ilave olarak 1 kiyye kuyruk yagi da 50 olarak kaydedilmi§tir [65, 65-3b-18]15. Sonu? olarak 25. cilt (1095/1683-84) ile 47. ciltteki (1129/1717) fiyatlar mukayese edildiginde kayda deger bir degi§im gorülmektedir.
Bozahane ve boza, kayitlarda siklikla kar§imiza fikan bir ba§ka gida ürünüdür. Ama buna kar§ilik bozanin 750 dirheminin, 1 akfaya satilacagina dair sadece bir narh kaydi elimizde bulunmaktadir [29, 25-3a-8].
Ayrica ham penbe ile ilgili dü§ülen bir kayitta ise, 44 akfadan 60 akfaya fiyati 5ikarilmi§tir. Hatta kirasi ilave edildiginde rakamin 64 ak?aya ula§tigina vurgu yapilmi§tirm [29, 25-9b-101]. Üstelik bir ba§ka kayitta ise ham penbe 65 ak?a ve de penbenin kiyyesi 200 ak?a [32, 65-3b-17]16 olarak tespit edilmi§tir. Ü? ay sonra penbenin kiyyesi 178 ak?a ve atilmi§ penbenin kiyyesi de 130 ak?a olarak fiyatlandirilmi§tir [32, 65-3b-19].
Ote taraftan Sinobi Ahmed Be§e bin Mustafa'nin helvasinin ise 12 ak?adan satilabilecegi kayitlarimiz arasinda yer almaktadir [29, 25-4a-28].
Bunlara ilave olarak ?orek ile ilgili verilen narhlarda, ?orek yapiminda kullanilacak un ve yag oranina dikkat ?ekilerek; 280 dirhem kaba ?orek ile 75 dirhem yagli foregin 1 kara ak?adan satilacagi belirtilmi§tir. Ancak 16 vakiyye una 1 vakiyye yag koymak üzere fiyatlandirildigi ozenle kaydedilmi§tir [29, 25-5a-
14 Bu peynir kisrak sütünden hazirlanmi§ sonra da tuzlanip kurutulmu§tur. Genelde dari unu suda kaynatilip, bulama? yapilarak seferlerde tüketilmektedir.
15 Bu kayitta alma kurusu ve karpuz fiyati da akga olarak verilmi§tir. Ancak kuyruk yagindaki 50 rakamina para birimi belirtilmemi§tir. Muhtemelen digerlerinde akga olmasi münasebetiyle akga olmalidir.
16 Penbenin kiyyesi 200 akga kaydinda i§lenmi§ penbeden bahsedildigi kuvvetle muhtemeldir.
43]. Bir baçka çôrek için verilen narh kaydinda ise; "Reisü'l-habbazan Ovanis nâm zimmî mahkemeye gelerek yagli çôrek için narh talep etmiçtir. Emir Ali Çelebi, Emir Ismail Efendi, Monla Osman, Abdulgaffar ve gayrileri bu talebi makul gôrûp, 12 vakiyye una 1 vakiyye yag konulmak üzere, 100 dirhem çôregin 1 akçadan satilmasina karar verilmiçtir (Cemaziyelâhir 1110 / Aralik 1698)" [30, 33-32a-294].
inceledigimiz dôneme ait sicillerin birkaç yerinde tuz ile ilgili narh belgesi bulunmaktadir. Her ûç narh belgesi de 1095/1683-84 senesine aittir. Yalniz her ûç narh belgesinde de birçok isim tek tek kayit edilmiçken, sadece verilen narh miktarina deginilmemiçtir [29, 25-2a-3, 25-6b-58, 25-9b-100]. Tuz içletmeciligi, bilhassa Kirim genelinde Ermeni ve Yahudiler'e verilen bir imtiyazdir. Orkapi tuzlalari en ônemli tuz elde edilen bôlge idi ve Ermenilerle, Yahudilerin içletmesine sadece izin verilmiçtir [6, s. 157].
En son olarak kestanenin 4 sag akçadan satilmasina dair olan bir kayit görülmektedir [29, 25-6a-54].
1.2.3. Gayr-i Menkûl Fiyatlari
Gayr-i menkul fiyatlarini tespit ederken istifade ettigimiz belge türü sati§ i'lamlaridir. Tereke dökümlerinde de miras olarak birakilan gayr-i menkul kayitlari bulunmaktadir. Ancak terekelerde sadece fiyatlari yer aldigindan, bize yeter derecede bilgi vermemektedir. Satiç i'lamlari vasitasi ile evin nitelikleri ve mü§temilati, dükkanin nerede ve ne tür bir i§ için kullanildigi ô grenilebilmektedir.
Sicillerde satiça konu olan evlerin degerini; büyüklügü, mü§temilati, bulundugu mahalle ya da harabe olup olmadigi gibi unsurlar belirlemektedir. Ayn i ôzelliklere haiz evleri mukayese etmeyi dü§ündügümüzde ise, her mahallede bu verilere saglikli ulaçamadigimizdan dolayi sadece en dü§ük ve en yüksek fiyatlari vermeyi uygun bulduk.
Tablo 9. 65. Ciltte (1156/1743-44) Satiça Konu Olan Evler [32, 65-23b-96, 65-33b-161, 65-35a-170, 65-36a-177].
Sira No Evin Bulundugu Mahalle Evin Mü§temilati Fiyati
1 Çorum dar 5500 akça
2 Sadik Efendi dar dahilinde iki bâb hane, bir bâb hayatiyla, E§câr-i müsmire, firun ve kenef 90 guruç ile adedi malum olamayan akça
3 Hasan Efendi dar ve bütün mü§temilatiyla 330 guru§
4 Receb §eyh dar 160 guru§
Tablo 10. 25. Ciltte (1095/1683-84) Satina Konu Olan Dükkanlar [29, 25-20a-208; 29, 25-23a-243; 29, 25-47b-471; 29, 25-60a-625; 29, 25-68a-734; 29, 25-93a-946; 29, 25-99a-995; 29, 25-105a-1043; 29, 25-109a-1096; 29, 25-118a-1192].
Sira No Dükkanin Bulundugu Mahalle Dükkanin Mü§temilati Fiyati
1 §ah Mirza kahvehanesi kurbunda 5 adet dükkan 80 esedi
2 Köprüba§inda Acemiyan sakin olan dekakin kurbunda Bir bäb dükkan 10 altun
3 Bir bäb berber dükkani 40 esedi
4 Arastada vaki attar dükkanlari 2 adet dükkan 80 atun
5 Arasta ba§inda iki bäb harabe dükkan 3000 ak?a
6 Sefer Gazi Aga haninin kible tarafi Dükkan 80 guru§
7 Demirci dükkani ve bir bäb dükkanin yarisi 42,5 guru§
8 Demirciyan kurbunda Bir bäb dükkan ve bir dükkanlik arazi 4500 ak?a
9 El-hac Salih mahallesinde Her §eyiyle bir dükkan 8500 ak?a
10 Dükkan 12 esedi
11 Taymas Mirza Bezzäzistan'inda Halla? dükkani 99,5 esedi
12 Mehmet £elebi 5örek?i dükkani yaninda £örek?i dükkani 18000 ak?a
Tablo 13. 25. Ciltte (1095/1683-84) Satiça Konu Olan Bahçe ve Arazi [29, 25-38a-386, 25-44b-451].
Sira No Bahçe ve Arazinin Bulundugu Yer Cinsi Fiyati
1 Beçterek suyu yaninda Bahçe 300 esedi
2 Büyük bahçe 70 guruç
1.2.4. Köle ve Esir Fiyatlari
Sicil kayitlari içinde gerek muhallefât dökümlerinde, gerekse de bazi hüccetlerde köle ve cariyelerin kaydedildigi görülmektedir. islâm, köle ve cariyelere kötü muamele edilmemesini, sahibinin kendisi için ho§ görmedigi çeylerden onlari da uzak tutmasi gerektigini tavsiye etmektedir. Birçok degiçik dinî ve hukukî yollar geliçtirilerek esaretten kurtulma yollari çogaltilmiçtir.
Diger yandan birçok devlette oldugu gibi, Kirim Hanligi'nin hatta Osmanli Devleti'nin ekonomisinin temelinde de köle emegi vardir [47, s. 27, 45]. Köleye olan bu denli talep köle piyasasinin kalbini tutan birçok ünlü pazarlarin oluçmasina neden olmuçtur. Osmanli Devleti'nin akincilik faaliyetleri, güçlü devletlerle karçilaçilmasindan dolayi azalinca, köle temininde g^lük çekilmeye baçlanilmiçtir. Nitekim bu noktada Kirim Hanligi devreye girerek, köle teminini saglamiç ve köle piyasasini eline geçirmiçtir. Dolayisiyla da Kirim ve Kirim'a bagli tüm çehirler için köle bir anlamda maddi büyük bir kazanç ve diger yandan da önemli bir ekonomi faaliyetidir [47, s. 45-47]17.
Köle ve Elde Edilmesi:
Köle, adeta mal gibi alinip satilan bir varliktir. Bu anlamda hiç bir hakki olmayip, ^ türlü temin edilme yolu vardir. ilki köleden dünyaya gelen evladin köle olarak hayatina devam etmesidir. Digerleri ise savaçlardan esir olarak ele geçirilenler ile köle olan bir insanin sahibinden satin alinip kullanilmasi çeklindedir [29, 25-39a-396]18.
Köle olanlarin hiç bir mülkiyet hakki yoktur. Elde ettikleri tamamen sahibine aittir. Köle miras edinemez, sadece belli bir oranda borçlanabilir. Gerek
17 Kirim derebeylerinin sahip oldugu ekonomik zenginligin içinde, en önemli payin tutsak köle gücüne ait oldugu vurgulanarak, hemen hemen herkesin birden fazla köleye sahip oldugu aktanlmiçtir. Ayrica Kefe'deki köle pazarinda, tutsak alip-satanlar kadar, hanligin da büyük gelir elde ettigine içaret edilmektedir.
18 55 altuna satin alinan bir kölenin karnindan kan gelmesi üzerine çikan bir anlaçmazligi konu almaktadir. Gerek bu davada gerekse buna benzer satiç veya satiçtan sonra dogan sorunlari içeren birçok sicil kaydina rastlanilmaktadir.
borcundan dolayi, gerekse verdigi herhangi bir zarardan dolayi dogabilecek mesuliyet tamami ile sahibinindir [5, s. 232-233]. Azad edildiginde ancak borç ve zarardan mesul olabilmektedir.
Elimizdeki sicillerde, köle ve cariye olarak bahsedilen birçok kayit bulunmaktadir. Bu durumda etkili olan temel faktör ise, Kirim Hanligi'nin en önemli geçim kaynaklarindan birisi olan çapul sonrasi elde edilen ganimetlerdir. Bu ganimetler gerek hanligin, gerekse Kirim halkinin en büyük gelir getiren kazanç yollarindan birisidir [47, s. 43]19. O yüzden ganimetin pahaca en kiymetli parçalarindan birisi esirlerdir. Elde edilen esirlerin bir kismi, kendi ihtiyaçlari için ayrilirken, bir kismi da esir pazarinda satilarak nakte çevrilmektedir. Kirim ordulari Çerkes, Kazak, Rus, Leh, Litvanya, Nemçe, Eflak ve Bogdan taraflarina yaptiklari akinlar vasitasiyla, çok çeçitli etnik kökene sahip insanlarla karçilaçmaktadir. Bundan dolayi tüm bu sayilan yer ve milletlerden elde edilen köle kayitlarina siklikla rastlanilmaktadir.
Yine köle alim-satimi yapilirken veya sonrasinda hastalikli, yarali veya vücudunun herhangi bir yerinin sakat olmasi durumunda, hatta bakire olmamasi [30, 33-75a-670]20 gibi sorunlar önemli birer ali§-veri§i bozan hususturlar [29, 25-69b-746]21. Bu olumsuzluklar nedeni ile pazarlik bozulmakta, zaman zaman da anlaçmazlik çikarak mahkemeye yansimaktadir. Genelde alinan köle de ortaya çikan özürler nedeni ile iade edildigi görülmektedir [29, 25-62b-667]22. Yeter ki çahitler evvelden varmiç, fark edilemedi ya da satan söylemedi gibi gerekçeler ortaya sürsünler. Özürlü olan köle ucuz oldugu gibi çok fazla menfaat saglayacagi dü§ünülen köle de yüksek fiyatlarla alici bulabilmektedir.
Köle Azad Etme Yöntemleri:
Köle ve cariyelik, zaman içerisinde sosyal bir birim ve kültür unsuru olarak karçimiza çikmiçtir. Bu nedenle köle ve cariyelerin durumu, toplum içinde edinebildikleri yeri birçok açidan incelenmeye deger bir konudur [16, s. 116]. Yine bir kölenin, özgürlügünü elde edebilmesi için gerçekleçmesi ve oluçmasi gereken bir takim çartlari vardir. Bunlarin baçinda Müslüman olmasi gelmektedir
19 Saadet Geray'in III. Vasiliy'e yazdigi yarliginda, "bizim topraklanmiz, ekinimiz, sabanimiz cenktir. Kardeçim sen bizim toprak içlerini iyi bilirsin. Bizim ülkemiz cenkle yaçar." diyerek ganimetin onemini ifade etmiçtir.
20 Osman nâm kimse mahkemeye gelerek, Abdulfettah'dan 65 esediye bakire diye aldigi kolenin bozuk çiktigini soyleyerek iadesini istemiçtir. Mahkeme de kendisini hakli bulmuçtur.
21 Murteza Molla, 50 altuna satin aldigi kolenin iki diçi olmayip, geçen seneden beri de ayagi sizliyor diyerek iade etmek istedigini mahkemeden talep ediyor. Mahkeme de çahitlerin çehâdeti ile alinan kolenin iadesini kararlaçtiriyor.
22 Bu kayitta kole satin alan birisi, Macar asilli oglani 63 altuna aldigini ancak, gerdaninda yani bogazi altinda bir miktar yumrusu olup, ayb-i kadimdir diyerek iade etmek istemektedir. Mahkeme de kendisini hakli bularak geri iade talebini kabul etmiçtir.
