Научная статья на тему '“Chelebi Akay tarihi” - neglected Crimean Khanate source'

“Chelebi Akay tarihi” - neglected Crimean Khanate source Текст научной статьи по специальности «История и археология»

CC BY
108
30
i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.
Ключевые слова
ABDURRAHMAN EFENDI / KıRıM HANLığı / ÇELEBI AKAY TâRîHI" / HURREMî ABDURRAHMAN EFENDI / SEYYID MEHMED RıZA / ABDüLGAFFAR KıRıMî / ES-SEB'ü'S-SEYYâR / UMDETü'L-AHBâR / КРЫМСКОЕ ХАНСТВО / CRIMEAN KHANATE / ÇELEB AKAY TâRîHI" HüRREMI ABDURRAHMAN EFENDI / ES-SEB'üS-SEYYâR / UMDET'üL-AHBâR / АБДУРАХМАН ЭФЕНДИ / "ИСТОРИЯ" ЧЕЛЕБИ АКАЯ / СЕЙИД МУХАМЕД РИЗА / "СЕМЬ ПЛАНЕТ" / АБД АЛЬ-ГАФФАР КЫРЫМИ

Аннотация научной статьи по истории и археологии, автор научной работы — Демир Угур

В статье рассматривается «История» Хурреми Абдурахмана Эфенди одного из наиболее выдающихся поэтов Крыма своего времени, известного как Челеби Акай. Труд был подготовлен по просьбе крымского хана Арслан Гирая, с целью сократить и облегчить для понимания работу Сейид Мухамеда Ризы «Ассеб о-ссейяр» или «Семь планет». В новом издании Абдурахман эфенди уменьшил содержание арабских и персидских слов, а также дал больше информации о Крыме XVIII века.«История» Челеби Акая представляет собой уникальный труд, который содержит фрагменты из «Умдат аль-Ахбар». Произведение является важным источником по истории Крымского ханства.

i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.
iНе можете найти то, что вам нужно? Попробуйте сервис подбора литературы.
i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.

Не изученный источник Крымского ханства. История Челеби Акай

This study deals with the work[s] of Çelebi Akay which are one of the important, however mostly neglected sources of the history of Crimean Khanate. This study consists from three chapter. After a short introduction, the life of Hurremî Abdurrahman Efendi who was known as Çelebi Akay; the name and the writing time of his history; the reason why he wrote his work; number of his work’s reproduction; the persons for whom the work was reproduced; Hurremî’s history’s relation with the Seyyid Mehmed Rıza’s Es-Seb ‘ü’s-Seyyâr and Abdulgaffar Kırımî’s, Umdetü’l-Ahbâr are discussed. Also, it is stressed that Çelebi Akay Târîh is not only a historical source but one of the important works that reflects the 18th century Crimean Turkish.

Текст научной работы на тему «“Chelebi Akay tarihi” - neglected Crimean Khanate source»

История и современность

УДК 94(5):093:008

ihmal edilen bir Kirim hanligi kaynagi: £elebi Akay Tarihi

Ugur DEMiR

(Marmara Üniversitesi, Istambul)

Özet: Bu fali§ma, Kirim Hanligi tarihinin önemli, buna mukabil fogu zaman ihmal edilen kaynaklarindan £elebi Akay'in hazirladigi eser(ler) le ilgilidir. £ali§ma üf bölümden ibarettir. Kisa bir giri§ten sonra £elebi Akay olarak taninan Hurremi Abdurrahman Efendi'nin hayati; tarihinin ismi, ne zaman ve neden yazildigi; kaf defa ve kimler ifin telif edildigi; Hurremi'nin tarihinin Seyyid Mehmed Rizanin Es-Seb'ü 's-Seyyär ile Abdulgaffar Kirimi'nin Umdetü'l-Ahbär adli eserleriyle münasebeti ele alinmi§tir. Ayrica Qelebi Akay Tärih'in yalnizca bir tarih kaynagi olarak degil, 18. Yüzyil Kirim Türkfesini yansitan önemli eserlerden biri oldugu üzerinde durulmu§tur.

Anahtar Kelimeler: Abdurrahman Efendi, Kirim Hanligi, £elebi Akay Tarihi", Hurremi Abdurrahman Efendi, Seyyid Mehmed Riza, Abdülgaffar Kirimi,

Es-Seb'ü 's-Seyyär, Umdetü'l-Ahbär.

Giri§

Müstakil olarak Kirim Hanligi tarihinin genelini veya mahdut bir dönemini ele alaneserlerin yalnizca dokuzu günümüze ula§abilmi§tir. Bunlarin yaninda, diger kaynaklar vasitasiyla haberdar oldugumuz, fakat bugüne kadar herhangi bir nüshasi tespit edilemeyen tarihler de mevcuttur. Bu tarihler ve bunlarin birbirleriyle münasebetleri hakkinda yeteri kadar ara§tirma yapildigini söy-lemek ise, son zamanlardaki umut verici arti§a ragmen, mümkün degildir [9; 11; 31].

Günümüze ula§an Kirim Hanligi tarihlerinden biri de Qelebi Akay Tdrihfdir. Qelebi Akay Tärihi bugüne kadar yapilan ?ali§malarda Seyyid Mehmed Riza'nin Es-Seb'ü 's-Seyyärfi AhbäriMülüki 't-Tatar adli tarihinin [29; s. 381-399] sadele§tirilmi§ ve muhtasar hale getirilmi§ bir versiyonu olarak kabul edilmi§ ve bu genel kabul dolayisiyla Kirim tarihi ara§tirmalannda ihmal edilmi§tir [4, s. 10; 5, s. 7; 25, s. 379-392; 28, s. 14-16; 26, s. 31-34; 27, s. 279-281; 31, s. 125-126; 32].

Bu makalede Hurremi'nin hayati, Qelebi Akay Tärthfnin ne zaman ve neden yazildigi, nüshalari, ka? defa telif edildigi ve bu teliflerin Mehmed Riza'nin Es-Seb'ü 's-Seyyär ile Abdülgaffar Kirimi'nin Umdetü'l-Ahbär adli tarihleriyle münas-ebetleri meseleleri ele alinacaktir.

Hurremi Abdurrahman Efendi ve Tarihi

Hayati Hakkinda

Abdurrahman Efendi'nin hayatina dair en önemli kaynak kendi telifi olan Qelebi Akay Tärihidir. Bu eserdeki bilgilere göre Abdurrahman Efendi'nin babasinin adi Mehmed'tir. Mehmed Efendi, Karaka§ Efendi namiyla me§hur Kirim ulemasindan birinin talebeliginde bulunmu§; zekasi ve fazileti sayesinde hocasinin mütevakkidligini yapmi§; yirmi yildan fazla da Salgir Nehri kenarindaki Hurrem adli köyde1 bulunan medresede2 usta vekil olarak müderrislik vazifesini ifa etmi§tir. Bu-nun yaninda Halveti §eyhi olan Mehmed Efendi, halki ir§ad etmek i?in sik sik ?evre köylere de gitmi§tir. Müellifimizin babasinin vefati münasebetiyle dü§ürdügü tarihe bakilacak olursa Mehmed Efendi, 1156 (1743-1744)'da yine Hurrem köyünde vefat etmi§ ve buradaki Hurrem Camii'nin kible tarafina defnedilmi^tir3.

Müellifimiz Abdurrahman Efendi, babasinin görev yaptigi ve evlerinin de bulundugu Hurrem köyünde dünyaya gelmi§; ilim tahsilinden sonra yirmi ü?

1 Büyük oranda Kirim §er'iyye sicillerine istinaden hazirlanan Ömer Biyik'in ?ali§masinda Salgir Nehri Kazasi'na bagli Hurrem Köyü kaydedilmemi§; fakat vakiflar kisminda Salgir Nehri Kazasi'nda Hürrem Camii vakfinin oldugu belirtilmi§tir [12, s. 83, 179].

2 Medreseyi Mehmed Ärif Giray'in yakin adamlarindan Ramazan Aga'nin üvey oglu yaptirmi§tir [nr. 273, vr. 82b](Qelebi Akay Tärihi, Istanbul Ara§tirmalari Enstitüsü (=lAE), §evket Rado Kismi (=§D),).