[29, 25-91a-933]23. Yine köle diye satin alinanin reaya çikmasi durumunda, hemen serbest birakildigina dair kayitlara da rastlanilmaktadir. Tamami ile çahitlerin çehâdeti ile reaya oldugunu ispat etmesi, bu haksiz durumdan kurtulmasini saglamaya yetmektedir [29, 25-52b-527; 29, 25-75b-804]24.
Ayrica belli bir meblagi ya da hizmeti yerine getirmenin karçiligi olarak da hürriyeti vaat edilmektedir. Bu durum çartli bir azad edilme §eklidir. Nitekim alti yilda 320 esediyi öderse, kendisini azad ederim diyerek sicile kayd ettiren dahi görülmektedir [29, 25-22b-234]. Bir baçka dava konusunda ise; Karaagaç mahallesinde sakin bir zimmînin kölesi, "Efendim, 8 yil hizmet et, karçiliginda azad olunacaksin" dedi. Ama ben 10 yildir hizmet ediyorum diyerek mahkemeden azad olunmasini talep etmiçtir. §ahitler tüm bu bilgileri dogrulayinca, köle mahkeme tarafindan azad olunmuçtur [29, 25-86a-888; 29, 25-70b-760]. Burada kölenin de hakkini mahkeme huzurunda aramiç olmasi, ayrica önemli bir husustur. ^nkü uygulanan sistemin herkese kapisini açik tutmasi, haksizliga kimsenin ugramamasi anlamina gelmektedir.
Bunlara ilave olarak kölenin azad edilmesinde hasta veya sakat olmasi da bir nedendir. Macar asilli bir k^ük kizin sol ayaginin sakat oldugundan dolayi, azad edildigi ve sahibi tarafindan da kayda aldirildigi görülmektedir [29, 25-74a-792; 29, 25-67a-723; 29, 25-67a-724]. Yine sadece "Allah rizasi" için diyerek bile köle azad edilmektedir [29, 25-67a-722]. Hatta hiçbir neden öne sürmeden de azad olunabildigi [29, 25-75b-807] gibi, özel bir takim nedenlerle de köle azad edilmektedir. Örnegin; "Oglum Abdullah iyileçirse Rus asilli gulâmimi azad ederim" diyor ve Abdullah iyileçince de çahitlerin huzurunda azad ediyor [29, 25-29b-301].
Diger azad edilme çeçitlerine örnek olarak ilgi çekici iki dava kaydi daha bulunmaktadir. Bunlardan ilkinde bir kocanin eçine ait cariyeyi 150 guruça satin alarak azad edip ve sonrasinda da kendisine e§ olarak aldigi görülmektedir [31, 47-12b-91]. Öte yandan diger kayitta ise, bir köle, efendisinin kendisini okutup yarim papas ettigini ve bundan ötürü de azad olundugunu, ancak azad eden efendisinin ölmesi üzerine oglunun bu durumu kabullenmeyerek itiraz ettigini belirtip mahkemeye baçvurmuçtur. Mahkeme, çahitlerin köle lehine çahitlik yapmalari üzerine kendisine hürriyetini iade etmiçtir [29, 25-19b-203].
Köle ve Esir Fiyatlari:
23 Rus asilli Hasan Müslüman olunca sahibi §or mahallesi sakini Ali Beçe ibn-i Ahmed tarafindan azad edilmiçtir. Yine 25-64b-694 ve 25-65a-700'de devam eden davada da, Bogdan zimmîsi iken Müslüman olarak Hüseyin adini alip ve bu sayede hür olan bir kimseyi kayitlarda görmekteyiz [30, 33-88b-792].
24 Reaya oldugundan dolayi geri verilmek istenmesinde etken olan neden, kölelige uyum saglamada zorluk çekilmesi ve bundan ötürü de iyi çaliçmamalan olabilir. Ayrica asil sorun hukuken tutsak ve köle statüsünde olmayanlarin köle haline zorla getirilmesinin mümkün olmamasidir. Adli bir süreç sonrasinda eski haklarina geri dönebilmeleri bir bakima alinan kölenin elden çikmasi anlamina gelmektedir.
Tablo 17. 33. Ciltte (1110/1698) Satifa Konu Olan Kole ve Esirler25
Sira No Esir ^efidi Fiyati
1 Gulam 60 esedi guru§
2 Cariye 1000 guru§
3 Cariye 2 adet 1000 guru§
4 Kazak 400 guru§
5 Cariye 120 guru§
6 Kazak 72 esedi guru§
7 Cariye 134 esedi
8 Cariye 150 esedi
9 Cariye 9600
10 Cariye 180 esedi
11 Gulam 55 esedi
12 Dóke 93 esedi
13 Dóke 65 esedi
14 Kalmuk cariye 120 esedi guru§
15 £erkes kizi 13600 akfa
16 Cariye 120 guru§
17 Cengi kizi 5 guru§
1.2.5. Hayvan Fiyatlari
Kinm Türkleri'nin ya§am ve üretim bifimleri arasinda, hayvancilik büyük bir óneme sahiptir [47, s. 43]26. Elimizdeki sicil kayitlari arasinda hayvan ali§-veri§lerinden ziyade, sati§ sonrasi fikan sorunlardan dolayi olu§an mahkeme hükümleri daha fok bulunmaktadir. Bu kayitlar ile elimizdeki diger verileri birle§tirerek hayvanlarin fiyat degerleri tespit edilmeye 5ali§ilmi§tir. Fakat tüm bu fiyatlar; hayvanin cinsine, agirligina ve górünü§üne góre degi§ebilmektedir. £ünkü ayni cins ve ya§ta olan iki hayvan arasinda bile fiyatlarin degi§mesi gayet normaldir.
25 3 3. ciltteki kole ve esir sati§ kayitlari, sira numaralari üzere ¡jóyle düzenlenmi§tir: 1) 33-3a-16, 2) 33-10a-65, 3) 33-11a-74, 4) 33-12b-86, 5) 33-12b-89, 6) 33-14b-113, 7) 33-42a-404, 8) 33-43b-423, 9) 33-45b-446, 10) 33-47a-456, 11) 33-56a-545, 12) 33-56b-552, 13) 33-75a-670, 14) 33-82a-744, 15) 33-90a-806, 16) 33-91b-815, 17) 33-96b-874.
26 F. F. La§kov, daha ziyade hayvanciligin tarima kar§in tercih edildigini ve ?ok miktarda hayvan yeti§tirdiklerini kaydetmi§tir. Yine tarimin genelde yoksul kesimlerde ragbet górdügünü ve büyük fiftlik §eklinde olmayip, kóylü ekonomisi bifiminde geli§me gósterdigini yazmaktadir.
Tablo 20. 33. Ciltte (1110/1698) Sati§a Konu Olan Hayvanlar27
Sira No Hayvanin Türü Fiyati
1 At 30 guru§
2 Baytal 6 guru§ 35 ak?a
3 At 1100 ak?a
4 Ala§a 800 ak?a
5 Ala§a 7 esedi
6 At 2100 akca
7 Sigir 620 ak?a
8 At 10,5 esedi
9 At 13 esedi
10 Öküz 500 ak?a
11 Ala§a 330 ak?a
12 At 10 esedi
13 Öküz 50 ak?a
14 At 17 guru§
15 At 1800 ak?a
16 Ala§a 5 guru§
1.3. Kira ve Kira Sorunlari
Karasu'ya ait sicillerde bir?ok mülk ve malin kiralandigi görülmektedir. Kiralanan mülkler ev, dükkan, mahzen ve han gibi yerler olup, buralarin kiralanmasindan dogan sorunlar sicillere yansimi§tir.
Ev kiralamada, evin durumu, yeri ve büyüklügü kiranin miktarinda önemli bir rol oynamaktadir [29, 25-30a-309]28. Lakin ev kiralamada kar§ila§ilan ba§lica sorunlar ise §unlardir; eve veya fevresine zarar verilmesi [29, 25-60b-639], kiranin vaktinde ve tam olarak ödenmemesi [29, 25-56b-575; 30, 33-77b-656], kira miktarinda anla§mazliga dü§me [29, 25-31a-323] ve kiracinin ?ikartilmak istenmesi [30, 33-55b-536] gibi.
Diger bir gayr-i menkul ge§idi olan dükkanlarda da, kiralama ve kiralama sonrasi degi§ik problemler görülmektedir. Özellikle dükkan kirasinin
27 33. ciltteki hayvan sati§ kayitlari, sira numaralari üzere §öyle düzenlenmi§tir: 1) 33-1-2, 2) 33-2b-12, 3) 33-4a-26, 4) 33-12a-84, 5) 33-14a-107, 6) 33-17b-141, 7) 33-33b-308, 8) 33-43b-425, 9) 33-47b-458, 10) 33-49a-473, 11) 33-50b-479, 12) 33-54a-519, 13) 33-80a-729, 14) 33-89b-800, 15) 33-89b-802, 16) 33-91b-818.
28 Ev 90 akgadan kiraya verilmi§tir.
ödenmemesi [29, 25-64a-687], kiracinin dükkani sebepsiz terk etmesi [29, 25-9a-94]29, kiralanan dükkanin vaktinde teslim edilmemesi [29, 25-26b-278] ve mal sahibinin dükkanin bo§altilmasini istemesi [30, 33-53b-513]30 gibi sorunlar kaydolunmu§tur. Bunun yaninda nadiren de olsa kiralama i§leminin sicillere yansidigi görülmektedir [30, 33-38b-367]. Ayrica dikkat ?ekici olaganüstü sayidaki dükkan ve meblaglar da sicile aktarilmi§tir [29, 25-5b-45]31.
Sicillerde nadiren de olsa "alma" konulan bir mahzen [30, 33-28b-253] ile han kiralama kayitlarina da rastlanilmaktadir [29, 25-8b-82; 29, 25-8b-86, 30, 33-2a-4]. Mülk kiralamalari yaninda bir takim mal ve hayvan kiralandigi ve bunlarin da sicillere konu oldugu görülmektedir. Bunlar bargir [29, 25-53b-537], öküz [30, 33-99a-656] ve boyaci kazani [29, 25-32a-330]32 gibi örneklerdir.
1.4. Emek-Hizmet Bedeli
hayatindaki emek, hür ve köle emegi olmak üzere ikiye ayrilmaktadir. Hür emek köle emegine göre daha pahali oldugundan, köle emeginin devamini saglamaya gayret gösterilmi§tir. Köle emegi konusunda kalifiye i§ gücünün temini ve devamini saglamak ciddi bir meseledir. £ünkü azad edilme mümkün oldugu sürece, vasifli köle edinilmesi problem te§kil etmektedir. Bir kölenin azad olabilmesi ifin sahibinin ölümü yeterli olabildigi gibi, "mükatebe" yolu ile belli bir zaman süresince hizmet veya tespit edilen bir meblagi ödeyerek azad edilmesini saglayan bir sözle§menin yerine getirilmesi de yeterli olabilmektedir [25, s. 341]. Genelde mükatebe yolu, azad edilmede tercih edilen yöntemdir. Buna göre belirlenen bedelin ödenmi§ olmasi azad edilmeyi ger?ekle§tirmektedir. Bundan sonra elde edilen kazan? ile yeni bir köle satin alinmakta ya da elde edilmektedir [49, s. 291].
£ali§ma saatleri basit olarak güne§in dogmasi ile ba§lar, batincaya kadar da devam ederdi. £ali§ma ko§ullari tam olarak bilinememekle birlikte, yemek verilmesi kuraldi. Normal olarak haftada alti gün gali§ilir, nadiren alti günden az ya da yedi gün gali§ildigi da olurdu. Diger taraftan ge^imini emegiyle temin etmeye 5ali§an insanlarin kar§ila§tiklari sorunlar zaman zaman sicillerde yer almi§tir.
29 Bu davada dükkan sahibi, Mehemmed nam mühtedinin dükkaninda kiraci iken §u an ortalikta olmadigini ifade ederek mahkemeye ba§vurmu§tur. Mahkemeden, dükkanindaki e§yalarin emanete verilerek tekrar kiralanmasini istemi§tir. Bunun üzerine bütün mallarin dökümü yapilarak emanete verilmesi uygun görülmü§tür.
30 Bu kayitta, Gürhancilar gar§isinda bulunan habbaz dükkaninin sahibi, senelik 18 esediye kiraladigi dükkaninin, bir yillik süresinin dolmasindan dolayi bo§altilmasi amaciyla mahkemeye ba§vurmu§tur. Bunun üzerine durumu taraflardan dinleyen mahkeme, dükkan sahibinin istegini hakli görmü§tür (1110/1698).
31 Sabika Kaymakam olan Abdulbaki Aga'nin vekili olan Sultani Aga, Karasu'da bulunan 20 dükkani, Avrahim nam Yahudiye 30 altun ücretle kiralami§tir.
32 24 vakiyye 300 dirhem agirligindaki boyaci kazanini, senesi 2 altundan kiralami§ ve senesi tamam olunca hem kirayi hem de kazanin iadesini istemektedir.
inceledigimiz döneme ait kayitlar igerisinde; ücret-i ziraat [29, 25-64a-684]33, yalakfilik [29, 25-5b-49], irgatlik [31, 47-55b-374], konakfilik [30, 33-27b-237], imamlik [30, 33-10b-73] ve ge§itli üretim ve hizmet sektörlerinde [29, 25-107b-1074; 29, 25-30b-317; 30, 33-92b-833] yapilan emek türleri görülmektedir.
Öte yandan genelde günlük yevmiyenin 15 akga [31, 47-64b-458] 34 oldugu ama zaman zaman 10 akgaya kadar dü§tügü tespit edilmi§tir [30, 33-48a-466]35. Yine hizmetin her zaman nakit degil bazen de mal olarak ödendigi olmu§tur. Örnegin Abdullah Monla isminde bir imamin, bir senelik imamlik hizmeti kar§iligi, 50 araba odun ile anla§tigi kayitlara gegmi§tir [30, 33-10b-73]. Yalniz miktar kar§ilikli anla§ilarak tespit edildigi gibi bunlarin di§ina gikilabildigi [29, 25-30b-317; 29, 25-64a-684], ödemelerin bazen günlük bazen aylik bazen de i§ bittiginde yapildigi anla§iliyor. Bir kayitta ise, handa gali§an birisinin aylik 200 akgaya gali§tigi görülmektedir. Hatta 24 gün gali§tiktan sonra ayrildigi igin, kendisine 160 akga ücret ödenmi§tir [30, 33-3b-19]. Bu durum standart bir rakamdan ziyade, ücretin kar§ilikli olarak tespit edildigini ortaya koymaktadir. Ayni zamanda bir ba§ka belgede de irgatlik yevmiyesinin 15 akga olduguna §ahit olunmaktadir [31, 47-55b-374]. Gayr-i müslimlerde de benzer sorunlarin oldugu ve onlarin da kadi huzurunda gözüm aradiklari birgok sicile kaydolunan örneklerden anla§ilmaktadir [29, 25-30b-317] 36.