3 "Hakirin peder-i merhümu Mehmed Efendi, Karaka§ Efendi dimekle me§hür birinin fäzil ve zeki mütevakkidi olup mümäileyhumä medresede yirmi (...) sene tedris hizmetiyle ustä vekil olmu§dur. Ba'dehu bu bende-i (...) ve cümleden ahkaryirmi ügyaginda medrese-i mezbürede müderris olup ba'dehu karye-i mezbüreye bir sä'at mikdäri mahalldeki medrese-i Veyrat'da tärih-i kitäba degin on üg sene mikdäri evkät-güzär olmugumdur. Karye-i mümäileyhumä Hurrem mevlüdüm olmagin Hurremi mahlasi [al]migimdir. Hälä häne-i viränecigim ol karyededir. Ve peder-i merhümum Halvetiden geyh olup karyelerde irgäd ve ma'büda ibädet (...) ol karyede där-i ähirete intikäl edüp cämi'-i gerifin kible tarafina defn olunmugdur. 'Gegüp där-i fäniden gögüp ola rahmetullähialeyh' tärih olmugdur" [6, vr. 82b]. Bu bilgiler derkenar olarak yazilmi§tir ve maalesef eser ciltlenirken derkenardaki yazilarin birkismi kesilmi§tir. Bu yüzden bazi kelimeler okunamamaktadir. Müellifin tarihinin ikinci telifinde ise bu bilgiler yer almaz [7].

ya§inda iken müderris olmu§ ve Hurrem köyüne bir saat mesafedeki Veyrat Medresesi'nde4 on ü? sene müderrislik yapmi§tir. Bu vazifesine, a§agida ayrintili olarak ele alacagimiz tarihini kaleme alana kadar devam etmi§tir [6]. Hurrem köyünde dünyaya gelmesi münasebetiyle §iirlerinde "Hurremi" mahlasini kullanmasina ragmen5, yine kendi ifadesine göre Kirim'da daha ?ok "£elebi Akay"6 olarak taninmi§tir [6, vr. 1b; 7, vr. 1b].

Abdurrahman Efendi hakkinda önemli bilgiler ihtiva eden bir diger kaynak da Tärlh-i Sa'id Giray'dir [21]. Mezkur tarihteki bilgilerin önemli bir kismi Akay Tärlhi'ndeki bilgilerle benzerlik arz eder. Bu minvalde"£elebi Akay Efendi" ba§ligi altinda Abdurrahman Efendi'nin Salgir Suyu kenarindaki Hurrem adli köyde dogdugu, bu yüzden "Hurremi" mahlasini kullandigi, babasinin adinin Karaka§ Mehmed Efendi7 oldugu ve müderrislik yaptigi, Hurremi'nin hayatinin ilk dönemlerinde asrin ulemasindan dersler aldigi ve uzun süredir de Oyrat'da8 müderrislik yaptigi belirtilir. Yine bu anlamda §unlar kaydedilir: "... hayli zemändan beru müderris olup hälä Oyrat'da bäb-i ifäde ve istifäde-yi talebe-i rüzgära-kü^äde ve her tälibi kemäyenbagi terbiye ve ta'limde kuvvet-i ameliyyelerin tarlk-i äde ämäde eyleyüp talebe-i Bucak ve Bucaklarin iskät-i seyr-i sülüklari menba'-i envär-i ilm ü kemäl olan medreseleri olmayinca temäm olmaz. Her sähib-i isti'däd-i zänüzen istifäde-i ilmeleri ve istimä'-i takrlr-i ma'nl-i bedl'ayelerine yol bulmayinca kemäl bulmaz. Hakkä ki kuvvet-i häfizalari kuvvet-i be^eriyyelerin häric olup Tefslr-i Kädiyäd-i desti ve ma'nl beyän ve usül-i akäld-i Imän mahfüza-i sanduka-i slne-sidir. Nitekim demi^lerdir: 'ilm ki hakikatet der slne boved der slne boved/Her ance der slne boved/Sad häne ez kitäb süret nekozed//Bäyed ki kitäbhäne der slne boved'9.Talebe-i rüzgärin ba'zilari indinde bunlar Halll Efendi'den [8, vr. 99b] müdekkik ve ba'zilari indinde Halll Efendi muhakkik.Hak bu ki ser-amed-i ulemä-

4 Bugün hälä Akmescit'e bagli Veyrat adinda bir köy mevcuttur.

5 "Karye-i mümäileyhumä Hurrem mevlüdüm olmagin Hurreml mahlasi [al]mi§imdir" [6, vr. 82b]. Günümüze ula§an iki divana da sahip olan Hurremi'nin, bu eserlerindeki bazi beyitlerinden hareketle onun Kuzey Kafkasya'da görev aldigi dü§ünülmektedir [27, s. 277]. Hurremi'nin divanlari Berlin'de [8] ve Bahgesaray Hansarayi Müzesi Kütüphanesi'ndedir. [27, s. 275-281] .

6 Babinger, "Qelebi" kelimesini sehven "Cezmi" olarak kullanmi§ ve §u bilgileri vermi§tir: "Kirim Hani Selim Giräy'in istegi üzerine, Cezmi diye anilan Qelebi Efendi el-Aki (Akkermanli?) adli biri bu eseri özetlemi§tir" [10, s. 308].

7 Said Giray, burada bilgileri kari§tirmi§tir. Zira bizzat Abdurrahman Efendi, babasinin adinin Mehmed Efendi oldugunu ve Karaka§ Efendi'den ders aldigini kaydetmi§tir.

8 Metinde kelime "Oyrat" §eklinde yazilmi§tir. Buna mukabil kelimenin dogru §eklinin "Veyrat" olmasi icab eder. Said Giray'in tarihi üzerine gali§an Kellner-Heinkele de kelimeyi Oyrat §eklinde okumu§ ve buranin Gözleve yakinlarinda bulundugunu kaydetmi§tir [20, s. 285; 21, s. 224]. Buna mukabil bizzat Hurremi, bu yerin adini "Veyrat" §eklinde yazmi§ ve buranin Salgir Nehri yakinlarindaki Hurrem Köyü'ne bir saat mesafede oldugunu belirtmi§tir [6, vr. 82b]

9 "Hakiki ilim, sinede olur; o, dersle olmaz. Yüz hane dolusu kitabin senin igin faydasi yoktur. Kitaphane sinede olmalidir".

yi äligändan ma'düd ve ga'ir-güylukdan gayri ayblari yokdur (Derkenar: Mengli Giray Hän merhümun Rizä Efendi igtiräken telif eyledikleri Färisi tärihi Arslan Giray Hän monlä-yi merhüma tercüme etdürdüp cäizesine Baggesaräy kädiligini virmigdir deyu igitdik. Läkin kitäb-i mezbürumügemmi' bi'l-ma'nevi hayrun min Allahu serähü kibelindendir derler). Ve Bäki divänin tetebbu' ile itmäm-i divän etdiler deyu mesmü 'umuz olup mükerrem ol dahi manzür-i fakir olmamigdir" [8, vr. 99b-100a; 20, s. 285-286; 21, s. 224-225; 27, s. 275-281].

Said Giray, Seyyid Mehmed Riza'nin Es-Seb'ü 's-Seyyär adli eserini bizzat Kirim Hani Arslan Giray'in istegi üzerine sadele§tirip muhtasar häle getirerek yeni bir tarih hazirladigi i?in de Hurremi'nin Bah?esaray kadisi tayin edildigini rivayet olarak na-kletmektedir. Buna mukabil Hurremi'nin 1750'lerden sonra hangi görevlere geldigi, ne kadar ya§adigi ve ne zaman öldügüne dair §imdilik bir bilgiye sahip degiliz.

Abdurrahman Efendi'nin Tarihinin ismi,

Ne Zaman ve Neden Yazildigi Meselesi

Bugüne kadar farkli §ekillerde adlandirilmi§ olsa da10 bizzat Abdurrahman Efendi, "göhretim Qelebi Akay olmagin Qelebi Akay Tärihi deyu näm etdim" di-yerek tarihine "Qelebi Akay Tärihi" ismini verdigini yazar [6, vr. 1b; 7, vr. 1b; 8, vr. 99b-100a ]11.

1748-1756 yillari arasinda Kirim hanligi yapan Arslan Giray12, Seyyid Mehmed Riza'ninbirfok Arap?a ve Fars?a kelime/tamlamayi muhtevive de dili deolduk?a agir olanEs-Seb'ü 's-Seyyär f Ahbäri Mülüki 't-Tatar adli tarihinin sadele§tirilerek muhtasar häle getirilmesini istemi§ ve bu i§i de Abdurrahman Efendi'yehavale etmi§tir. Abdurrahman Efendi, görevin kendisine tevdi edilmesi ile ilgili §unlari kaydeder: "Ahbär-i mülük-i Tatar 'da olan Seb'-i seyyär näm tärih ki lügät-i Arabi ve istilähät-i Färisi ve isti 'ärät ve kitäbät ve envä '-i tegbihät ve mecäzät birle müreggah olup fehmi asir olmagla fehmi yesir olur vech üzere tahrir-i cedid emr ü fermän" eylediler [6, vr. 1b; 7, vr. 1b].

Abdurrahman Efendi, Es-Seb'ü 's-Seyyär 'i sadelegtirip muhtasar häle getirm-eye, Arslan Giray'in Kirim hani tayin edildigi tarih olmasi hasebiyle, en erken

10 iAE'deki nüshada tesahüb kaydinin bulundugu sayfada eserin ismi "Tärih-i Kirim" olarak kaydedilmi§tir [6]. iÜ, Nadir Eserler Kütüphanesi'ndeki nüshada ise eserin ismi "Seb-'i seyyär tercümesi Qelebi Aki Tarihi" olarak yazilmi^tir [7]. Yine ayni nüshada eserin giri§inde daha sonradan "Tärih-i Seb'-i Seyyäre Beyän-i Äl-i Cengiziyän Tercüme-i Qelebi Akay Efendi" ba§ligi kaydedilmi§tir. Smirnov, "Muhtasar Tarih" olarak [28, s. 14]; Ukrayna'daki nüsha "Kirim Hänän Tärihi"; Bah?esaray'daki nüsha "Tärih-i Hänän-i Kirim" olarak adlandirilmi§tir. Seyit Yahya, Bah?esaray'daki nüshanin adinin bizzat Hurremi tarafindan verildigini ileri sürer [27, s. 275].

11 Bu da Hurremi'nin Kirim'da daha ?ok Qelebi Akay olarak bilindigini desteklemektedir.

12 Babinger, Kahire nüshasina istinaden bu eserin sadele§tirilmesini Kirim Hani Selim Giray'in istedigini yazar; fakat burada kastedilen Kirim hani degil kalgay olan Selim Giray'dir. Zira eser Kalgay Selim Giray'a ithaf edilmi§tir [10, s. 308, dipnot1].

1748'de ba§lami§ olmalidir, fakat bu hususta kesin bir hüküm vermek §imdiki bil-gilerimiz muvacehesinde mümkün degildir.

Hurremi'nin gali§mayi bitirme tarihini de tespit etmek zordur. Zira elimiz-deki nüshalar müellif hatti olmayip, iki tanesi sonraki tarihlerde Abdurrahman Efendi'nin nezaretinde istinsah edilmi§lerdir. Elimizdeki en erken tarihli nüsha ise 22 Cemäziyelevvel 1166/27 Mart 1753'te tamamlanmi§tir [7, vr. 114a]13.

Hurremi'nin hazirladigi tarih ile ilgili sikinti yanlizca eserin tamamlanma za-man araligi ile ilgili degildir. Bu minvalde bir diger önemli problem de müel-lifin eserinin günümüze en azindan iki ayri telifinin ula§mi§, buna mukabil bu durumun §imdiye kadar tespit edilememi§ olmasidir. Bu husus a§agida nüshalar hakkinda bilgi verilirken ayrintili olarak ele alinacaktir.

Hurremi, Es-Seb'ü 's-Seyyäfi sadele§tirmeye ba§larken, bunun nasil ve ne kadar olmasi gerektigi hususunda biraz tereddüt ya§ami§tir. Müellif, bu durumu veciz bir §ekilde §öyle ifade eder: "Bilürem sade Tatar eylesem ana kaba dirler, dakik etsem bu evveldenfenä zahmet hebä dirler". Ayrica eseri ister sade bir Tatar Türkgesiyle, isterse de agdali bir dille Arapga ve Farsga ile süsleyerek yazsin "Bi-eyyihäl hussädin elinden haläsa mecäl olmadigi "ni [6, vr. 2a] da kaydeder.

Hurremi, tarihinin daha kolay anla§ilmasi igin bazi kelimelerin Kirim Türkgesindeki kar§iliklarini da metnin kenarina notlar dü§erek veya bizzat metin iginde kelimenin üzerinde agiklayarak göstermi§tir. Bu yüzden Hurremi'nin eseri, bazi ara§tirmacilara göre Kirim dili ve edebiyati i?in önemli bir numune olup"A§ik Tarzi"ni yansitmaktadir [27, s. 634]. Buna mukabil bizzat Hurremi, ilk telifine yönelik kendisinin de bekledigi muhtemel ele§tirilerin bir sonucu olsa gerek, tarihinin ikinci telifinde metnin bazi kisimlarini daha da muhtasar häle getirirken, bazi kisimlari ise daha ayrintili kaleme almi§tir. Yine bu baglamda ilk telifte Arapgasini verdigibazi äyetler ve hadisler ile Farsgasini verdigi bazi beyitlerin ikinci telifte Türkge anlamlarini da yazmi§tir.

Qelebi Akay Tärlhi'nin Nüshalari ve Özellikleri

Qelebi Akay Tärlhi'nin bugüne kadar sekiz nüshasi tespit edilmi§tir; fakat bunlarin ikisi bugün mevcut degildir. Eser hakkinda ilk ?ali§mayi yapan ve birkismini da yayinlayan Samoylovi?, tarihin Akmescit'teki Tavrida ilmi Ar§iv

13 Bugüne kadar, istanbul'daki nüshalar üzerinde ayrintili gali^ilmadigindan Abdurrahman Efendi'nin eserini, ba§ka nüshalarin istinsah tarihi olan 1756'da itmam ettigi ileri sürülmü§tür. Mesela Qelebi Akay Tärlhi'nin II. Dünya Sava§i'nda kaybolan ve daha önce Tavrida'da bulunan nüshaninin istinsah tarihi 1170/1756-1757'dir; fakat bu istinsah tarihi, ba§ta Samoylovig olmak üzere bazi ara§tirmacilar tarafindan eserin telif edildigi tarih olarak kabul edilmi§tir (bk. Seyit Yahya, "Hurremi Kirimi ve Yedisanname'si", s. 279, 281). Nadir Eserler Kütüphanesi'ndeki nüshanin sonuna eklenen Arapga izahatta, ikinci telifin 22 günde hazirlandigi ifade edilir, buna mukabil muamma usulüyle dü§ürülen tarihte ay araligi farkli verilir. Bu minvalde eserin hazirlanmasina 5 Cemaziyelahir 1166/9 Nisan 1753'te ba§landigi ve gali§manin 26 Cemaziyelahir 1166/30 Nisan 1753'te bitirildigi kaydedilir. Muamma usulüyle dü§ürülen bu tarihi gözme lutfunda bulunan Say in ismail Yakit'a te§ekkür ederim.

Komisyonu'nda bulunan ve maalesef II. Dünya Sava§i'nda bir §ekilde ortadan kaybolan nüshasini ilim älemine tanitmi§tir. Bu nüshanin 1176/1756-1757'de istinsah edildigi anla§ilmaktadir [26, s. 31-34; 27, s. 275].

Eserin bir diger nüshasi Bah?esaray'daki Han Sarayi Müzesi'nde muhafaza edilmektedir. Bu nüsha Akmescit'te Türkiye Konsoloslugu'nda ?ali§an Türkiye vatanda§i Ahmed Nureddin tarafindan 1901'de istinsah edilmi§tir. Müstensih eserin adini "Tärih-i Hänän-i Kirim" olarak belirtmi§tir ve §öyle bir not dü§mü§tür: "ig bu tärth ki Kirim'da icrä-yi saltanat eden hänlarin edvär-i hükümetlerini gämildir. Bunun esäsi Kirim'da udebä-yi asrdan Hurremt Qelebi Akay nämiyla meghür bir zätin kalem-i bedäatile vücüd bulan bir eserden me'hür ve bunun gibi birtakim tevärth-i muhtelifelerden bi 't-tab iktibäs ile vücüda gelmigtir" [32]. Bu ifadelerden anla§ildigina göre Kirim'daki nüsha Hurremi'nin eserini ihtiva etmekle birlikte, bunun yaninda ba§ka tarihlerden de istifade edilmek suretiyle hazirlanmi§tir.

Qelebi Akay Tärthfnin bir diger nüshasi Ukrayna Milli Kütüphanesi'ndedir (nr. 3805). Buradaki nüsha "Kirim Hänän Tärihi" ba§ligiyla kayitlidir ve 152 yapraktir [32].

Seyit Yahya, Qelebi Akay Tärthfnin Leningrad SSCB ilimler Akademisi'nde ve Kirim Milli Kültü ilmi Ara§tirma Enstitüsü'nde birer nüshanin daha tespit edildigini; fakat Kirim'daki nüshanin II. Dünya Sava§i'nda kayboldugunu kayd-eder [27, s. 276].

Bir diger nüshasi da Misir Milli Kütüphanesi'nde "Tärihü'l-Kirim" adiyla kayitlidir. Katalog bilgilerine göre eser, Es-Seb'ü 's-Seyyär\n muhtasari olup "Hurremi mahlasli £elebi Efendi el-Akay" tarafindan kaleme alinmi§tir. Bu nüsha talik yazi ile yazilmi§, 138 yaprak ve 19 satirdan müte§ekkildir (nr. TT 136). Bu nüsha, tarihinikinci telifinin istinsahi olmalidir, zira kütüphane katalogundan anla§ildigina göre eser Selim Giray'in istegi üzerine hazirlanmi§tir. Burada kast-edilen ki§i Kalgay Selim Giray olmalidir [24, s. 110, nr. 426; 33]14.