Ayrica Osmanli mali sisteminde oldugu gibi, Kirim'da da emek ve para dogrudan dogruya higbir vergilemeye tabi tutulmami§tir. Ama görünür mali olan, ya da devletin malini i§letmi§ olan herkes, muhakkak kar§iliginda bir miktar vergi ödemek zorundadir [3, s. 199]. Kayitlarda emek kar§iligi belirlenen ücretlerde, vergi ile ilgili herhangi bir husus belirtilmemi§tir. Eger böyle bir vergi aliniyor olsa idi; i§ verenin mi yoksa fali§anin mi bu vergiyi üstlenmesi gerektigi belirlenmi§ olurdu. Hatta bu konunun, birfok nizanin olu§masina
33 Bu kayitta ücret-i ziraat miktarinin 65 akga oldugu iddia edilmi§tir. Buna kar§ilik gali§an §ahis da 150 akga oldugunu mahkemeye belirtmi§tir. Mahkeme iki tarafi dinledikten sonra, ücretin 150 akga olduguna karar vermi§tir.
34 Bu sicilde: "Oldur ki Ahmed nam kimesne meclis-i §er'de Mehemmed nam kimesne üzerine da'va idüb i§ bu Mehemmed'e on be§er akgeye üf gün hidmet idüb bir günlük 15 akgemi alub 30 akfe ücretim kalmi§dir didikde mezbür Mehemmed bir günden ma'dasina münkir olub......." Cemaziyelahir 1129/ Mayis 1717.
35 10 akfa günlük yevmiye ile yapilan fali§ma sonrasi, 19 günlük yevmiyesinin hala ödenmediginden §ikayetfi olan bir ki§inin mahkemeye yaptigi ba§vuruyu ifermektedir (1110/1698).
36 Qizmeci Todor veled-i istefan, yilligi 20 guru§ ve ayda bir ödeme yapmak kaydiyla, Panayut veled-i istefan'i fizme i§i ifin hizmete aldigini ifade ettikten sonra, Panayut'un üg hafta gali§arak i§i biraktigini belirtmi§tir. Devaminda da ayin tamam olmamasindan ötürü, herhangi bir ödeme yapamayacagini aktarmi§tir. Ancak mahkeme taraflari dinledikten sonra, Todor'u 6 guru§ ödemeye mahkum etmi§tir.
neden oldugunu rahatlikla gorebilirdik. Bu tür yansimalarrn olmami§ olmasi, emek üzerinden verginin alinmadigini gostermektedir.
Sicillerde yer alan 15 akga gibi bir yevmiye miktarinin, ne denli bir alim gücüne sahip oldugunu birkag ornek ile gostermek istersek:
Tablo 23. Bir Gündelik Yevmiye Ile Alinabilecek Bazi Gida ve Ihtiya? Maddeleri Cetveli37
Sira No Malin Cinsi Günlük Yevmiye Kar^iligi
1 Ekmek38 15 adet
2 Mercimek 5 vakiyye
3 Dari 0,25 kile
4 Zeytun 1,5 vakiyye
5 Lahm-i bakar 3 vakiyye
6 Duhan 0,93 vakiyye
7 Üzüm §irasi 3 vakiyye
8 Don yagi 0,93 vakiyye
9 Alma kurusu 3 vakiyye
10 Nohut 2,5 vakiyye
11 Piring 1,85 vakiyye
1.5. Meslekler
Karasu Kazasi'nda ya§ayan insanlarin üretime olan katkilarini ve me§gul olduklari i§leri ortaya koyan birgok veri, sicil kayitlarinda yer almaktadir. inceledigimiz dóneme ait sicillerde, gerek imalat gerekse hizmet ve ticari faaliyetlerde bulunan meslek kollan siniflandirilarak aktarilmaya gali§ilmi§tir. Ote taraftan iktisadi hayatin igerisinde dolayli olarak yer alan vakiflar, ayri bir ba§lik altinda degerlendirilirken, vakif idarecileri olan kayyumlara ise bu kisimda yer verilmi§tir.
37 Fiyatlar arasinda zaman farki nedeniyle meydana gelebilecek tutarsizliklari ónlemek maksadiyla, segilen rakamlarin 25. cilte yani 1095/1683-84 yilina ait olmasina ózen gosterilmi§tir.
38 Ekmek, sürekli bir akgadan satilirken, agirligi 130 dirhem oldugu gibi 370 dirheme kadar da gikmi§tir.
1.5.1. Sanayi ve Diger imalat Yapan Meslekler
Karasu Kazasi'nin karayolu üzerinde olmasi, ticari hayatin canliligini temin etmektedir. Kayitlardan birfok yabanci tüccarin Karasu'da ticaret yaptigini ve onlari intizam altina almak ifin de merkezden sürekli fermanlar fikarildigi görülmektedir. Ayrica Karasu'da ikamet eden insanlarin da ba§ka memleketlerde ticaret yaptiklarina dair kayitlara rastlanilmaktadir. Ticaretin bu denli geli§mi§ligi, Karasu'da satilacak mallarin ihtiyaftan fazla üretildigi anlamina gelmektedir. Sicillerde yer alan sanayi üretimi yapan meslekleri birbirinden ayirarak incelemeyi uygun gördük.
1.5.1.1. Dokumacilik
Karasu kazasinin kültürel yapisinin bir neticesi olarak hayvanciligin geni§ bir yer tutmasi, hayvanciliga dayali sanayi kollarinin geli§imini saglami§tir. ilk olarak gelten dokuma sanayisi olup, dokuma alaninda da ba§ta gelen ürün ise kefefiliktir [31, 47-84b-611]. Karasu kazasi, Bahfesaray ile birlikte en fazla kefe üretiminin yapildigi yer olarak bilinmektedir. Muhtemelen kegeyi bu denli me§hur eden sebep, yabanci tüccarlarin mallarini sattiktan sonra ülkelerine götürmek maksadiyla aldiklari ürünlerin ba§inda geliyor olmasidir. Karasu'da fok saglam ve dogal boyalarla mükemmel ürünler elde edilmektedir. Bu üretilen kefelerde suzeni ve aplike teknikleri agirlikli olarak yer almi§tir [4, s. 35].
Yine senenin büyük bir kisminin soguk olmasi hemen hemen herkesin kalpak giymesini mecburi hale getirmi§tir. Kalpak yapimi özenli bir sanatsal beceri istediginden, bu i§i yapanlar kalpakfi diyerek kayitlarda yer almi§tir [33, 65-9a-42]. Hatta kalpakfi dükkani gibi sirf bu ürüne ait dükkanlardan da bahsedilmi§tir.
Ayrica Kirim'da dokumacilik alaninda en fazla üretimi yapilan fe§itlerin ba§inda; kuma§, kilim, hali ve bir takim giyim e§yalari gelmektedir. Bunlar dogal bitki, hayvan ve minerallerden temin ettikleri boyalarla renklendirilirken, nakka§lar elinde de bir takim desenlerin i§lenmesi ile de mükemmellige ula§tirilirdi [33, 65-13a-53]. Nakka§lar toplumun duygu ve dü§üncesini ya da ya§am tarzini aksettiren motifleri eserlerinde maharetle i§lerlerdi. Tereke kayitlarindan; kadife, fuha, atlas, keten ve pamuk ipliklerle dokunmu? kuma§lar üzerine altin, gümü§, ipek ve pamuklu ipliklerle i§lemeler yapildigi görülmektedir. Hemen hemen Karasu'da her ya§ami§ insanin geride biraktigi terekede, ister Müslim ister gayr-i müslim olsun bu fe§itten fokfa i§lenmi§ esere rastlanilmaktadir.
Bir diger dokuma türümüz ise, fadir ve kilim imalatidir. Bu mamüllerin dokunmasinda kullanilan ham madde, kefilerden elde edilen kildir. Kilin kullanilabilir hale getirilebilmesi ifin kilci denilen ustalarin elinden gefmesi gerekmektedir [30, 33-53a-504]. Kilci ustalarinin elinde kil ip haline getirilerek, fadir ve bir takim kilimler dokunulmaktadir. Kilin yagsi yapisi
ile dayanikli olmasi agirlikli olarak gadir yapiminda kullanimini saglami§tir. Ayrica hayvancilik nedeni ile insanlarin bir kisminin sürekli gög etmek zorunda oldugu dü§ünülünce, hayvancilik yapanlar igin gadirin vazgegilmez bir e§ya oldugu sonucu gikarilabilir. Yani hemen hemen her ailenin bir gadiri ve birgok kiliminin olmasi gerekmektedir.
1.5.1.2. Metal i^lemeciligi
Metal i§leme sanati türlerinin en ba§inda kuyumculuk gelmektedir. Anadolu'da bu meslegi genelde gayr-i müslimler sürdürürken, Karasu'da müslimlerin de bu i§le ugra§tiklari kayitlardan anla§ilmaktadir [33, 33-6b-39]. Kuyumculuk meslegi igerisinde, gümü§ i§lemeciligi Tatarlar arasinda yaygin bir beceri alanidir. inceledigimiz kayitlarda altin ve gümü§ten birgok ziynet e§yasinin varligi bu bilgileri dogrulamaktadir. Kuyumcu denildigi gibi zaman zaman sarraf ünvani da sicillerde yer almaktadir [33, 65-16b-58]. Yine birgok tereke kaydinda altin ve gümü§ten imal edilmi§ gok ge§itli ziynet e§yalari bulunmaktadir.
Demircilik sayesinde kilig [31, 47-60a-416] ve bigak ustalarinin [32, 65-10a-50] yani sira, kinci [32, 65-13a-53] dedigimiz bir meslek de ortaya gikmi§tir. Bunlarin yani sira nal ve gok sayida demirden yapilmi§ e§ya da sicillerde görülmektedir. Nitekim birgok malzemenin temel maddesi oldugundan dolayi demir ve demir mamülleri ekonominin en önemli ayagini olu§turmaktadir.
Yine Kirim Tatarlari'nin sürekli akinlar düzenleyerek sava§ ile ig ige olmasi, sava§ta kullanilan silahlara olan ihtiyaci artirmi§tir. Bu nedenden ötürü, silahlarin hem sürekli üretimi hem de gerekli onarimlarinin yapilmasi mecburi bir hal almi§tir. Silah üretimi agisindan; kiliggi, bigakgi, kinci mesleklerine bir de tüfekgileri ekleyebiliriz [30, 33-67b-606].Tüfek yapimi ile meydana gelen arizalari gidermek igin tüfek yapim ve tamirinden anlayan ustalar yeti§mi§tir. Birgok tereke kaydinda tüfegin miras olarak birakildigi görülmektedir. Bunlarin bir gogu yabanci imalati olmakla birlikte az da olsa yerli olanlari mevcuttur. Ama tamirini muhakkak Kirimli ustalar yapmaktadir. Teknik anlamda geli§melerin takip edildigini bize ispat edebilecek en güzel örnek tüfekgi mesleginin varligidir. XVIII. yüzyilin ilk yarisi itibariyle tüfek imal edilmesi, teknolojik geli§melerin di§inda olunmadigini göstermektedir.
Diger bir metal i§leme meslegi olarak ise, kap-kacak gibi mutfak e§yalarinin yapilmasi yani bakircilik ya da genel anlamda saraglik meslegi ve onun imal ettigi ürünler ayri bir yer tutmaktadir [32, 65-11a-51]. Gergekten de bakirin diger metallerden daha uygun i§lenmesi ve kullanim alaninin gok olmasi birgok e§yanin bakirdan yapilmasina neden olmu§tur. Bakirin bigimlendirilmesinde, dögme, kabartma ve oyma teknikleri agirlikli olarak kullanilmi§tir. Bakircilik maden i§leme sanatlarinin iginde en önemlisidir. ^ünkü ge§itli ürünlerin ve tekniklerin kullanilabilmesi, gok sayida ev e§yasinin bakirdan yapilmasini saglami§tir [4, s.267-268]. Tereke kayitlarinda sahan, tas, tebsi, tencere, ibrik, lenger, kepge, legen, sini, mangal, mumluk, cezve, gügüm gibi ge§itli e§yalar
gorulmektedir. Ote taraftan bakirin ?ok?a kullanilmasi, zaman zaman metal i§leyen meslekler arasinda bakirin payla§imini sorun haline getirmi§tir. Ornegin bir kayitta; Karasu'daki kazancilar mahkemeye gelerek, kalayci §aban'dan §ikayet?i olmu§lardir. Onlar, kendilerine gelen bakiri §aban Be§e'nin alarak karlarina engel oldugunu belirtmi§lerdir. §ikayetlerinin devaminda, eger kazanci ise bizim odedigimiz harci odemesi gerekir diyerek alinan alti vakiyye bakirin kar§iligi olarak 5 esedi odenmesi gerektigini ifade etmi§lerdir. §aban Be§e ise, bakiri eskiden beri ayni §ekilde aldigini soylemi§ ve hatta devamli istanbul'dan getirerek bu gune kadar da hi? har? odemedigini belirtmi§tir. Daha sonra ilave olarak da, eger har? istenirse gayri ticaret yapacagini beyan etmi§tir [29, 25-54b-545]. §uphesiz bu davadaki durum, hem maliyet arti§inin kaynagini ortaya koymaktadir, hem de mesleki i§birligini tum a?ikligiyla gozler onune sermektedir. Bir ba§ka a?idan da, bakira olan ihtiyacin ne denli buyuk oldugunu gostermektedir.
Bunlara ilave olarak kazanciligin geli§tigi, kazanci ustalarindan bahseden kayitlardan anla§ilmaktadir [32, 65-14b-58]. Hemen hemen bir?ok tereke kaydinda kazan yer almaktadir. Kazan yiyeceklerin pi§irildigi, boya, ?ama§ir gibi maddelerin konuldugu en onemli e§yalardan birisidir. Birbirini tamamlamalari hasebiyle kazan ustaliginin yani sira kalayciligin da ozel bir meslek oldugu gorulmektedir [29, 25-54b-545]. Kalay ustalari, kazanlarin yani sira bir?ok bakir mutfak e§yasini kalaylamaktadir.