Qelebi Akay Tärthfnin bir nüshasi da istanbul Ara§tirmalari Enstitüsü'ndedir. Bu nüshada eser adi "£elebi Akay Tärihi" olarak kaydedilmi§; fakat daha sonra "Kirim Tarihi" olarak degi§tirilmi§tir. 1b'de herhangi bir serlevha veya besmele bulunmayan bu nüsha, hamdele ve salvele ile ba§lar. 143 yaprak olan bu nüsha, Hatib el-Häc Bahadir Ali tarafindan istinsah edilmi§ veistinsah 1167 §aban'inda (Mayis-Haziran 1754) tamamlanmi§tir [ Eserin fiziki özellikleri i?in ayrica bk. 19, s. 924-925]. Bu nüsha eserin birinci telifinden istinsah edilmi§; derkenar-

14 Bu kütüphanede "Tärih-i Kirim" adiyla kayitli ba§ka bir eser daha vardir. istinsahi Eväsit-i Ramazan 1188/14-24 Kasim 1774'te tamamlanan ve müstensihi Defter-i hakani kätiblerinden Häfiz Mehmed Emin Efendi olarak kaydedilmi§ olan eser, 83 varak ve 15 satirdir (nr. TT 72) (Misir Millt Kütüphanesi Türkge Yazmalar Katalogu, I, 111, nr. 427). Bu eser Necati Efendi'nin Rusya esaretnämesidir. Ayni kütüphanede Mehmed Riza'nin Seb'ü 's-Seyyär f Ahbär-i Mülük-i Tatar adli tarihinin de ba§ka bir nüshasi vardir (nr. TT 78) [3, s. XXXVI; 10, s. 308, dibnot nr. 1; 24, s. 321, nr. 2836].

lardaki notlara bakilirsa bizzat Hurremi tarafindan tashih, tekmil ve ha§iyeler yapilmi§tir.

Eserin bir diger nüshasi da istanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi'ndedir. Bu nüsha 115 yaprak olup, her bir sayfa 21 satirdir ve ta-lik yazi ile kaleme alinmi§tir. Ebadi 217x151 mm olan eserin cildi koyu kahve rengi me§indir. 1a'da eserin adi "Tärih-i Seb'-i Seyyäre Beyän-i Al-i Cengiziyän Tercüme-i £elebi Akay Efendi" §eklinde kaydedilmi§tir. Ayni ba§lik 1b'de de yazilmi§; fakat daha sonra silinmi§tir [7]. Bu nüsha Mustafa Bin Fazli Aga tarafindan Arslan Giray'in kalgay olarak tayin ettigi Selim Giray'in istegi üzeri-ne kaleme alinmi§tir. Müstensih, Hurremi'nin de on üg sene görev yaptigi Veyrat Medresesi müderrislerindendir. Bu nüshanin istinsah tarihi muamma usulüyle, "fi's-süb'ü'r-räbimine's-sübu'ü's-säni mine'l-ö§rü's-säminmine's-sülüsü's-sälis mine's-sülüsü'l-evvelmine'r-rubu'ü's-sänimine'l-ö§rü'l-säbi' mine'l-a§rü'l-säbi'mine'l-a§rü's-säni ez-zihü mine'l-elf ba'de'l-elf' §eklinde kaydedilmi§tir ki, bu da 22 Cemaziyelevvel 1166/27 Mart 1753'e tekabül etmektedir15.

Bugüne kadar yapilan gali§malarda, bütün nüshalari mukayeseli olarak ele alinmadigi igin, Qelebi Akay Tärlhfnin tek bir metin oldugu kabul edilmi§tir. Buna mukabil istanbul'daki nüshalar arasinda yaptigimiz kar§ila§tirma sonu-cunda iki nüshanin farkli telifler oldugu tespit edilmi§tir. Bu hususta iÜ, Nadir Eserler Ktp.'ndeki nüshanin sonuna eklenen bir sayfalik Arapga izahatta önemli bilgiler verilir. Bu minvalde Abdurrahman Efendi'nin tarihininilk telifini birkag nüsha olarak gogalttigi, sonra tarihinin yeni bir telifini hazirladigi ve ikinci te-lifte metni daha anla§ilir kilmak adina, önceki metinde bulunmayan, derkenarlar yazdigi; yine bu anlamda metnin ba§ina bir fihrist koydugu, hadis ve äyetlerin Türkge anlamlarini da verdigi, Farsga beyitleri Türkge yazdigi kaydedilir [7, nr. T 399, vr. 114a.]16. Bu izahattan, Qelebi Akay Tärlhfnin hem birinci hem de ikinci telifinden bugün elimize gegmemi§ olan nüshalarin mevcut oldugu da anla§ilmaktadir.

A§agida, birinci ve ikinci teliflerden ayni konuyu anlatan örnek metinler mukayese edilerek teliflerin farkliliklari ortaya konulacaktir.

15 Muamma usulüyle dü§ürülen bu tarih münasebetiyle Esad Co§an'i rahmetle, ismail Yakit'i ise minnetle yad etmem gerekir. Zira rahmetli Co§an, "Bazi Yazmalarda Görülen Bilmeceli Tarih Kayitlari" (islam ilimleri Enstitüsü Dergisi, II (Ankara 1959) adli makalesiyle ara§tirmacilara bu tür tarihlerin nasil gözülmesi gerektigini gösteren gok degerli bir rehber birakti. Yakit ise, yogun mesaisine ve me§guliyetlerlerine ragmen, bu tarihin nasil gözülmesi gerektigini, lutfedip bana ögretmekle kalmadi, bizzat meseleyi sahiplendi ve buradaki tarihi gözme lutfunda bulundu. Yakit, bu tür tarihlerin halli konusunda kaleme aldigi kitabiyla da her zaman ara§tirmacilara rehberlik etmektedir [30].

16 Her ne kadar müellif ikinci telifi, ilk telife nazaran daha muhtasar hazirladigini ifade etse de, ikinci telifin bazi bölümleri ilk telife göre daha ayrintilidir. Ayrica ikinci telifte olaylarin daha iyi anla§ilmasi igin fazladan agiklamalar da ilave edilmi§tir.

[istanbul Ara§tirmalari Enstitüsü, §D, nr. 273]

[vr. 98b] .. .bin yüz dört Safer'inin ü?üncü günü Edrene kurbüne väsil oldukda alay tertib olunup resm-i kadim üzere istikbäl ve Kara Mustafa Pa§a Saräyi 'na nüzül eylediler. Mäh-i mezbürun onuncu günü pädi§äh huzüruna dähil olup hänlik hil'ati ilbäs olundu ve hizmetinde olan ümerä-yi Kirim alamerätibehim hil'at-i fähire ile tekrim olindilar ve ogullarindan Devlet Giray ve Gäzi Giray ve Toktami§ Giray ve Kaplan Giray ve nebiresi Husam Giray ol zamän ma'iyyetinde olmagla mirähür-i säni ile mahsüsan da'vet olunup mäh-i mezbürun on be§inci günü cümleleri huzür-i pädi§ähiyye dähil olup Devlet Giray'a firve-i semmür giydirilüp, kalga ve säir selätin etbä'a varinca alamerätibehim hil'at ilbäsiyla tekrim kilindi. Hän-i mü§ärunileyh birka? gün meksi iktizä etmekle Devlet Giray ve Gäzi Giray ve Toktami§ Giray mäh-i mezbürun dokuzuncu [vr. 99a] günü ba'zi maslahat i?ün Bucak cänibine irsäl olunup ve yirmi altinci günü hän dahi azimet edüp isma'il Ge?idi näm mahalle väsil oldukda sene-i mezkürenin Rebi'ülevveli Toktami§ Giray'in vefäti haberin i§idüp ve "Ve lev §i'tü en ebkiye demen le-bekeytühü / Aleyhi ve lakin (ne) sahate's-sabri evse'" mefhümuyla ämil oldilar. Hänin nedimlerinden Kefevi Abdüsseläm Efendizäde Abdülhalim Efendi latife-güy olmagin müntesiblerden olmagla hänin iltimäsiyla £elebi rütbesiyle bir mansiba näil olup mesrüren hänin ma'iyyetinde Bucak karyelerinden bir karyeye nüzüllerinde Kulak(?) seferesinde kulak salarak kaz ve kuzu kuzzät i?ündür ve nefisde huddämiyye olmaz diyerek ta'äma ziyädece giri§üp aslä illet eseri yok iken bir iki sä'at mürürunda haräret istilä edüp feryäd ederek ademe kadem basdi. Hän-i mü§ärunileyh bin yüz dört Rebi'ülähiri eväilinde Bag^esaräy'a väsil olup def a-i evveli hänliginda kalgasi olan biräderi Selämet Giray'in oglu §ahin Giray'i nureddin eyleyüp, gäh sayd u §ikär ve gäh nüdemä-yi ma'ärif-ä§inälarindan Buhürizäde Itri ve Nazim £elebi ve Häfiz Posti ve §ämi Dervi§ Ali ve Tanbüri Mehmed ve Santüri Ali ve Kemäni Hüseyin ve bunlarin emsäli zurefäyi ho§ edälarla zevk ü safälar ederdi ve her birlerine eliyle olan kerem-i häkäni ve atä-yi husrevänisinden mä'adä Buhürizäde'ye istanbul'da esirpazari kethüdäligin ve Nazim £elebi'ye yemi§cibazarba§iligin recä edüp ve säirlerini dahi ala-kadrü'l-kifäye nän-päre ile näil-i meräm eyledi. Ol ki§i safa ile ge?irüp bin yüz be§ §a'bän'inda tig-i murassa' ve semmür kürk ve tirke§ bahä ve sekban ak?esiyle kapucuba§i aga näme-i hümäyünile gelüp sefere da'vet etmekle sene-i mezbüre Ramazän'inda asäkir-i Tatar-i sabä-reftärile azimet ve salat-i iydi [vr. 99b] Akkirman'da edädan sonra Erdel cänibine azimet üzere iken Bacakoglu ve Zirinoglu näm nä-bekärlar yüz binden mütecäviz küffär ile Belgrad'i muhäsara eetdikleri ahbär olunmagla bi'z-zarüre ol cänibe memür olup oglu Sa'ädet Giray ve Devlet Girayzäde Baht Giray'i mukaddeme-i asker edüp anlarin akabinden hän-i Kirim ve asker-i Tatar ve anlarin akabinde sadr-i a'zam asker-i Osmäni ile kafadar olup ihtimäm üzere teveccüh ve ikdäm eylediler.