1.5.1.3. Deri ve deri i^lemeciligi
Kirim Tatar ahalisi arasinda dericilik ve deri i§leme meslegi en yaygin i§lerden birisidir [47, s. 49-50]. Kirim'da hayvanciligin agirlikli bir ekonomi §ekli oldugu du§unuldugunde, buna paralel olarak dericilik meslegi de geli§mi§tir. Deri, giyimin, hayvan ko§umlarinin ve bir takim e§yanin, hatta haffafligin [31, 47-85b-622] ham maddesi olmasi sebebiyle ?ok onemlidir. Nitekim derinin kullanilabilir hale getirilmesi i?in bir?ok a§amadan ge?mesi gerektigi i?in bu meslek erbabinin yeti§mesi gu?tur. Bundan dolayi Debbaglik [30, 33-31b-287] zor bir meslek olarak herkesin yapabilecegi bir i§ degildir. Kirim ve diger bir?ok yerlerde bu imalatin geli§mi§ oldugu gorulmektedir. ^unku insanlarin hayatinda hayvancilik buyuk bir yere sahiptir. Ayrica kavaflik veya haffaflik gibi meslek kollari deriye dayali olarak geli§mektedir.
Yine dericilige ilave olarak kurk?uluk bir diger onemli meslektir. iklimin soguk olmasindan dolayi hemen hemen bir?ok terekede bulunan giyim e§yasi arasinda kurkun bulundugu gorulmektedir. Tereke dokumlerinde ge?en kurkler; kurt, kedi, tilki, tav§an ve sincap turu hayvanlar belirtilerek kaydedilmi§tir. Bundan dolayi tum bu hayvanlarin kurklerini i§lemek ve giyim e§yasi haline getirmek bu meslegi icra edenlerin i§idir.
1.5.2. Diger meslek gruplari
Bu gruba giren mesleklerin en ba§inda terzilik gelmektedir [31, 47-41a-273]. Terzilerin i§leri arasinda, ge§itli giyim e§yalarinin yapimi veya giysilerde meydana gelen zararlarin onarilmasi gibi i§ler yer almaktadir. Her insanin öyle veya böyle ihtiyaci olan giyim e§yalarinin yapimi, birgok insanin bu meslegi segmesinde etkili olmu§tur. Öyle ki Baron De Tott'un Kirim seyahati esnasinda kar§ila§tigi bir manzara oldukga dikkat gekicidir. Gözlemlerinde ölmü§ bir atin derisi soyulur soyulmaz hemen on sekiz ya§larindaki bir gencin omuzlarina kondugunu belirtmi§tir. Hemen ardindan da terzilik yapan bir kadinin, büyük bir beceri ile dikilecek elbisenin sirtini keserek, yaka oyugunu agtigini ve omuz ba§larini da yaptigini aktarmi§tir. Daha sonra iki saat gibi bir kisa süre iginde hem de deri henüz islak iken, gömelen gencin elbisesinin diger pargalari da dikilerek tabaklanmaya gönderildigini ifade etmi§tir [6, s. 150]. Örnekte de görüldügü üzere Kirimli terzilerin gok maharetli olduklari gözler önüne serilmi§tir.
Yine yük hayvanlarinda kullanilan egerlerin yapimi da kendine has bir meslektir [31, 47-84a-610]. Bununla beraber sayabilecegimiz hayvanlarin ko§um takimlari hem bu meslegin hem de dericilerin ilgi alanlarina girmektedir. Her ailenin ya da ya§ayan hemen hemen her yeti§kinin bir ati oldugu dü§ünüldügünde, ihtiyacin büyüklügü gözler önüne gelmektedir.
£e§itli e§yalara ya da aletlere sab yapan, sabci [32, 65-13a-53] diye anilan meslek grubu da bir diger i§ koludur. Bilhassa bigak- kilig gibi kesici aletlere sab yapilmaktadir. Yine yapilan sablarin i§lenmesi de ayri bir maharet istemektedir. Birgok degerli maden veya ta§ kullanilarak kiymetli ürünler ortaya gikarilmaktadir. Bilhassa sedefli olarak yapilanlari en me§hurlaridir.
Ayri ca yük ya da insan ta§imanin temel vasitasi olan arabalarin yapimi ise arabaci ustalari sayesinde olmaktadir [32, 65-15a-55]. Gögebe bir ya§ami benimsemi§ insanlar ile her türlü ticari i§le me§gul olanlarin araba ihtiyaci dü§ünüldügünde, hemen hemen herkesin bir arabasi olmak zorundadir. Araba yapiminin yani sira zamanla dogabilecek arizalarin giderilmesi de en gok meslegin ugra§lari arasinda yer almaktadir.
Öte yandan aydinlanmanin temel maddesi olan mumun üretimini yapan mumcular ayri bir meslek kolunu olu§turmaktadir [31, 47-66a-475]. Günlük ve herkesin tüketmek zorunda oldugu bir madde olarak, gok fazla tüketildiginden dolayi yapimi bir hayli fazladir.
Tereke kayitlarinda gok fazla kitap sahibi olan kimseye rastlanmi§ degildir. ^ok az bir kitabin varligi tespit edilmesine kar§ilik, mücellidlik mesleginin de icra edildigi sicillerden anla§ilmaktadir [31, 47-22a-139].
Bir diger meslek grubumuz da keresteciliktir [30, 33-75b-679]. Ev, bina yapiminda kullanilan kerestenin yapimini keresteciler üstlenmi§tir. Kereste elde etmede kullandiklari arag-geregler konusunda pek fazla bilgi sahibi degiliz. Ancak kereste elde ediliyor olunmasi teknik anlamda önemli bir geli§menin
göstergesidir. Kerestecilerin hammaddeyi nereden getirdikleri ve hangi agaçlari kullandiklarina dair de bir kayit elimizde bulunmamaktadir. Fakat dograma gibi içlerle de ugraçildigi görülmektedir. Dograma olarak neler yapildigini tahmin etmekle birlikte, ayrintisina sahip degiliz. Bunlara ilave olarak dogramanin bir parçasi olmasi hasebiyle, çilingircilik meslegi de kayitlarda yer almiçtir [6, s. 161]. Anahtar imalati ve montaji bu meslegi yapanlarin içleri arasinda yer almaktadir.
Gida ve temizlik ürünlerine müteallik meslekler de imalat yapmalari nedeniyle bu grupta yer almaktadir. Örnegin, yemek, salata ve yiyecek yapiminda kullanilan sirke, bakkal emtiasi olarak satilmaktadir [31, 47-63b-44S]. Karasu'da meyhane sayisinin çoklugu dü§ünüldügünde §arap üretiminin oldugunu söyleyebiliriz. Ayn i çekilde boza üretimi ve tüketiminin de çok oldugunu bozahane sayisinin fazlaligindan dolayi dü§ünebiliriz. Yine temizlik ürünü olarak sabun ve sabunculuk meslegi de kayitlarimizda yer almaktadir [31, 47-60a-414]. Üstelik sicillerde birçok çeçit sabundan bahsedildigi görülmektedir.
1.5.3. Hizmet Sektöründe Yer Alan Meslekler
Hayvancilik, kaza halki için temel geçim kaynaklarindan biri oldugundan dolayi hayvan yetiçtirilmesi, hayvanlarin bakimi ve ihtiyaçlarinin giderilmesi çok yaygin bir ugraçtir. En baçta hayvanlarin bakimindan sorumlu olan çobanlara ihtiyaç vardir. Yaz-ki§ demeden yilin her günü hayvanlarin bakima ihtiyaç duymasi bu meslegi zorlaçtirmiçtir. Tamamiyla hayatini hayvanlarla geçiren kimselerle çobanlik meslegi birbirleriyle özde§le§mi§tir. Diger yandan hayvanlarla alakali olarak nalbantlik da özel bir meslektir. insan ve yük taçimaciliginin vazgeçilmezleri olan at, katir ve eçek için olmasi gereken önemli bir meslektir. Gerek tek olarak gerekse çeki gücü olarak araba vasitasinin kullanimi önemlidir. Tüm bu hayvanlarin baçlica kullaniminin verimli olabilmesi için nallanmasi gerekmektedir. Nal hem bir demir iççiligi gerektirmekte hem de ata nalin çakilmasinda beceri sahibi olmayi mecburi kilmaktadir. Atin ayagindaki tirnagin düzeltilmesi, fazlaliklarinin yontularak hayvana aci vermeden alinmasi ustaligin beceri gerektiren hususlaridir. Sicil kayitlarinda alinip-satilan hayvan çeçidi olarak en fazla karçimiza at çikmaktadir. Bu nedenden ötürü atin fazlaligi ile nalbantlarin sayica çok olmasi dogru orantili bir saptama olarak karçimiza çikmaktadir [29, 25-10b-105; 29, 25-11b-120; 29, 25-10a-104].
Yine sicillerde, meyhane ve kahvehanelerin çok olduguna dair çeçitli hüküm örnekleri mevcuttur. Meyhane içletmeciligi ve meyhane mü§terisi olmak gayr-i müslimlere has oldugu, islâm hukuku içinde ifade olunmuçsa da, Müslimlere ait örnekleri de sicillerde görülmektedir. Bilhassa sarhoçluk sonrasi boçanma ve kavga olaylarindaki fazlalik, içki içmenin toplumsal boyutta ele alinacak bir durum oldugu gerçegini ortaya koymaktadir. Bütün bunlara binaen insanlari bir araya getirme, sosyalleçmeye olan katki açisindan degerlendirildiginde, meyhane ve kahvehanelerin yeri çok farklidir. Kahvehane adindan da anlaçilacagi üzere
kahve igilip, sohbet edilen mekanin adidir39. Gerek meyhane i§letmecisi olan meyhaneci, gerekse kahvehane i§letmecisi olan kahveci, insanlara evinin di§inda hizmet eden ve bunun kar§iliginda da gegimini saglayan ticarethane sahipleridir. Sattiklari ürünlerin üretilmesi konusu tamamiyla kendilerinin di§inda olup, ba§ka insanlarin ugra§ alanlaridir. Yani gerek §arap gerekse de kahve üretimi farkli insanlarin meslekleridir. O yüzden burada bahsi gegen meyhaneci ve kahvehaneci esnafi tamamiyla hizmet veren insanlardir [29, 25-36b-372]40.
Ayri ca insanlarin barinma, yeme-igme ve sahip oldugu hayvanlarin bakimini yapabildikleri hanlar, bilhassa ticaret erbäbina önemli hizmetler vermektedir. Han i§letmecisi olan kimseye Hanci denilmektedir. Hanlar tüm bu barinma ihtiyaglarini giderdikleri gibi, insanlarin birbirleri ile kayna§malarina da katki saglamaktadir. Hanlarin yani sira ilave olarak yikanma ve temizlenme ihtiyacinin giderildigi hamamlari da saymamiz gerekmektedir. Hamamci, sahibi oldugu hamam sayesinde hem kaza ahalisine hem de di§aridan gelenlere bu imkani vererek önemli bir hizmet üretmektedir. Hamam suyunun yeter derece sicak olmasi ile kese yapilmasi gibi hizmetler geleneksel anlamda önemli bir yere sahiptir. Nitekim hamamlarda suyun isitilmasi igin, hamam ocaginin yakilmasi i§ini bir ki§i üstlenmi§tir. Bu i§i yapan hamam ocakgisina "Gülhanci" denilmektedir [29, 25-111b-1123].
Yine sicillerde "Kantarci" lakapli insanlardan bahsedilmektedir. Ancak kantarcinin ve kantarin vasfi ile ne tartildigi konusunda ayrintiya sahip olabilecegimiz bilgilere havi hükümlere rastlanilmami§tir. Lakin miktari büyük olan metalarin tartilmasi igin kantarcinin yardimina gereksinim duyulmaktadir. Ayni zamanda gok olan yüklerin ta§imaciligini yapanlara da hammal denilmektedir. insan emeginin günlük kar§iligi 10 ila 15 akga olduguna dair kayitlar var ise de, hammal igin ne kadar yevmiye ödendigi belirtilmemi§tir.
Bütün bunlara ilave olarak halläk veyahut berberlik meslegi, emek ve ustalik isteyen, maharet gerektiren bir i§ oldugundan, sürekli ihtiyag duyulan bir hizmet kolu olmu§tur. Berberlik belli bir takim egitim ve tecrübeler sayesinde ögrenilerek ifa edilen bir meslektir. Gerek giraklik, gerekse kalfalik ve ustalik §eklindeki geli§im, zaman ve tecrübe isteyen bir süregtir. Unutulmamali ki, her insanin belli sürelerle sagini ve sakalini kestirmek zorunda olmasi, meslegin önemi ile kärliligini artirmaktadir.
39 Charles Henry Scott 1850 yillarin ba§inda, minderlerle kapli bir gok kahvehanenin bulundugunu ifade etmektedir. Ayrica kahvehanede Tatarlar ile Ermenilerin bir arada oturup bolca sigara igtiklerinden bahsetmektedir.
40 Meyhanede igtikleri igkinin parasini vermedikleri gibi, üstüne meyhaneciyi de dövdüklerinden dolayi mahkemelik olan iki ki§inin durumu mahkemeye ta§inmi§tir. Yine 25-4b-32'de, igki igenlerin etrafa verdikleri zarar ile meyhaneciye ettikleri küfür, §ikayet üzerine mahkemeye yansimi§tir. Her iki davada da görüldügü üzere, meyhanecilik me§akkatli bir meslek olarak belgelere gegmi§tir. Ayrica 25-74a-790 ve 33-99b-893 numarali sicil kayitlarinda da kahvehaneden söz edilmektedir. Diger yandan kahvenin Osmanli ülkesine geli§ serüveni ile kahvehanelerin geli§imi igin bkz. [38, s. 59-62].