[1Ü, Nadir Eserler Ktp., nr. T 399]

[vr. 79b]... bin yüz dort Safer'inin dördüncü günü Edrene kurbüne väsil olicak alay tertib olunup hassaden istikbäl olunmak üzere Kara Mustafa Pa§a Saräyi'na nüzül eylediler. Mäh-i mezbürun onuncu günü huzür-i pädi§äha dähil olup te§rifät-i häniye ile mükerrem olarak def a-i sälise el-Häc Selim Giray, hän olunup ve hiz-metinde olan ümerä-yi Kirim ala-meratibehim hil'at-i fähire ile mugtenim oldilar ve evläd-i kirämindan Devlet Giray ve Gäzi Giray ve Toktami§ Giray ve Kaplan Giray ve merhüm Azamet Giray Sultänzäde Husäm Giray ma'iyyetinde olmagla da'vet igün mahsüs mirähür-i säni memür olup mäh-i mezbürun on be§inci günü ol dahi gelüp cümleleri pädi§äh huzürina da'vet olundilar. Devlet Giray Sultän'a semmür kürk giydirülüp kalga ve säir sultänlara ve cümle etbä'aina ala meratibehim hil'at-i fähirelerle ikräm olundu. Hän-i äli§änin birkag gün meksi iktizä etmekle kal-gay Devlet Giray ve Gäzi Giray ve Toktami§ Giray, mäh-i mezbürun on dokuzuncu Peng§enbih günü ba'zi maslahat igün Bucak tarafina irsäl olundu. Yirmi altinci günü hän dahi azimet edüp isma'il [vr. 80a] Gegidi'ne väsil oldukda sene-i mezbüre Re-biülevvelisinde Toktami§ Giray'in ähirete intikäl etdigi haberi väsil olicak "Münka-libdir bu cihänin resm ü räyi tä ezel/Hasene garalanma cäna inkiläb etmek gerek" mefhümunca hänlik sürüru hüzn ü gussaya münkalib oldu. Ancak hän-i gayret-§i'är sabr u vakär sähibi olmagin "Ve lev §i'tü en ebkiye demen le-bekeytühü / Aley-hi ve lakin (ne) sahate's-sabri evse'" mefhümunca izhär-i meläl etmedi. Hänin nedimlerinden Kefevi Abdüsseläm Efendizäde Abdülhalim sohbeti güzel ve latifeci olmagla hänin müntesiblerinden idi ve yine hänin iltimäsiyla £elebi rütbesinde bir mansiba näil olup izhär-i sürür ederek Bucak karyelerinden bir karyeye nüzüllerinde ta'äm häzir mevlänä-yi mezbür Kulak(?) seferesinde kulak salarak her ta'äma bezim igre kaz ve kuzu ve ... kimiz gerek/Ey Müslümänlar anda bizim barcamiz gerek" mefhümunca kaz ve kuzu ve kuzzät igündür ve nefisde huddämiye olmaz deyu latife yüzünden ac göz kädi ähar-i ta'am olan kaz kebabi kendüsüne tahsis edüp fevka'§-§üyu' ekl etmekle bir iki sä'at mürürunda mezbürun vücüdin bir haräret-i garibe istilä eder ki §iddet-i bürüdet-i §itä iken oldigi hänenin pencerelerin agdirup "Aman yandim" deyu feryäd ederek cän-i azizi kaz gibi perväz etdi. Hän-i mü§ärunileyh bin yüz dört Rebi'ülähir eväilinde Baggesaräy'a väsil olup def a-i evveli hänliginda kalgasi olan biräderi Selämet Giray Sultän'in oglu §ahin Giray'i nüreddin eyledi. Birkag eyyäm gäh sayd u §ikär ve gäh ho§-edä ve ma'ärif-ä§inä. ile evkät-güzär oldu. Buhürizäde Itri ve Nazim ^elebi ve Häfiz Posti ve §ämi Dervi§ Ali ve Tanbüri Mehmed ve Santüri Ali ve Kemäni Hüseyin, husüsan Dervi§ Kudda muhäverät ve kissahänlikta yektä olmagla meclislerinde münfek olmazlardi. Her birlerine eliyle etdigi ihsän ve i'tädan mä'adä Buhürizäde'ye istanbul'da esirpazari kethüdäligin ve Nazim £elebi'ye kuruyemi§ bazarba§iligin recä edüp ve kemäni Ali ve säirlerinin her birlerine kifäyet mikdäri etmek etdürmekle du'a-yi hayra mazhar oldu. Ol ki§ safä ve iy§ ile gegüp bin yüz be§ §a'bän'inda murassa' kilig ve kamange kürkü ve tirke§-bahä ve sekbän akgesiyle pädi§äh kapucuba§isi näme-i hümäyün ile gelüp

sefere da'vet etmekle sene-i mezbüre Ramazän'inda asker-i Tatar-i sabä-reftär ile azimet edüp, bayräm namäzin Akkirman'da edä eyledi. Ba'dehu mü§ävere olunup Erdel cänibine azimet üzere olmu§lariken Bacakoglu ve Zirinoglu näm melä'in yüz binden ziyäde küffär ile Belgrad'i muhäsaralari mesmü' olup [vr. 80b] bi'z-zarüre ol cänibe memür olmagla evläd-i kirämindan Sa'ädet Giray ve Kalgay Devlet Girayoglu §öhre-i äfäk Baht Giray mukaddeme-i asker olup akabinden hän-i gayret-i §i'är ve asker-i Tatar-i hüner-bär-i äsär ve anlarin akabinde sadr-i a'zam kafadar olup teveccüh eylediler.

[istanbul Ara§tirmalari Enstitüsü, §D, nr. 273]

[vr. 139b]. Kalgay-i cedidin ricäl-i devlet ile mu'ärefesi ziyäde olmagla az zamanda hänlik te§rifäti gelüp bin yüz elli alti §evväl'inin on yedinci gününde Selämet Giray Hän azl ve Selim Giray han olup ammizädesi §ahin Giray Sultän'i kalga ve me§hür-i äfäk Baht Girayzäde Selim Giray'i nüreddin eyledi. Selämet Giray Hän eyyäminda Devlet-i aliyye tarafindan Acem cänibine sefer olmagin bir sultän ile asker-i Tatar irsäl etmek husüsunda hatt-i hümäyün sädir olmagla on be§ häneden bir ädem ihräc olunmak üzer mü§ävereleri esnäsinda hän-i mü§ärunileyh azl olmagin hän-i cedid be§ häneden bir ädem tahrir etdirüp, nüreddin sultän yanina teslim edüp Acem tarafina irsäl eyledi. Bi-hükm-i kazä Acem askeri Tahmas ile musärefet etdiklerinde asker-i Osmäni münhezim olup, asker-i Tatar sultän-i mez-bür ile bir mikdär gayret-i Tatariye üzere girü där ederek [vr. 140a] sälimen belki gänimen avdet edüp sefine ile Kirim'a ubürlarinda sultän-i mezbür hastalanup Bagfesäray'da vefät eyleyüp ba'dehu Safä Giray Sultänzäde Bahädir Giray Sultän nüreddin oldu. Ol esnäda kalgay §ähin Giray Sultän'i Kirim askeriyle üf häneden bir ädem tahrir etmek üzere Perkes cänibine ihräc edüp, alti yüz mikdäri esir alinup avdetlerinde hän-i mezbür pädi§äha ve särir ricäl-i devletin her birlerine dühter-i mänend-ahter ve ale'l-husüs guläm-i sim-endämlar irsäl etmekle ricäl-i devletin mergüb ve mahbüb olup Tuna'nin öte yakasinin belki bizim dahi cümle umürimiz size müfevvazdir dimi§ler didiler.