Ayrica, herhangi bir duyuruyu yapan kimseye "Dellal" adi verilmektedir. Dellal istenilen duyuruyu halka duyurmakla görevli olup, bunun kar§iliginda da belli bir miktar dellaliye ücreti almaktadir. Bilhassa tereke kayitlarinda, ayrilan giderler arasinda dellaliye ücreti zaman zaman yer almaktadir. Mirasin büyüklügüne göre örnegin bir terekede 140 sim [29, 25-21a-221] ayrilirken, bir ba§ka kayitta da 165 sim verilmi§tir [29, 25-21a-221].
Bir diger meslek "Kayyumluk" ise, mütevelli ya da cami hademesi kar§iligina gelen bir meslektir [17, s. 598]. Camilerin bakim ve temizliginin yapilmasi kayyumun sorumlulugundadir. Hatta caminin ihtiyaflari ve zaman zaman gereken tamiri, onlar tarafindan tespit edilir ve diger cami görevlilerince temini saglanir. Yine her ?e§it hizmet ve ama? ifin kurulmu§ vakiflarin i§letilmesinin sorumlusudurlar. Belgelerde kayyumun en fazla ugra§ verdigi faaliyet olarak vakif i§letmek oldugu görülmektedir.
En son olarak saglik hizmeti ifa eden cerrahlik meslegi kar§imiza fikmaktadir. Yaralama ve darb benzeri olaylari iferen davalarda, yaralanan tarafin zararinin tazmin edilmesi, tam olarak ifade edildigi gibi "cerrah akfasi" mutlaka yer almaktadir. Yaralanan kimse yarasinin tedavisi ifin bir cerrahtan yardim almak zorundadir. Bu tedavi ve sonrasindaki bakimin bedeli olarak da yapan ki§iye yani cerraha belli bir miktar ödeme yapilmaktadir. Cerrah ücreti yaranin durumuna ve sayisinin fokluguna göre degi§mektedir. Elimizdeki bazi kayitlarda; sol omzundan bifakla yaralanmi§ birisinin tedavi ücretinin 15 guru§ oldugu görülmektedir [32, 65-30b-142]41. Yine bir ba§ka kayitta ise, üf yerinden bifakla yaralanmi§ bir §ahsin cerrah akfesi olarak 400 ak?a belirlenmi§tir [31, 47-10b-78]. Görüldügü üzere belirlenen rakamlar olduk?a büyük deger ifade eden tutarlardir.
1.5.4. £e§itli Esnaf ve Ticaret Erbäbi
insanlarin et ihtiyacini kar§ilama görevini üstlenen kasaplar, ilk dikkatimizi ?eken esnaf koludur [30, 33-10b-71]. Kirim'in cografi konumu ve insanlarin ya§am tarzi, hayvancilik üzerine yogunla§tigindan dolayi, et ve et ürünleri siklikla tüketilen bir gida maddesi olmasini saglami§tir. Sicillere yansiyan et narhlarinda, sigir ve koyun eti fiyatlari görülmektedir. Nadiren kuyruk yaginin eklendigi kayitlar da görülmektedir. Bu narh belgeleri, kasaplarin sattiklari ürünleri bilmemiz afisindan önemlidir. Yine kayitlarda, §uhudü'l-häl kisminda yer alan kasap ünvanli ki§ilerin bulunmasi da, toplumsal statülerini gösteren ayri bir husustur. Kasaplarda saydigimiz ürünlerin haricinde sati§a konu olan ba§kaca bir ürüne rastlami§ degiliz. Yani bir deve eti, kefi eti veya kavurma gibi et mamülleri ile ilgili ayrintili bilgi bulunmamaktadir.
Bir diger esnaf grubunu da bakkallar olu§turmaktadir. Nitekim elimizde bakkal meslegi ünvani gefen bir?ok belge bulunmaktadir [30, 33-9b-62].
41 Burada bir guru§un 100 ak?a olmasi hasebiyle toplamda 1500 ak?a cerrah ak?asi ödenmi§tir.
Yine kayitlara yansimi§ olan bakkal narhlari vardir [29, 25-4b-30; 29, 25-6a-54; 29, 25-9b-102]. Bakkal metasi diye adlandirdigimiz ürün yelpazesine göz attigimizda, birgok ürünün, sati§a konu oldugu görülmektedir. Genelde uzun süre dayanabilecek ürünlerin tercih edildigi dikkat gekicidir. inceledigimiz döneme ait bakkal narhi olarak kar§imiza dört adet kayit gikmaktadir. Bunlar 1094 yilina ait bir 1095 yilina da ait iki ve Cemaziyelahir 1156/Haziran 1743 senesine ait bir adet kayittan ibarettir. Bakkal ürünlerinin ge§itleri elimizdeki kayitlara göre 42 adettir. Bunlarin ali§ fiyatlarina dair elimizde herhangi bir bilgi bulunmadigindan dolayi, dogal olarak bakkallarin ne oranda kar ettiklerini söyleyememiz mümkün olamamaktadir. Ama ihtiyag maddesi oldugundan ötürü sürümü gok olan bir esnaf koludur.
Ayrica Karasu'da hizmet veren esnaflardan bir digerini de habbazlar olu§turmaktadir[30, 33-12b-89]. Ekmek günlük ve sik tüketilen bir gida türü oldugundan dolayi üretimi goktur. Buna kar§ilik ekmek yapimi ve pi§irilmesi yetenek isteyen bir meslektir. Ekmek fiyatlari ile ilgili gikarilan narhlarda, gerekgelerine ve memleketin durumuna baktigimizda ilgi gekici hususlar göze garpmaktadir. Genelde 1683-1684 yillarina ait kayitlarda sik sik ekmek fiyatlarinin degi§tigi görülmektedir. §üphesiz bu tarih, II. Viyana ku§atmasi ve hemen sonrasina isabet etmektedir. Yani Osmanli ordusunun gerek ihtiyacinin goklugu gerekse ülkenin igine dü§tügü yenilgi sonrasi sikintilar bunun en temel nedenlerini olu§turmaktadir. Zaten habbazlar kadi huzuruna geldiginde, bugday fiyatlarindaki arti§lari gerekge göstermi§lerdir. Onlarin hakliligini ögrenen kadi ise, kaza halkini da magdur etmeden fiyat arti§ini hep onaylami§tir. Bu durum firincilarin piyasa ko§ullarina kar§i kendilerini korumada ne denli zorluk gektiklerinin göstergesidir. Anlik piyasa kirilganliklari dogrudan onlara maliyet arti§i §eklinde yansimaktadir42.
Firincilarin haricinde unlu mamül üreten, görekgi esnafi da bulunmaktadir [30, 33-59a-572]. Onlarin ekmekten ayri narh talep ederek, fiyatlarini bagimsiz olarak belirlemeye gali§tiklari görülmektedir. Ekmek fiyati tespit edilirken, iginde nelerin olabilecegi belirtilmezken, görek igin bu durum farklidir. Yani un ve una katilacak yag miktarinin orani özenle kaydedilmektedir. §üphesiz bu elde edilecek ürünün kalitesi ile ilgili bir durumdur. Sicillerde zaman zaman ki§i adlari ile birlikte görekgi mesleginin sifat olarak kullanildigi da görülmektedir.
Sicil kayitlarinda sikga bahsedilen ugra§lardan birisi de attarliktir [30, 33-38b-367]. Attar her türlü baharat ve bitkisel ürünü satan kimseye denilmektedir.
42 Ekmek fiyatlari kisminda da belirtildigi üzere, 7 §evval 1094/29 Kasim 1683 ve 22 Zilkade 1095/1 Ekim 1684 tarihleri arasinda, bugdayin kile fiyatindaki degi§imler nedeniyle ekmegin fiyatlari da yeniden belirlenmek zorunda kalmi§tir. Bugdayin kilesi 60 ile 160 akga arasinda dokuz kez degi§mi§tir Bu nedenle kadi huzura gelen ekmekgilerin. fiyat isteklerinin temelinde bu anlik degi§imler vardir. Sikintinin temel kaynagini, girdilerdeki arti§i aninda yansitamamanin sonucu meydana gelebilecek zarar etme riski olu§turmaktadir
Attarlar, o günün tibbi iyile§tirme ürün ve kari§imlarini bilen ve satan esnaftir. Bu afidan toplumun sagligi bir anlamda onlara emanettir. Alternatif tibbin ürünlerini, §ifa dagitabilecek §ekilde hazirlamak bilgi ve tecrübe istemektedir. Nitekim kayitlarda egitim olarak böyle bir ?abanin olduguna dair elimizde herhangi bir bilgi bulunmamaktadir. Ancak gerek tecrübe, gerekse usta-firaklik yöntemi ile attar olunabilecegini söylemekle hata etmi§ sayilmayiz. Ayrica tibbi hizmetlerin yaninda gidalarda kullanilan ?e§itli baharatlar, onlarin sattiklari ürünlerin diger kismini olu§turmaktadir. Nitekim bakkal narh listesinde baharat ürünlerinin olmamasi da bunu dogrulamaktadir. Ayni zamanda attar dükkaninda satilan ürünlere dair de, elimizde herhangi bir narh kaydi bulunmamaktadir.
Yine kayitlarimizda yer alan bir meslek olarak mezeci, nadiren de olsa kar§imiza fikmaktadir [32, 65-10a-50]. Meze ile ilgili herhangi bir narh kaydi bulunmamaktadir. Ayrica meze olarak ne imal edildigine dair de bir bilgi yer almami§tir. Bir ihtimal meyhanelerin foklugu bu tür bir meslegin fikmasinin nedeni olabilir. £ünkü mezeciler ifki ifen insanlara, ifkileri ile birlikte tüketmeleri maksadiyla bir §eyler hazirlami§ olabilirler.
Bir ba§ka meslek erbäbi olarak Kirim Tatarlarina has bir yiyecek türü olan talkani hazirlayip satanlari ifade eden "Talkanci" esnafi görülmektedir [32, 65-11a-51]. Talkan, sava§ hazirligi maksadi ile yapildigi gibi, uzun yola fikacaklarin da yanlarina aldigi bir temel besindir. Talkan, dari unu ve at yüregi yagindan yapilmi§ bir fe§it hamurdur [2, s. 11]. Bu besin maddesini yapmak beceri isteyen, ustalik gerektiren bir maharettir. Yalniz inceledigimiz kayitlarda talkana ait bir narh belgesine rastlanilmami§tir. Bu durum fokfa ve sürekli satilan bir ürün olmadigindan veya bugdayda oldugu gibi, dari piyasasindaki fiyatlarin sürekli degi§mediginden kaynaklanmi§ olabilir. Sefere fikan her asker, talkan ile birlikte kisrak sütünden yapilmi§ kimiz ve peyniri muhakkak yanina kumanya olarak almaktadir. Hatta kurutulmu? yogurt da götürülerek su ile kari§tirilir ve katik yapilirdi. Yine Baron De Tott Kirim seyahati esnasinda benzer bir yemek ile kar§ila§tigini anlatmaktadir. Onun gezi notlarinda, yemegin, kisrak sütü dolu bir kaba, kizarmi§ dari unu ve bir kaf yumurta büyüklügünde topak beyaz peynir atilarak yapildigi kaydedilmi§tir [6, s. 146-147]43.
Esnaf ve ticaret erbäbi iferisinde en son olarak, her türlü mali alip-satan "tüccar" grubu kar§imiza fikmaktadir [31, 47-60a-414]. Kayitlarimizda yerli ve yabanci, Müslim ve gayr-i müslim olmak üzere birfok tasnife sigdirabilecegimiz tüccar bulunmaktadir.. Sati§a konu olan mallar arasinda, tekstil ürünleri, giyim
43 "A§f i tencerenin dörtte üfünü su ile doldurdu; üzerine 200 gram kadar kizarmi§ dari unu ilave etti; tencereyi ate§in üzerine sürdü, yelek cebinden bir ka§ik fikardi, yeninde sildi, tencerenin hep bir yanindan kari§tirmaya ba§ladi. Sivi kaynamaya ba§layinca. peynir topaklarindan birini aldi, küfük parfalara ayirdi, tencerenin ifine atti ve yine ayni yönde kari§tirmaya ba§ladi. Bulamaf kabarmaya ba§ladi, o durmadan kan§tirmaya devam ediyordu, sonuna dogru kan§tirmayi hizlandirdi, nihayet mayasiz ekmek kivamina gelince ka§igini fekti, cebine soktu, tencereyi eline bo§altti."
e§yalari, metal ürünleri, sanayi ürünleri, meyve ve bahge mahsülü, §arap, tütün, hayvan ve pamuk gibi pek gok ge§idi kapsayacak ürünler bulunmaktadir.
Ezcümle tüccarlarin mali yapisini iyile§tirmek ve ticari hayatin saglikli i§lemesini temin amaciyla Kirim hanlari, sürekli yayinladiklari fermanlar ile ticareti düzenlemeye gabalami§lardir. Genelde fermanlarin amaci, yabanci tüccarin ig ticarete müdahalede bulunmasini engellemek, buna kar§ilik ise yerli tüccari korumak igin yapilmi§ gali§malardan olu§maktadir. Somut olarak uygulama ve elde edilen sonuglar hakkinda kayitlar bulunmamaktadir. Ancak gönderilen fermanlarin sürekli ve belli araliklarla tekrarlanmasi bu duruma verdikleri ehemmiyetin bir göstergesidir. Yerli tüccarlar, Karasu iginde ali§-veri§ yaptiklari gibi ba§ka memleketlere de gitmektedirler. Kirim'in tüm vilayetlerine ilave olarak, Anadolu'nun bir kisim vilayetleri ile; Perkes, Nogay, Akkerman ve Leh memleketleri gibi yerlere kadar ticaret amaciyla gittiklerine dair elimizde birgok hüküm bulunmaktadir [29, 25-35a-358].
1.6. Ticaret
Karasu kazasi, bulundugu cografi konumu nedeniyle canli bir ticarete sahip bulunmaktadir. Elimizdeki kayitlarda gerek yabanci tüccarlara dair, gerekse kurulan ticari ortakliklar sonrasi görülen davalarda sinir ötesi ticaretin geli§tigi anla§ilmaktadir.
1.6.1. Ticari güzergah
Karadeniz ticaretinin ve evvelden beri ipekyolu vasitasiyla süren ticari hayatin en önemli iki merkezi Kefe ve Azak limanlaridir [26, s. 212-213; 41, s. 509]44. Her iki liman vasitasi ile iran, Hazar Denizi'nin kuzeyi ve Anadolu tarafi, oradan da istanbul vasitasi ile Avrupa arasinda ticari baglantilar kurulmaktadir [38, s. 149]. Kefe ve Azak limanlari her bir malin buralarda toplanarak, tekrar buradan gidecegi dogu-bati istikametlerine dogru dagitildigi ana merkez durumundadirlar [47, s. 51-52]45. Dogudan Kefe'ye gelen mallarin, Azak limanina karadan gitmesi durumunda kullanilacak yol, Karasu kazasi üzerinden gegmektedir. Kefe'ye gelmesi gerekenler igin kullanilan yol ise yine ayni istikamettedir. Bilhassa iran ve uzak dogudan Kefe'ye gelen mallarin, Kirim illerine dagitilmasinda Karasu ilk ugranilmasi gereken merkezdir. Nitekim Karasu'daki ekonomik faaliyetlere oransal agidan baktigimizda, ticaretin en büyük paya sahip oldugunu söyleyebiliriz. Ticaretin arkasindan esnaf ve kollari, hayvancilik, tarim ve sava§ ganimetleri gelmektedir.
Ayrica Misir ve Suriye'de Memlükler zamanindan beri canli bir kürk,
44 Bursa ile Kefe, Akkirman arasindaki yünlü, pamuklu, ipek ve baharat ticareti aktarilmaktadir.
45 Kirim tüccarlarinin gittikleri merkezleri kaydetmi§tir. Buna göre; Büyük Nogay Ordasi, Astarhan, Hacitarhan, Moskova, Riyazan, Yüryev, Kazan, Kiyef, Tebriz, Azyama, Misün, §am, Roma ve Litvanya topraklarina ugranildigi belirtilmi§tir.
cariye ve köle ticareti bulunmaktadir. Osmanli Devleti, Kirim ile Memlükler arasindaki bu ticaretten gayet iyi pay almaktaydi. Ancak daha sonraki dönemlerde Misir ve Suriye'nin Osmanli topragi olmasi, ticari potansiyelin bir miktar dü§mesine neden olmu§tur. Buna kar§ilik Tokat-Amasya-Ankara yayinin ifinde kalan yerle§im yerlerinin parlak bir geli§mi§lige sahip olmalari, Kirim §ehirlerine kadar yansimaktadir. Her türlü münasebetin Kirim ile bu §ehirler arasinda saglanarak, sürekli gidi§-geli§lerin oldugu görülmektedir [3]. Nitekim Karasu Kazasi'nin nüfus yapisini tahlil ettigimizde, Amasya, £orum, Tokat hatta Kastamonu ve Safronboru gibi yerle§im yerlerinden göf edenlerin gerek istihdam, gerekse iktisadi anlamda kalkinmaya etkileri oldugunu söyleyebiliriz. Ali§-veri§e konu olan bazi mallar vasitasi ile bu baglanti fok rahat ortaya konulabilmektedir.
Diger yandan yerli tüccarin tercih ettigi i§lerin ba§inda, Nogay bölgesine mal götürerek satmak gelmektedir. I§lenmi§ mallara kar§ilik esir, hayvan ve hayvan ürünleri alinmaktadir [29, 25-108a-1082]. Ayrica Perkes [29, 25-40b-411; 30, 33-37b-357] ve Abaza [30, 33-96b-869] topraklarina siklikla gidildigi kayitlarda görülmektedir. Tüm bunlara ilave olarak Sogdak ile de canli bir ali§-veri§in oldugu kayitlardan anla§ilmaktadir [32, 65-1a-4]. Ayni zamanda Erzurum'a gefildigini, oradan da Haleb'e kadar varildigini bilmekteyiz. Tokat gibi dokumanin geli§tigi yerlere götürülen mallar da, buralardaki esväb meta ile degi§-toku§ edilmektedir [29, 25-32a-332].
Yine Moskov, Akkerman, Kav§an ve Leh'e uzanan bir güzergäh da ticari olarak kullanilmi§tir [29, 25-35a-358]. Yabanci tüccarlarin ise Karasu'ya gelirken toplandiklari merkez ise, Trabzon'dur [29, 25-121b-1235]. Bir depo hüviyetinde olan Trabzon'daki mallar, buradan denizyolu ile Kirim sahillerine nakledilmektedir. Kirim ve Karasu kazasina gelen tüccarlarin genelde Acem olmasi, Trabzon'a, ula§an mallarin men§ei konusunda bize yeterince bilgi vermektedir. Ancak bazi kayitlarda Acem tüccarinin Anadolu iflerinden de mal alip geldigine §ahit olunmaktadir[29, 25-7b-73]46. Acem'den karayolu ile fikan mallar, Trabzon'a oradan da denizyoluyla Kirim limanlarina ugramaktadir. Karasu'ya gelen tüccarlarin arasinda fogunlugu Acem'ler olu§tururken, onlardan sonra Ermeni ve Yahudi tüccarlarin geldigi görülmektedir [30, 33-87b-783]. Tüm bu tüccar kafilelerinin Karasu Kazasi di§ina, Kefe, Gözlevi, Baliklago ve oradan da Kirim iflerindeki diger §ehirlere de gittikleri kayitlardan ögrenilmektedir [29, 25-7a-59].
1.6.2. Ticari sinirlamalar
Kirim Hanligi, sinirlari iferisinde faaliyet gösteren tüccar ve yerli esnafin korunmasina büyük özen göstermi§tir. Di§ ticari münasebetlerin geli§mesini bir taraftan temin etmeye fali§irken, bir taraftan da iferideki ticari hayatin olumsuz
46 Acem tüccarina dair yazilan fermanda, Anadolu ve Tokat yakasindan getirdikleri mallari Iskele Emin Gümrügü'ne ugradiktan sonra satmalari buyuruluyor.
etkilenmemesine gayret göstermi§tir. Bütün bu hassas ve öncelikli gördükleri hususlari a§abilmek maksadiyla, bir takim düzenlemeler yapmi§lardir. Bu amagla sicillerde, ticari konular iginde siklikla yabanci tüccarlara getirilen sinirlandirmalara §ahit olunmaktadir. Müdahalenin hareket noktasi, yerli tüccar ve üreticiyi korumak oldugu, net bir ifade ile hanlik merkezinden gönderilen birgok ferman ve yarlig vasitasiyla ögrenilmektedir [29, 25-7b-72]47.
Acem'den esväb ve bez satmak igin gelen Acem tüccarlarin, öncelikle ticaret yapabilmeleri igin izin almalari gerekmektedir. izin igin sultan hazretlerinden, Karasu zabitasina hitaben yazilmi§ bir yarliga ihtiyag vardir. §üphesiz sultan hazretlerine ula§mada, ugranilip onay alinacak ilk makam ise Kalgay Sultan kapisidir. Tüm bu i§ler tamamlandiktan ve verilen izin gergevesi gizildikten sonra ancak ticaret yapabilirlerdi [29, 25-52a-521]. Kisaca her dileyen istedigi gibi ticaret yapmak maksadiyla hareket edemezdi.
inceledigimiz hükümlerden anladigimiz kadariyla, zaman zaman izne ragmen yabanci tüccara müdahale edildigine de §ahit olunmaktadir. Özetle bir Acem tüccarina verilen izin fermaninda; Karasu'da bulunan Mehemmed Mirza kulumuzun haninda sakin olan Acem zimmilere, bez, yazma ve bükme sattirilmadigi vurgulanmi§tir. Acem tüccarlar ise, bu müdahale nedeniyle mallarini ba§ka yere nakledeceklerini belirtmi§ler. Bunun üzerine han, "emr-i §erifim ile mahalleye gikmadan zikr olunan e§yalari olduklari yerde satmalarina izin vermi§tim. Bu durumda gerek emin gerekse de zabita higbir ferde dokunmayalar" diye buyurmu§tur [29, 25-9a-90]. Burada dikkat gekici önemli bir husus bulunmaktadir. Yani Acem tüccarinin ba§ka bir yere gitme ihtimalinin belirmesinin yaratacagi olumsuzluktan da gekinilmektedir. Kisaca Han, Acem tüccarinin ticaret yapmasini memleket ekonomisi igin faydali görmektedir.
Yine ba§ka bir fermanda da, Acem zimmilerin bulunduklari yerde mal satmalarina izin verildigi vurgulanmi§tir [29, 25-7b-67]. Acem ve diger tüccara mal satma konusunda defalarca yapilan uyarilarda, gümrük ödeyerek getirdikleri mallari sadece belli bir süre zarfinda satmak ko§uluyla izin verildigi, fermanlarda aynntisiyla belirtilmi§tir. Kisaca han, bu fermanlarda, tüccara uymak zorunda olduklari ko§ullari. Karasu Kadisi ve zabita kullarina §öyle buyurmaktadir: Mütemekkin zimmiyan ve Acemiyan täifesi dar-i devletimize gelüp Acem Tokat'dan ve diger viläyetden getürdügü e§yalari yalniz satmayub §ehrimize getirdikleri bizden aldiklari her mali da satiyorlar. Acem täifesi Karasu'dan, Kefe'den, Gözlevi'den, Baliklogi'dan ve Kirim igindeki gayri §ehirden aldiklarini satarak ticaret yapiyorlar. Bu duruma kar§iyiz. Ancak gemiden gümrük vererek getirdiklerini satmalarina izin verilmi§dir. Acem täifesinin Karasu'da aldiklarini 15 güne kadar satmalari, satamazlarsa Karasu Kadisi
47 Kadiya gönderilen bu fermanda, özellikle iskele Emini Gümrügü'nde vergisi ödenen mallari dükkanlara satabilecekleri belirtiliyor. §ehir iginden asla mal alip satmalarina müsaade edilmiyor. Ayni ferman 25-7b-73 numarali hüküm ile Karasu zabitalarina da ferman olarak gönderilmi§tir. Bu durum konuya ne denli önem verdiklerinin ispatidir.
Efendi'nin siciline kaydolunduktan sonra hesap olunmasi emrimdir Cemaziyelevvel 1095 [29, 25-7a-59; 29, 25-7b-73]48.
Bütün bu uyarilara ragmen, yine de bir takim suistimallerin oldugu görülmektedir. Zaman zaman Acemler'in, Karasu'da bulunan Acemler'e ait dükkanlarda, halka mal satip kar§iliginda tekrar mal alip onu da sattiklarina dair §ikayetler kaydedilmi§tir [29, 25-33b-347].
Ayrica ticaret yapanlara yönelik Karasu'daki görevlilerin de uygunsuz davrandiklarina dair uyari iferen bir ferman kaydina da rastlanilmaktadir. Ferman özetle; Sefer Gazi Aga Zäde Mehemmed Mirza'ya ait olan ticaret sarayini kiralayan odaba§inin, handan mallari ile fikan zimmilerin limanda mallarina kar§ilik akfa ödediklerinden dolayi, Karasu'da kendilerine mani olunmamasi gerektigi vurgulanmi§tir. Ardindan da odaba§inin eskiden beri kural olan mal kar§iligi aldigi birkaf akfadan fazla almamasi ve buna göre uygun hareket edilmesi hususu belirtilmi§tir. Bu sayede ticaret erbäbi zimmilerden haksiz para aliminin önüne gefilmek istenmi§tir [29, 25-7b-68; 29, 25-91a-932].
1.7. Ticari Ortakliklar
Ticari beraberliklerin kurulu§u, amaci, payla§imi gibi ayrintilarin kaydedildigine dair bir hüküm bulunmamaktadir. Ancak ortakliklar kurulduktan sonra fikan sorunlara fözüm bulmak maksadiyla taraflarin mahkemeye geldikleri bilinmektedir.
Yalniz zaman zaman elindeki parayi bir ba§kasina verip, ticaret yaparak fogaltmasini isteyenler oldugu da görülmektedir [29, 25-95a-964]. Bu tür kayitlarda verilenlerin miktari ve ticaret sonrasi elde edilenlerin dökümü yapilarak, kärliligin hesabi sicile kaydettirilmektedir.
Sicillerde, ortakligin zarar edilmesi ile bitirildigi ve zararin miktarinin ne oldugunu ifade eden davalar da görülmektedir [29, 25-108a-1082; 29, 25-46b-464]. Genelde Müslim-Müslim, gayr-i müslim-gayr-i müslimle ortaklik kurmasina özen gösterilmi§tir [29, 25-109b-1099; 29, 25-108a-1082; 29, 25-76a-810; 29, 25-50a-499]. Elimizdeki döneme ait kayitlarda kurulan ortakliklara konu olan mal ve i§letmeler ise §unlardir; kazan [29, 25-109b-1099], esväb [29, 25-108a-1082], arpa ve bugday tarlasinin ürününe [29, 25-76a-810], kavun [29, 25-50a-499], meyhane [29, 25-37b-379], alma, erik ve araka [29, 25-36a-368], sogan, sarmusak [29, 25-19a-195] ve diger bagfe mallari [29, 25-15a-150].
1.8. Vergi
Kirim Hanligi, if i§lerinde özerk, di§ i§lerinde ise kismen Osmanli Devleti'ne bagli bir yapi üzerinde bulunmaktadir. Bu nedenle bulundugu bölgede güflü
48 Bir ba§ka ferman ile gümrüge muhakkak ugranilip ondan sonra mallarin satilabilecegi, ba§kaca mal alip satilmamasi Acemiyan täifesinin ileri gelenlerine iletilmesi isteniyor.
olabilmesi birçok noktada baçarili olmasina baglidir. §üphesiz bunlann baçinda, askeri, idari ve ekonomik hususlar baçta gelmektedir.
Her devlet gibi Kirim Hanligi'nin da, gelir ve giderlerinin yansitildigi bir bûtçesi bulunmaktadir. Tüm gelir ve giderlerin nasil tasnif edildigini siciller vasitasiyla edinmemiz mümkün degildir. Bu nedenle vergi açisindan izlenen muhasebe teknigini de kavramamiz mümkün olamamaktadir. Nitekim kayitlarin içinde toplanan vergiler hakkinda, düzenli ve ayrintili bir vergi tahsilatina dair belge yer almamiçtir.