[1Ü, Nadir Eserler Ktp., nr. T 399]

[vr. 111a]. Kaplan Giray Hän-i äli§än hazretlerinin ricäl-i devletde kerem-didesi bi-hesäb belki minelbäb ilelmihräb feräg-i efzühateleri olmagla kalgay-i cedidin anlarla ma'ärefesi ziyäde olmagin yüz elli yedi Zilhiccesi'nde hänlik men§üru gelüp mümäileyh [vr. 111b] Selim Giray han olup ammi Adil Giray Sultänzäde §ahin Giray'i kalga ve me§hür-i äfäk Baht Giray Sultänzäde Selim Giray'i nüreddin eyledi. Selämet Giray Hän eyyäminda pädi§äh memür olmagla on be§ häneden bir ädem tahrir olunmak üzere mü§ävere olunan Acem seferine be§ häneden bir ädem tahrir olunup, nüreddin sultän ve ma'iyyetine Kasim Giray dahi irsäl olundu. Tahmas. sipäs ile mukäbelelerinde asker-i Osmäni karäri firära tebdil edicek, nüreddin-i §ecä'at-beyn Tatar-i gayret-i §i'är birle bir mikdär

girü där ederek sälimen belki gänimen avdet eyleyüp Bagfesäray'a vusülünden ?ok zemän mürür etmedin där-i ähirete sefer eyledi ve kalgay §ähin Giray'i üf häneden bir ädem ihräc edüp Perkes tarafina irsäl eyledi. Kalgay-i äli-cän alti, yedi yüz mikdär igtinämiyla avdet etmekle ricäl-i devlet taraflarina dühter-i päki-zeler ve ale'l-husüs guläm-i sim-endämlar irsäl edüp, muhabbet-i ricäl kat kat olup hatta Tuna'nin öte tarafi umüru size müfevvezdir. Belki bizim umürimuzu dahi murahhassiz dimi§lerdi deyu nakl ederler.

Yukanda mukayese edilen metinler Hurremi'nin eserinin Kalgay Selim Giray'in istegi üzerine hazirlanan ve bugün iÜ, Nadir Eserler Ktp.'nde bulunan nüshasinin farkli bir telifolacak §ekilde in§a edildigini ortaya koymaktadir. Qelebi Akay Tärthi'nin muhtasar ve sadele§tirilmi§ häli olan Nadir Eserler Kütüphanesi'ndeki bu nüshada metne müdahaleler yalnizca bu kadarla sinirli degildir. Bunun yaninda Hurremi'nin ilk telifinde verdigi bazi tarih ve bilgiler de bizzat müellif tarafindan degi§tirilmi§ veya geni§letilmi§tir.Mesela Hurremi'nin ilk telifinde el-Häc Selim Giray'in üfüncü defa Kirim hani tayin edildiginde Bahfesaray'a gitmek üzere Kadiköy'den 3 S 1104 (14 Ekim 1692)'te ayrildigi yazar [6, vr. 98b.]. Nadir Eserler'deki telifte ise bu tarih 4 S 1104 (15 Ekim 1692) olarak degi§tirilmi§tir17[7, vr. 79b]. Yine bu anlamda II. Selämet Giray'in Kirim hanligindan azledilip, yerine II. Selim Giray'in han tayin edilme tarihinde de iki telif arasinda farklilik vardir. Nitekim £elebi Akay'in ilk telifinde bu azil ve tayin 17 L 1156 (4 Aralik 1743) olarak kaydedilmi§ken, Nadir Eserler'deki telifte Z 1157 (Ocak-§ubat 1745) §eklinde düzeltilmi§tir [7, vr. 111a.]18.

Qelebi Akay Tärthi'nin Muhtevasi ve Önemi

Qelebi Akay Tärthi, bugüne kadar yapilan ?ali§malarda Seyyid Mehmed Riza'ninEs-Seb'ü 's-Seyyär adli tarihininsadele§tirilmi§ ve muhtasar häle getirilmi§ bir versiyonu oldugu gerek?esiyle Kirim ara§tirmalarinda maalesef ihmal edilmi§tir. Buna mukabil Hurremi'nin hazirladigi eser yanlizca Es-Seb'ü's-Seyyär'in sadele§tirilmi§ häli degildir. Zira Es-Seb'ü 's-Seyyär, 1737 yili hadiseleriyle sonra ermesine kar§ilik Akay Tärthi, 1750'lere kadar olan geli§meleri ihtiva eder. Bunun yanindaHurremi, 1737'ye kadar olan hadiseleri ihtiva eden Es-Seb'ü's-Seyyär'i 1702 yili hadiselerinden itibaren takip etmeyi birakir. Müellif bu tarihten itibaren Abdulgaffar Kirimi'nin Umdetü'l-Ahbär adli eseri19 ile kendi mü§ahedelerini nakleder.

17 Hurremi'nin bu bilgiyi naklettigi Es-Seb'ü 's-Seyyär' da da tarih 3 S 1104 olarak kaydedilmi§tir [3 s. 205].

18 Nadir Eserler Ktp.'deki bu degi§iklige ragmen dogru tarih Hurremi'nin ilk telifindeki gibidir. Nitekim sabik Kirim hani Selamet Giray'a azledildigini ve yerine de II. Selim Giray'in tayin edildigini bildiren ferman da Evasit-i L 1156 tarihlidir [1; 2, s. 191, hk. 718]

19 Tek nüshasi Süleymaniye Kütüphanesi'nde [22] bulunan bu tarih maalesef eksiktir. [Kirimi'nin eseri ve kendisi hakkinda bk. 23; 15; 16, s. 101-120].

Hurremi, Es-Seb'ü 's-Seyyäf in giri§ kismini atlayarak dogrudan Nuh Tufani bahsinden itibaren eseri sadele§tirmeye ba§lami§tir. Müellif, Seyyid Mehmed Riza'nin giri§i yerine kendisi yeni bir dibace kaleme almi§tir. Bunun bilingli bir ter-cih oldugu agiktir; zira Mehmed Riza, besmele ve hamdeleden sonra I. Mahmud'u ve Osmanli iktidarini öven ifadelere yer verir. £elebi Akay ise, eseri hazirlamasini bizzat Kirim Hani Arslan Giray'in istemesi ve eserini ona sunmu§ olmasi hasebi-yle Osmanli sultanini ve hanedanini öven bu ifadeler yerine "Al-i Cengiz"i "Al-i Selim" eden Häci Selim Giray neslini öven bir mukaddime yazmi§tir.

"Hurremi" mahlasli Abdurrahman Efendi, Es-Seb'ü 's-Seyyäf i sadele§tirirken, hem birinci hem de ikinci teliflerininin derkenarlannda zaman zaman kendi §iirlerine de yer vermi§tir [7, vr. 13a; vr. 15b; vr. 19b]. Mesela bunlardan bir tanesi §öyledir: "Olmasa älem agyärdan ah^äm olsa Kapular baglu olup yär gül endäm olsa Mumyan täze fidän tatlu zebän gonca-dehän Lebi gül-när yüzü gülzär gözü bädem olsa Özü bülbül sagi sünbül yanagi gül lebi mül Zülfü cädü gözü ähü ne disek räm olsa Bu gönül ku^cagazin sayd u §ikär etmekgün Benleri däne iki zülfü ise däm olsa Hurremlsüfldegil §eyhi emänät-i Hakk'a Tövbeler kor mu ke^lde o peri näm olsa" [7, vr. 22b].