Diger yandan Karasu Kazasi'nda toplanan vergiler içinde ilk akla gelen gayr-i müslimlerden alinan cizye vergisidir. Cizye, gayr-i müslimlerin saglikli ve güvenlik içinde yaçamalarinin bir karçiligi olarak alinan çer'i bir vergidir [49, s. 136]. Cizye vergisini ödeyen zimmîler, dini, hukuki, can ve mal güvenliklerini garanti altina almiç oluyordu. Ayrica kendilerinden askerlik hizmeti istenmiyordu. Hanlik tahsilat yapmak üzere seçtigi çahislar vasitasiyla bu vergiyi toplattirmaktadir [51, s. 39]. Bu amaçla 1095 / 1683-1684 yilina ait yerleçik ve gôçebe reayanin cizyelerini toplamak üzere, Bazargan Moçi gôrevlendirilmiçtir. Kadiya yazilan ferman vasitasiyla cizyeleri Moçi'nin hesap edecegi vurgulanirken, ona vermemeye yeltenenlerin olabilecegi uyarisinda da bulunulmuçtur. Bunun üzerine Karasu kadisindan, ödemekte zorluk çikaranlara müdahale etmesi gerektigi istenmiçtir. Ayrica fermanda kadinin vermemek isteyen zimmîden cizyesini alarak Moçi'ye vermesi gerektigi emredilmiçtir [29, 25-7b-70]. Gerek fermanda gerekse diger belgelerde miktarina dair kayit olmamakla birlikte, cizye veren reayalarin baçina "Cemaatbaçi" ve "Kethüda" atandigina dair elimizde bir atama kaydi bulunmaktadir [29, 25-9b-98]. Bu atama fermaninda, reayanin bu atanan çahsin sözünden çikmamasi gerektigi özenle vurgulanmiçtir.
Karasu'da faaliyet gösteren esnaf ile ilgili vergilendirmeler düzenli olmamakla birlikte, bazi kayitlar da göze çarpmaktadir. Elimizdeki bir örnekte: tüm kasaplara gönderilen bir hükümde, bir davara gerek sekban gerek baçkasi 15 akça tamga verecek, diger köylerden sekban olanlar ise birer be§lik, sekban degillerse 3 akça vermek zorunda olduklari bildirilmektedir [32, 65-3b-16].
Bir diger toplanan vergi ise "tekâlif-i örfiye"'dir. Tekâlif-i örfiye olagan di§i bir vergidir. Osmanli Devleti'nde baçlangiçta savaç harcamalarina halkin katki saglamasi maksadiyla konulmuç iken, 17. yüz yil sonlarinda olagan, hatta sürekli alinan bir vergi haline gelmiç ve hane hesabi ile vergilendirme düzenlenmi§tir. Sicil kayitlarindan anlaçildigi üzere, mahalle cemaatina tekâlif-i örfiye miktari bildirilmektedir. Mahalle cemaati ise bu vergiyi kendi aralarinda toplayarak imamlarina teslim etmektedir. Sihhatli nüfus ve hane miktarlari elimizde olmamakla birlikte, elimizdeki kayitlardan birisinde, Çingene mahallesi cemaatinin tekâlif-i örfiye için 30 000 akçayi imamlari Abdullah Efendi'ye verdikleri görülmektedir [30, 33-23a-192]. Öte yandan bu
tür vergilendirme kapsaminda yer alan ba§ka sicil kayitlari da yer almaktadir [30, 33-82b-749].
Yine Bora Gazi Geray (1588-1608) zamaninda, "Tüfenkgi Ulufesi" namiyla ahali tarafindan ödenen bir vergi konmu§tur. Bu verginin ne miktarda, ne vakit ve nasil toplanacagi hakkinda herhangi bir malumat olmamakla birlikte, inceledigimiz dönemde alinan vergiler arasinda yerini korumu§tur [29, 25-5a-42; 29, 25-5b-46; 29, 25-9a-91].
Sicillerde nadiren de olsa vergi ile ilgili degi§ik problemler kar§imiza gikmaktadir. Mesela, Hazar haracini toplayanlar arasindaki koordinasyonsuzluktan dolayi, kimin kime vergisini ödedigi noktasinda anla§mazlik gikmi§tir. Ancak mahkeme taraflari dinledikten sonra haraci kimin aldigini bularak meseleyi ?özmü§tür [29, 25-9a-91].Yine ödenen haraca kar§ilik alinan temessükün, ellerine ge^medigine dair mahkemeye ba§vuruldugu görülmü§tür. Mahkeme temessükün kimde oldugunu taraflari dinleyerek bulmu§ ve digerlerine ula§tirilmasini kararla§tirmi§tir [29, 25-52a-519]. Bunlara ilaveten bir ba§ka davada, ödeme yapmami§ olan zimmiler tespit edilerek, 1096 / 1684 senesine ait hara^lari belirlenmi§ ve ödemeleri karar altina alinmi§tir [29, 25-15b-160].
Ezcümle elimizdeki bir belgede ise, daha ba§ka adlar altinda vergi alindigi bilgisine ula§ilmaktadir. Mesela, Kalgay Sultan'in Kaymakami Mustafa Aga'nin, hara? i?in gönderdigi tezkiresinde, keten a§ari ve odun ak?esi toplamak üzere bir adam yolladigi belirtilmektedir. Ayrica tezkire i?inde, vergi toplanmasi sirasinda gönderilen tahsildara kar§i gelinmemesine dair uyarida bulunulmu§tur. Öte taraftan gönderilen tezkirenin, Kalgay Sultana bagli reayaya ait oldugu bilhassa ifade edilmi§tir (Zilhicce 1094/Kasim-Aralik 1683) [29, 25-4a-24].
Sonu?
Karasu Kazasi bulundugu stratejik konum ile Kirim Yarimadasi'nin önemli bir bölgesinde yer almaktadir. §irin Kabilesi'nin ve hanligin idari manada önem verdigi bir kazasidir. I§lek karayolu üzerinde bulunmasindan dolayi hareketli ticari bir potansiyeli bulunmaktadir. Nitekim hem ya§ayan insan ?e§itliligi hem de bu insanlara ait dini, kültürel, iktisadi ve diger alanlardaki farkliliklarin sagladigi dinamizm sosyo-ekonomik hayata da yansimi§tir.
Cali§mamiz Karasu Kazasi §er'iyye Sicilleri'nden olan, 25-33-47. ve 65. Ciltlerden elde edilen verilere dayali olarak kaleme alinmi§tir. §er'iyye Sicilleri'nin birinci elden kayitlar olmasi orijinal bir ilmi eserin ortaya ?ikmasini saglami§tir. Bu cümleden olarak gelecekte yapilacak ba§ka fali§malara da veri kaynagi olabilecek bir i?erige sahiptir.
KAYNAKLAR
1. Agat, Nurettin. Altin Ordu (Cüciogullari) Paralari Katalogu (1250 - 1502). istanbul, 1976. 184 s.
2. Ahmet Cevdet Paqa. Kirim ve Kafkas Tarih£esi / Haz. Ahmet Özaydin. Emel, Sayi: 221. Ankara, Temmuz-Agustos, 1997. S. 9-30.
3. Akdag, Mustafa. Türkiye'nin Iktisadi ve l?timai Tarihi. C. 2. Istanbul, 1979. 348 s.
4. Akpinarli, H. Feriha. Kirim El Sanatlarinin Dünü Ve Bugünü. Atatürk Yüksek Kurumu. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Yay., 2004. 327 s.
5. AydinMehmetAkif. Türk Hukuk Tarihi, Beta Yay., Istanbul, B.3, 1999.
6. Baron De Tott. Memoirs of Baron de Tott. Containing the state of the Turkish Empire and the Crimea, during the late war with Russia : with numerous anecdotes, facts, and observations, on the manners and customs of the Turks and Tartars. Vol. 2. London, 1786. 526P.
7. Baqbakanlik Osmanli Arqivi (BOA). Mühimme Defteri, c. 43, (No: 188), Sira No: 167, Sahife : 82 Tar 5 CA 988.
8. Belin, M. Osmanli imparatorlugu'nun Iktisadi Tarihi / £ev., Oguz Ceylan. Ankara: Gündogan Yay., 1999.
9. Bilmen, Ömer Nasuhi. Hukuk-i islamiyye ve Islahat-i Fikhiyye Kamusu. C. II. Istanbul: Bilmen Yay., 1968. S. 115-152.
10. Bronevskiy, M. Kirim / £ev, Kemal Ortayli. Ankara: Ege Matbaasi, 1970.
11. Bilgeseven, Amiran Kurtkan. Genel Sosyoloji. Istanbul: Filiz Kitapevi, 1986. XVI + 360 s.
12. By A Lady (Andrew Neilson). The Crimea: Its Towns Inhabitants and Social Customs. London: Printed At The "Christian Times" Office, 1855.
13. Clarke, Edward Daniel. L. L. D. Travels in Various Countries of Europe, Asia, And Africa. Part I (Russia, Tartary, Turkey). Philadelphia: Arno Pres&The New York Times, 1816. 575 P.
14. Qetin, Osman. Sel?uklu Müesseseleri ve Anadolu'da islamiyetin Yayili§i. Istanbul: Marifet Yay., 1981. 208 s.
15. Qetin, Osman. Sicillere Göre Bursa'da Ihtida Hareketleri Ve Sosyal Sonu?lari (1472-1909). Ankara: T.T.K.Yay., 1994. 122 s.
16. Qigek, Kemal, Saydam Abdullah. Kibristan Kafkasyaya Osmanli Dünyasinda Siyaset, Adalet ve Raiyyet. Trabzon: Derya Kitapevi, 1998. 420 s.
17. Devellioglu, Ferit. Osmanlica-Türk£e Ansiklopedik Lügat. 8. Bsk. Ankara: Aydin Kitapevi, 1988.
18. Erim, Nihat. Devletlerarasi Hukuku Ve Siyasi Tarih Metinleri. C. I. Ankara: Ankara Ünv. Hukuk Fak. Yay., 1953. 708 s.
19. Erten, Hayri. Konya §er'iyye Sicilleri I§iginda Ailenin Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapisi (XVIII. Y. Y. Ilk Yarisi). Ankara: T.C. Kültür Bakanligi Yay., 2001. 221 s.
20. Eryilmaz, Bilal. Osmanli Devletinde Gayrimüslim Tebaanin Yönetimi. 2. Bsk. Istanbul: Risale Yay., 1996. 240 s.
21. Halim Giray. Gülbün-ü Hanan (Kirim Hanlari Tarihi). Yayina Haz. Alper Ba-§er-Alper Günaydin. Istanbul: Avrasya Enstitüsü Yayinlari, 2013.
22. Göger, Lütfi. XVI ve XVII Asirlarda Osmanli imparatorlugu'nda Hububat Me-selesi ve Hububattan Alinan Vergiler. Istanbul: Istanbul Ünv. Iktisat Fak. Yay., 1964. VII + 231 s.
23. Gözaydin, Ethem Fevzi. Kirim, Kirim Türklerinin Yerle§me ve Gö?meleri.. istanbul: Vakif Matbaasi, 1948. 111 s.
24. ihsanoglu, Ekmeleddin. Osmanli Devleti Tarihi. C. I. istanbul: Feza Gazeteci-lik, 1999. 484 s.
25. tnalcik, Halil. Osmanli imparatorlugu'nun Ekonomik Ve Sosyal Tarihi. C. I. 1300-1600 / Cev. Halil Berktay. istanbul: Eren yay., 2000. s. 496.
26. tnalcik, Halil. Toplum ve Ekonomi Üzerine Ar§iv £ali§malari. incelemeler. 2. bsk. istanbul: Eren Yay., 1996. 466 s.
27. ipcioglu, Mehmet. Konya §eriyye Sicillerine Göre Osmanli Ailesi. Ankara: Nobel Yay., 2001.
28. islam Ara§tirmalari Merkezi. ilmihal II. islam ve Toplum. II. Bsk. istanbul: Diyanet i§leri B§k. Yay., 1999. 570 s.
29. Karasu §er'iyye Sicilleri, 25.
30. Karasu §er'iyye Sicilleri, 33.
31. Karasu §er'iyye Sicilleri, 47.
32. Karasu §er'iyye Sicilleri, 65.
33. Karpat, Kemal. Osmanli Nüfusu (1830-1914) Demografik ve Sosyal Özellik-leri / Cev. Bahar Tirnak?i. istanbul: Tarih Vakfi Yurt Yay., 2003. 338 s.
34. Kirimli, Hakan. Karasubazar. Türkiye Diyanet Vakfi islam Ansiklopedisi. C. 24. istanbul, 2001. S. 472-473.
35. Kirimli, Hakan. Kirim'dan Türkiye'ye Kirim Tatar Gö?ü. www.kirimdernegi. org.tr/sayfa.asp?is=457'de sayfa 2.
36. Kirimli, Hakan. Türkiye'deki Kirim Tatar ve Nogay Köy Yerle§imeleri. Ankara, 2012. 676 s.
37. Kur'an-i Kerim.
38. Mantran, Robert. XVI. ve XVII. Yüzyilda istanbul'da Gündelik Hayat. Eren Yay. / Cev. Mehmet Ali Kili?bay. istanbul, 1991. 257 s.
39. Ortayli, ilber. Osmanli Toplumunda Aile. 2. bsk. istanbul: Pan Yay., 2001. 240 s.
40. Özel, Ahmet. islam Hukukunda Milletlerarasi Münasebetler Ve Ülke Kavrami. istanbul: iklim Yay., 1982. s. 200.
41. Öztürk, Yücel. Osmanli Hakimiyetinde Kefe (1475-1600). Ankara: T.C. Kültür Bakanligi Milli Kütüphane Basimevi, 2000. XXXIV + 570 s.
42. Pakalin Mehmet Zeki. Osmanli Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlügü. C. I, II, III. M. E. B., istanbul, 1993.
43. Sami, §emseddin. Kamüs-i Türki. 7. Bsk. istanbul: Alfa Yay., 1999.
44. Saydam, Abdullah. Kirim ve Kafkasya'dan Yapilan Gö?ler ve Osmanli iskan Siyaseti (1856-1876). Osmanli. C. IV, Ankara, 1999.
45. Schacht, Joseph. Miras. i. A. C. 8. Eski§ehir, 1997. S. 354-355.
46. Schacht, Joseph. Nikah. i.A. C. 9. Eski§ehir, 1997. S. 258-259.
47. Sroegkovskiy, V. E. Muhammed Geray Han ve Vasallari "Kirim Tarihi"/ Cev. Kemal Ortayli. istanbul: Su Yay., 1979. 216 s.