£elebi Akay, Haci Selim Giray'in dördüncü defa hanliga tayin edilmesinin (1115/1702) anlatildigi bölümden itibaren Es-Seb'ü's-Seyyäf i takip etmeyi birakir. Bunun yerine devam eden hadiseleri Abdulgaffar Kirimi'nin Umdetü'l-Ahbär adli tarihinden özetler.Müellif, neden böyle bir tercihte bulunduguna dair herhangi bir izahatta bulunmaz. Yalnizca istanbul Üniversitesi'ndeki telifte derkenarda: "Seb'-i Seyyär 'dan intihäb etdigimiz bu mahallde temäm olmu^dur. Gaflet olunmaya"[7, vr. 100b] notu dü§ülürek, bundan sonra Es-Seb'ü's-Seyyär'in özetlenmedigi uyarisi yapilir; fakat buradan itibaren Hurremi'nin kendi mü§ahedelerinin mi kaleme alindigi yoksa ba§ka bir eserin mi özetlendigine dair bir bilgi verilmez. Yaptigimiz mukayeseler sonucunda Hurremi'nin 1702'den itibaren Umdetü'l-Ahbäf iözetledigini tespit ettik.

Hurremi, Umdetü'l-Ahbäf i da muhtasar häle getirerek ve kismen sadele§tirerek eserini ikmal etmi§;fakat Es-Seb'ü 's-Seyyäf a nisbetle daha sade oldugu igin Umdetü'l-Ahbäf dan aldigi bölümlerin diline fazla müdahale etmeden metinleri kisaltmi§tir^. A §agida iki metinden bazi kisimlar mukayese edilmi§tir.

Celebi Akay Tärihi, (§D, nr. 273, vr. 124b-125a)

"bin yüz on be§ tärihinde el-Häc Selim Giray Hän def a-i räbi'a hän olup oglu Gäzi Giray'i kalga ve yine oglu Kaplan Giray'i nüreddin eyledi. Devlet Giray Hän,

ТашапМап 8ейпеуе Ыпйр уе ba'dehu Ballklava'dan ?1кир karadan А811апе'уе azimetinde Rodos'a пе£у etdiler уе Sa'аdet Giray 8и11ап, £егке8^е kaldl. Уе е1-Нас Se1im Giray Нап ^ Ьи hаn1lglnda ekser evkatl a1i1 уе hasta1lk йе ge5йp аklbetu'1-emr bin yйz оп a1tl senesinde dаr-l аhlrete intika1 etdi. Mйddet-i hйkй-meti й? defada yedi§er sene о1ир defa-i rаbi'ada bir sene тести'и упт iki sene o1mu§dur. Ba'dehu og1u Gazi Giray, Ьап о1ир Кяр^ Giray'l ka1ga ey1edi. 01 asrda isve5 kra1l, Moskov vi1аyetini zabt etmek йzere Ы^? sene cenk ederek zabt и teshire karib o1mu§iken bi-hйkm-i kazа bir def ada isvec askeri mйnhezim o1up isvec kra1l be§ a1tl Ып mikdап аdemisiy1e hudйd-l is1аmiyye o1an Aksu di-dik1eri nehrin kenаnna ge1йp £ankirman pa§asma pаdi§аha konaglm bana Лиг ^йп sefine gбnder deyu аdem gбnderdйkde pa§a dahi pаdi§аhdan izinsiz o1maz deyu mйsаmahasl esnаslnda isvec'in aklbinden Moskov taburu ей^еЫе Ы^-zarйret hazine1erin suya blragup sa11ar bag1ayorak bir mikdаn suya gark o1up dбrt Ып mikdаn аdemiy1e suyu Лиг ve ba'dehu Dev1et-i A1iyye'den ^шЫ^ kabй1 o1unup Bender Ka1'asl civапnda iskаn etmi§dir"

(итёеШЧ-ЛНЪаг, [vr. 293b-294a] s. 401-405)20

"^и mаbeynde e1-Hаc Se1im Giray Нап bin yйz onbe§ (1115) tаrihidir hаn o1up ge1di.E1-Hаc Ha1im Giray Нап yйrйyйp ismа'i1 Ge5idi kasabasma nйzй1 idйp andan a5lk1ara binйp Tuna suyuy1a КШ^е ge1di. Zйmre-i Tatar ahd й peymаnda Ы^А tаife o1mag1a gice1er i1e ba'zl aga1ar ve mirza1ar Наа Нап^ firаr ider o1dl1ar. §Мп1еМеп ibtida' giden Saп Kadir§аh Beg ve ba'dehu Blylk Mehmed Beg §emm й §emm gitdi1er ve kapu ha1kmdan ibtidа giden Dev1et Giray Нап'т defeterdаn o1an inаyet§аh Agazаde Ег Mirza Aga o1du ki, Наа Нап'т nйreddini o1an og1u Kap1an Giray Su1tаn'a gitmi§dir. Hй1аsa-i ke1аm az vaktde cйm1e asker Наа Нап^ firаr itdik1erinde Ы^^ти Dev1et ve Sa'аdet Giray ba'zl havаs1arl йе Kmm'a ve ba'dehu Cerkes cаnibine firаr itdi1er ve Ы^ mйddetden sonra Dev1et Giray Нап ibtidаen Taman'dan sefineye binйpve ba'dehuBa1ak1agu'dan 5lkupkaradan dev1ete gitdi ve Rodos'a habse gбnderi1di ve Sa'аdet Giray, Cerkes'de ka1dl.Ba'dehu Наа Нап, Kmm'a ge1йp sаblkй'1-beyаn Rodos'da mah-bйs o1an og1u Gazi Giray'l ka1ga ve Kap1an Giray'l nйreddin idйp kendй a1i1 ve nikris marazma mйbte1а ve esker evkatl hareket-i sevdа-yl merаk[i] zahmetiy1e ge5йp ^ЛеШ^- emr bin yйz on a1tl (1116) senesinde vefаt idйp ka1gasl o1an og1u Gazi Giray,hаn nasb o1unup ЫгМеп o1an Kap1an Giray'l ikrаmen ka1ga itdi. iki Ь^Л sene mйrйrunda Kap1an Giray Su1tаnricа1-i dev1etde o1an dost1aп vаsltasly1a ve bа-husйs Ka1'a-i Cedide henйz Ыпа o1unmag1a aшn istihkаm umйп ^йп ge1en vezir-i revi§-i zamir Ebйkavuk Mehmed Pa§a i1timаsly1a hаn1lk mй§аruni1eyhe te-vcih o1unmak bаblnda hay1i nаzikane hareket1er o1unmu§ dir1er. Gazi Giray Нап-1 sаfi-di1 Cerаkese re'аyаslna istihkаm virmek bаblnda ahvа1-i а1emden gafi1 ЬШ^

20 Burada, Derya Derin'in tezinde gerek1i gбrй1en yer1er taraflmlzdan oгijina1 metne bakl1aгak dйzeШ1mi§tir.

nup ve bä-husüs ol asrda isveg Krali, Moskov viläyetini zabt itmek üzere birkag seneden berü yürüyüp hatta me§hür olan Riga näm kal'ayi ardina biragup yedi sekiz kere Moskov taburunu bozup kirarak ani insän degil pürr-meks yerine say-mayuptä derün-i viläyet-i Moskov olan Baraba§ iginde hatmanin tahti olan Baltova näm §ehre gelüp viläyet-i Leh'de istanislav'i kral nasb ve Baraba§'a Ferapa näm Kazagi hatman nasb idüp Moskov melä'inini mahv itmege ancak bir hamlecik kalmi§di günkü takdir-i Rabb-i Kadir Moskov Devleti'nin mahv olmasi degil imi§. Baltova civärinda bir kere daha cengleri oldu. isveg askeri Moskovluyu asla insän makämina add itmeyüp magrüräne bilä-metrisin agikdan üzerine yürürler amma hilekär Moskovlular mukaddema geyrek sä'at mahallden beru zir-i zemini barut ve humpara ile memlü idüp yahlama yapmi§ olmagla isvegler meglerin üryän idüp top ve tüfekleri aynina almayup yürüyüp mahall-i mezküra geldikde yahlamaya ate§ virülüp isvec'in askerini rüy-i haväya ugururlar ve ol mäbeynde Moskov ta-buru dahi göz agdirmayup isveci kemäl mertebe bozar ve ordu ve cebehäne ve top hazinesini zabt ider ve isvec Krali be§ alti bin ädemiyle dögü§erek gikup ve yakasini ele virmeyüp hudüd-i Al-i Osmän olan Aksu dedikleri nehr-i kebire gelür-ler ve ubür itmekigün sefine iktizä idüp Cänkerman pa§asina,'Devletinize dahil ve konagim, bana sefine gönderin' deyü ahbär ider amma anlar 'devletden izin-siz olmaz' deyü müsämaha ve arz itmege mübäderet esnäsinda isvec'in ardindan ta'kib iden Moskov tabüru iri§dikde bi'z-zarüri sallar baglayup ve bu kadar hazäini Aksu'ya atup ve hayli ädemisi suya gark olup dört bin mikdäri isveg Krallari ile ubür idüp, ba'dehu Devlet-i Aliyye'den fermän gelüp konakliga kabül ve ikräm-i täm ile Bender Kal'asi civärinda iskän itmi§dir."