48. Tabakoglu, Ahmet. Gerileme Dönemine Girerken Osmanli Maliyesi. istanbul: Dergay Yay., 1985. 384 s.
49. Tabakoglu, Ahmet. Türk iktisat Tarihi. 3. Bsk. istanbul: Dergay Yay., 1997.
50. Ügok Qo^kun, Mumcu Ahmet, Bozkurt Gülnihal. Türk Hukuk Tarihi. 10 Bsk. Ankara: Sava§ Yay., 2002. XVII + 358 s.
51. Ülküsal, Müstecib. Kirim Türk Tatarlari (Dünü-Bugünü-Yarini). istanbul: Baha Mat., 1980.
52. Willams, Brian Glyn. The Crimean Tatars: The Diaspora Experience And The Forging Of A Nation. Leiden, 2001. 520 s.
Yazar hakkinda: Nuri Kavak - Prof. Dr., Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü Eski§ehir Osmangazi Üniversitesi (Eski§ehir Osmangazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi F4 Blok Tarih Bölümü 26480 Me§elik Kampüsü / ESKi§EHiR); nkavak1453@hotmail.com
Социально-экономическая жизнь в Карасувском кадилике
Нури Кавак
(Университет Османгази)
Аннотация. Кадиаскерские тетради (§вг 'гуув $Ш11еп) - являются ценными, но при этом малоизученными материалами по истории Крымского ханства. На основе исторических источников была проанализирована социально-экономическая жизнь в Карасувском кадилике. В данной работе рассматривается денежное обращение и торговля в регионе. Большое внимание уделяется изменению стоимости на основные продукты в разные годы. Автор приводит цены на недвижимость, животных, рабов и пленников, а также пишет об оплате труда в различных сферах.
Ключевые слова: Карасу, Кадиаскерские тетради, Источник, Османская Империя, Крымское ханство, Черное море, Ремесло, Денежное обращение, Торговля.
Для цитирования: Кагак N. Кагази Ка2аз1'^а зо8уо-екоиош1к hayat (II) // Крымское историческое обозрение. 2020. № 1. С. 45-84. Б01: 10.22378/ кю.2020.1.45-84
Сведения об авторе. Нури Кавак - доктор философии, профессор отделения истории факультета естественных наук и филологии Университета Османгази (Eski§ehir Osmangazi Universitesi Fen Edebiyat Fakultesi F4 Blok Tarih Bolumu 26480 Me§elik Kampusu / Eski§ehir); nkavak1453@hotmail.com
Socio-economic ways of life in Karasu Kadilik
Nuri Kavak
(Osmangazi University)
Abstract: Kadiasker notebooks (ger'iyye Sicilleri) are valuable, but at the same time , little studied materials of the Crimean Khanate. Based on historical sources, socio-economic life in Karasuvbazar kadillik was analysed. This paper considers the circulation of money and trade in the region. Much attention is paid to the cost of the main products in different years. The author quotes real estate prices, animals, slaves and prisoners, he also writes about remuneration in various fields.
Keywords: Karasu, Kadiasker notebooks, source, Crimean Khanate, Ottoman Empire, Black Sea, crafts, cash circulation, trade.
For citation: Kavak N. Socio-economic ways of life in Karasu Kadilik (II). Krymskoe istoricheskoe obozrenie=Crimean Historical Review. 2020, no. 1, pp. 45-84. DOI: 10.22378/kio.2020.1.45-84
REFERENCES
1. Agat Nurettin. Altin Ordu (Cuciogullari) Paralari Katalogu (1250-1502) [Catalogue of gold coins]. Istanbul, 1976. 184 p.
2. Ahmet Cevdet Pa§a. Kirim ve Kafkas Tarihgesi [The history of the Crimea and the Caucasus]. Compiler Ahmet Özaydin. Emel [Aspiration], no: 221. Ankara, Tem-muz-Agustos, 1997. Pp. 9-30.
3. Akdag Mustafa. Türkiye'nin Iktisadi ve Igtimai Tarihi [Economic and social history of Turkey]. Part. 2. Istanbul, 1979. 348 p.
4. Akpinarli H. Feriha. Kirim El Sanatlarinin Dünü Ve Bugünü. Atatürk Yüksek Kurumu [Past and present of the Crimean crafts]. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Yay., 2004. 327 p.
5. Aydin Mehmet Akif. Türk Hukuk Tarihi [History of Turkish Law]. Beta Pub., Istanbul, Part 3, 1999.
6. Baron De Tott. Memoirs of Baron de Tott. Containing the state of the Turkish Empire and the Crimea during the late war with Russia: with numerous anecdotes, facts, and observations, on the manners and customs of the Turks and Tartars. Vol. 2. London, 1786. 526 p.
7. Ba§bakanlik Osmanli Ar§ivi (BOA). Mühimme Defteri [The registers of important Affairs], Part. 43, (No: 188), No: 167, 82 p.
8. Belin M. Osmanli Imparatorlugu'nun Iktisadi Tarihi [Economic history of the Ottoman Empire]. Translator Oguz Ceylan. Ankara: Gündogan Yay., 1999.
9. Bilmen Ömer Nasuhi. Hukuk-i Islamiyye ve Islahat-i Fikhiyye Kamusu [Guide to Islamic law and fiqh]. Part II. istanbul: Bilmen Yay., 1968. Pp. 115-152.
10. Bronevskiy M. Kirim [ The Crimea]. Translator Kemal Ortayli. Ankara: Ege Matbaasi, 1970.
11. Bilgeseven Amiran Kurtkan. Genel Sosyoloji [General sociology]. istanbul: Filiz Kitapevi, 1986. XVI + 360 p.
12. By A Lady (Andrew Neilson). The Crimea: Its Towns Inhabitants and Social Customs. London: Printed At The "Christian Times" Office, 1855.
13. Clarke Edward Daniel. L. L. D. Travels in Various Countries of Europe, Asia, and Africa. Part I (Russia, Tartary, Turkey). Philadelphia: Arno Press& The New York Times, 1816. 575 p.
14. £etin Osman. Selguklu Müesseseleri ve Anadolu'da Islamiyetin Yayili§i [Seljuk institutions and the spread of Islam in Anatolia]. istanbul: Marifet Yay., 1981. 208 p.
15. £etin Osman. Sicillere Göre Bursa'da thtida Hareketleri Ve Sosyal Sonuglari (1472-1909) [Social movements and social consequences in Bursa based on the materials of registers]. Ankara: T.T.K.Yay., 1994. 122 p.
16. £i$ek Kemal, Saydam Abdullah. Kibristan Kafkasyaya Osmanli Dünyasinda Siyaset, Adalet ve Raiyyet [From Cyprus to the Caucasus: politics, justice and population in the Ottoman world]. Trabzon: Derya Kitapevi, 1998. 420 p.
17. Devellioglu Ferit. Osmanlica-Türkge Ansiklopedik Lügat [Ottoman-Turkish encyclopedic dictionary]. 8 Edition. Ankara: Aydin Kitapevi, 1988.
18. Erim Nihat. Devletlerarasi Hukuku Ve Siyasi Tarih Metinleri [Texts on international law and political history]. Part I. Ankara: Ankara Ünv. Hukuk Fak. Yay., 1953. 708 p.
19. Erten Hayri. Konya §er 'iyye Sicilleri Iqiginda Ailenin Sosyo-Ekonomik ve Kül-türel Yapisi (XVIII. Y. Y. Ilk Yarisi) [Socio-economic and cultural structure of the family based on the judicial registers of Konya]. Ankara: T.C. Kültür Bakanligi Yay., 2001. 221 p.
20. Eryilmaz Bilal. Osmanli Devletinde Gayrimüslim Tebaanin Yönetimi [Management of non-Muslim entities in the Ottoman state]. 2 edition. istanbul: Risale Yay., 1996. 240 p.
21. Halim Giray. Gülbün-ü Hanan (Kirim Hanlari Tarihi) [History of the Crimean khans]. Compiled by Alper Basher-Alper Gunaydin. Istanbul: Eurasia Institute Publications, 2013.
22. Gö?er Lütfi. XVI ve XVIIAsirlarda Osmanli Imparatorlugu'nda HububatMe-
selesi ve Hububattan Alinan Vergiler [Grain and taxes taken from them in the Ottoman Empire in the XVI and XVII centuries]. istanbul: istanbul Ünv. iktisat Fak. Yay., 1964. VII + 231 p.
23. Gözaydin Ethem Fevzi. Kirim, Kirim Türklerinin Yerle^me ve Gögmeleri [The Crimea, resettlement and migration of the Crimean Turks]. istanbul: Vakif Mat-baasi, 1948. 111 p.
24. ihsanoglu Ekmeleddin. Osmanli Devleti Tarihi [The history of the Ottoman Empire]. Part I. istanbul: Feza Gazetecilik, 1999. 484 p.
25. inalcik Halil. Osmanli Imparatorlugu'nun Ekonomik Ve Sosyal Tarihi [Economic and social history of the Ottoman Empire]. Part I. 1300-1600ro Translator Halil Berktay. istanbul: Eren yay., 2000. 496 p.
26. inalcik Halil. Toplum ve Ekonomi Üzerine Ar^iv Qali^malari. Incelemeler [Research on society and Economics]. 2 Edition. istanbul: Eren Yay., 1996. 466 p.
27. ipcioglu Mehmet. Konya §eriyye Sicillerine Göre Osmanli Ailesi [The Ottoman family on the materials of the judicial registers of Konya]. Ankara: Nobel Yay., 2001.
28. islam Ara^tirmalari Merkezi. Ilmihal II. Islam ve Toplum [Catechism. Islam and society]. II edition. istanbul: Diyanet i§leri B§k. Yay., 1999. 570 p.
29. Karasu §er 'iyye Sicilleri [The court register of Karasu], 25.
30. Karasu §er 'iyye Sicilleri [The court register of Karasu], 33.
31. Karasu §er 'iyye Sicilleri [The court register of Karasu], 47.
32. Karasu §er 'iyye Sicilleri [The court register of Karasu], 65.
33. Karpat Kemal. Osmanli Nüfusu (1830-1914) Demografik ve Sosyal Özellikle-ri [Demographic and social characteristics of the Ottoman population (1830-1914)]. Translator Bahar Tirnak?i. istanbul: Tarih Vakfi Yurt Yay., 2003. 338 p.
34. Kirimli Hakan. Karasubazar. Türkiye Diyanet Vakfi Islam Ansiklopedisi [Islamic Encyclopedia]. Part 24. istanbul, 2001. Pp. 472-473.
35. Kirimli Hakan. Kirim'dan Türkiye'ye Kirim Tatar Gögü [The migration of the Crimean Tatars from the Crimea to Turkey]. www.kirimdernegi.org.tr/sayfa. asp?is=457'de sayfa 2.
36. Kirimli Hakan. Türkiye'deki Kirim Tatar ve Nogay Köy Yerle§imeleri [Location of the Crimean Tatar and Nogai villages in Turkey]. Ankara, 2012. 676 p.
37. Kur'an-i Kerim [Koran].
38. Mantran Robert. XVIveXVII YüzyildaIstanbul'da GündelikHayat. Eren Yay [Daily life in Istanbul in the XVI and XVII centuries]. Translator -Mehmet Ali Kili?-bay. istanbul, 1991. 257 p.
39. Ortayli ilber. Osmanli Toplumunda Aile [Family in Ottoman society]. 2 edition. istanbul: Pan Yay., 2001. 240 p.
40. Özel Ahmet. Islam Hukukunda Milletlerarasi Münasebetler Ve Ülke Kavrami [International relations in Islamic law and the concept of the state]. istanbul: iklim Yay., 1982. p. 200.
41. Öztürk Yücel. Osmanli Hakimiyetinde Kefe (1475-1600) [Kafa during the Ot-
toman rule]. Ankara: T.C. Kültür Bakanligi Milli Kütüphane Basimevi, 2000. XXXIV + 570 p.
42. Pakalin Mehmet Zeki. Osmanli Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlügü [Ottoman historical dictionary of idioms and terms]. C. I, II, III. M. E. B., istanbul, 1993
43. Sami §emseddin. Kämüs-i Türki. 7 th edition. istanbul: Alfa Yay., 1999.
44. Saydam Abdullah. Kirim ve Kafkasya'dan Yapilan Gögler ve Osmanli Iskan Siyaseti (1856-1876) [Policy of settlement of the Ottoman Empire and migration from the Crimea and Caucasus]. Part IV. Ankara, 1999.
45. Schacht Joseph. Miras. i. A. C. 8. Eski§ehir, 1997. Pp. 354-355.
46. Schacht Joseph. Nikäh. i.A. C. 9. Eski§ehir, 1997. Pp. 258-259.
47. Sroe?kovskiy V. E.MuhammedGerayHan ve Vasallari "Kirim Tarihi" [Muhammad Giray and his vassals]. Translator- Kemal Ortayli. istanbul: Su Yay., 1979. 216 p.
48. Tabakoglu Ahmet. Gerileme Dönemine Girerken Osmanli Maliyesi [Ottoman finances during the crisis]. istanbul: Dergay Yay., 1985. 384 p.
49. Tabakoglu Ahmet. TürkIktisat Tarihi [History of Turkish economy]. 3 edition. istanbul: Dergay Yay., 1997.
50. Ü?ok £o§kun, Mumcu Ahmet, Bozkurt Gülnihal. TürkHukuk Tarihi [History of Turkish law]. 10 edition. Ankara: Sava§ Yay., 2002. XVII + 358 p.
51. Ülküsal Müstecib. Kirim Türk Tatarlari (Dünü-Bugünü-Yarini) [The Crimean Turks (Crimean Tatars)]. istanbul: Baha Mat., 1980.
52. Williams Brian Glyn. The Crimean Tatars: The Diaspora Experience And The Forging Of A Nation. Leiden, 2001. 520 p.
About the author: Nuri Kavak - Dr. of Sci (Philosophy), Professor at the Department of history, Faculty of natural sciences and philology of the Osmangazi University (Eski§ehir Osmangazi Universitesi Fen Edebiyat Fakültesi F4 Blok Tarih Bölümü 26480 Me§elik Kampüsü/Eski§ehir); nkavak1453@hotmail.com