Celebi Akay Tärihi, (§D, nr. 273, vr. 138b)

Mengli Giray i§ bu tabur haberin i§idüp Ker§ semtine azimet edüp ba'dehu münhezim olduklari mesmü' olmagla Karagöz näm kariyyede birkag eyyäm äräm etdiklerinde mizäclarina hastalik äriz olup Karasu'ya geldikde hastaligi ziyädelen-megle Baggesaräy'a azimet edüp bin yüz elli iki senesinde vefät etdiler. Ümerä-yi Kirim hänin vefäti haberin Asitäne'ye i'läm edüp ädem gönderdüklerinde sene-i mezbürenin mäh-i Zilhiccesi'nin ibtidäsinda mirähür Firäri Hasan Pa§azäde Abdullah Aga hänlik te§rifätin getürüp Selamet Giray han olup Gäzi Girayhan-zäde Azamet Giray Sultän'i kalga ve Adil Giray Sultänzäde §ahin Giray Sultän'i nüreddin eyledi".

Umdetü'l-Ahbär, [vr. 316b-317a] s. 506.

"Mukaddemä Mengli Giray Hän hazretleri i§bu tabur haberi ile bir mikdär asker ile Ker§ semtine azimet itmi§ iken ba'dehu haber-i feräh-eser vürüdi hase-biyle Karagöz näm karyede Ali Pa§a ^iftligi'nde birkag eyyäm äräm itdikler-inde mizäclarina inhiräf gelüp Karasu Kasabasi'na gelüp birkag gün ikämet ve hastaliklariizdiyäd bulmagla ba'dehu Baggesaräy'ina azimet, bin yüz elli iki senesi

Koyun Yili'nda vefät itdiler, rahmetullahi aleyh. Akil u re§id, ehl-i ma'rifet ve ehl-i diräyet ü sehävet pädi§äh idi. Toktami§ Giray näm bir oglu kaldi. Selämet Giray Hän bin el-Häc Selim Giray Hän pes hän hazretleri vefät itdi ise i§bu senenin Zilhiccesi ibtidäsinda kalga-yi hän olan Selämet Giray,hän-i äli-§än nasb olunup mirähor-i evvel Firäri Hasan Pa§a-zäde Abdullah Aga te§rifät-ihäniyyeyi getürdil.

£elebi Akay Tärihi, (§D, nr. 273, vr. 139a)

"Ve yine hän-i mü§ärunileyh müte'addid saräylar ve iki aded divänhäne, bä-husüs Sahib Giray Hän'in binäsi olan tenkel diväninin mekänina tertib-i acib olmak üzere bir tenkel diväni in§ä etdiler. Her gören tahsin ederler. Ve harem-i saräya muttasil yine bir mescid binä edüp, cämi'-i §erifin hatibi ve imämi ve müezzinleri ve kayyimlarinin her birlerine evkäf ve tetimmätini tekmil etdiler ve pädi§äh tarafindan nefis kitäblar getürüp memhür ve mahtüm kütübhäne-i ämireye vaz' eylediler".

Umdetü'l-Ahbär, [vr. 317b] s. 509.

"ve kezälik müte'addid saräy-i behcet-efzäyi ve iki aded divän-häne-i letäfet-nümäy binä' olunup känün-i Al-i Cengiz üzere olan Sähib Giray bin Mengli Giray Hän binäsi olan tenkel diväni ki anin mekänina tertib-i acib olmak üzere bir divän-i tenkel in§ä olundi ki nädirü'l-misl olan mesned-i divän-i hänidir ve tenkel dedikleri mevzi',Karagi ümeräsinin yevm-i ma'hüd divän-i hänide mahall-i cülüslaridir, ol mahallde bir havz-i kebir yapdirup gär-kü§esinde fevvärelerden mänend-i äb-i hayät sular icrä itdirdi. Zemän-i kadimde havz-i mezküra bal suyu doldurilup ümerä iy§ [u] nü§ iderlerimi§. Elhamdülillahi ala dinü'l-isläm häliyä äb-i züläl cereyän idüp at§än olanlar reyyän ve läzim olanlar abdest alup tahäret-mekän olmu§dur.Ve derün-i harem-i serä[y]da hammämlar ve ibädet-i hass u gilmän bähirü'l-ihtisäs igün bir mescid-i zibä ve ta§radaki cämi'-i kebirde hänän-i me'ali-§än edä-i salätü'l-Cum'a iden mekäni tarz-i dil-ferib üzere binä olmu§dur. Ehlü'l-insäf olanlar tahsinve äferin itdiler ve cämi'-i §erife hatib idip ve imäm-i kirä'at-i elif ve müezzinler ve kä'ini tertib-i evkäf ve tetimmätini tekmil itdiler ve taraf-i pädi§äh-i Cem-cähdan kütüb-i nefise-i bi-hemtä getürdüp vakf-i sultän Mahmüd hazretleri olmak üzere memhür ve muhattem kütübhäne-i ämireye vaz' itdiler".

Hurremi, 1702 yilindan itibaren hadiseleri Kirimi'nin eserinden özetlemesine ragmen metin igerisinde kendi §iirlerine de yer vermi§tir. Mesela Selämet Giray'in Mart 1740'ta Kirim hani tayin edilmesine, "Vasfidir läf degildir didigim Hurre-miyä/Oldu hän oldigi tärlh-i mu 'lnü 'z-zü 'afä (1152)" §eklinde tarih dü§mü§tür [6, vr. 139a]. Selämet Giray'in han olduktan sonra iki sene zarfinda gifte minareli bir cami in§a ettirmesine de, "Yapup hän Selämetzäde-i Häc Sellm Hän kim/Yine äsär-i ecdädini ihyä kildi hakkanl/Ararken Hurreml feyz-i ilahlden gice gündüz gü dü^dü kalbine anun bu tärlh-i feyz-i Rabbänl (1153)" diye tarih dü§mü§; fakat müel-

lifin bu §iirinin halk tarafindan anla§ilmasi zor olacagi dü§üncesiyle istanbul'dan gönderilen tarih [istanbul'dan gönderilen ve bugün de mevcut olan kitabe i?in bk.17, s. 136-137], kitabe olarak hak edilmi§tir [6, vr. 139a]21.

Hurremi, Umdetü'l-Ahbäf dan özetledigi metne yalnizca kendi §iirlerini degil bazi gözlemlerini de ilave etmi§tir. Mesela Selämet Giray'in kalgay tayin ettigi Azamet Giray'in §u sözlerini bizzat kalgayin agzindan nakletmi§tir: "Ben nesl-i Cengiz'im. Magrür olursam bana artiklik gelmez ancak kalblerinde halkin men-füru olurum. Ve eger müteväzi' ve haltm olursam bana eksiklik gelmez ancak cemt' nässin mahbüb ve mergübu olup mevtimden sonra dahi du'ä-yi hayr ile yäd olurum" [6, vr. 139b].

Umdetü'l-Ahbär, 1747'de telif edilmesine ragmen eserin tespit edilen tek nüshasi 1742'ye kadar olan olaylari ihtiva eder ve 1742 hadiseleri anlatilirken birden kesilir. Bu da elimizdeki nüshanin eksik oldugunu gösterir [15, s. 21]. Bu durum Qelebi Akay Tärthfnin önemini daha da arttirir. Zira günümüze ula§mayan Umdetü'l-Ahbäf in eksik kismi Hurremi tarafindan görülmü§ ve tari-hinde özetlenmi§tir. Umdetü'l-Ahbäf in Hurremi tarafindan özetlenen eksik kismi §u §ekildedir: "[vr. 139b]. Sultän §öyle sultän iken hän-i ält^än hazretleri ähir müddetine kartb cüzt husüs igün ve ma tedrt nefsün mä zä teksibü gada vemä tedri nefsün bi eyyi erdin temüt'22 fehväsi üzere mü^ärunileyh kalgay sultäni azl edüp Kaplan Girayhanzäde Seltm Giray Sultän'i kalga eyledi. Kalgay-i cedtdin ricäl-i devlet ile mu'ärefesi ziyäde olmagla az zamända hänlik te^rtfäti gelüp bin yüz elli alti §evväl'inin on yedinci gününde Selämet Giray Hän azl ve Seltm Giray hän olup ammtzädesi §ahin Giray Sultän'i kalga ve me^hür-i äfäk Baht Gi-rayzäde Seltm Giray'i nüreddtn eyledi. Selämet Giray Hän eyyäminda Devlet-i Aliyye tarafindan Acem cänibine sefer olmagin bir sultän ile asker-i Tatar irsäl etmek husüsunda hatt-i hümäyün sädir olmagla on be§ häneden bir ädem ihräc ol-unmak üzere mü^ävereleri esnäsinda hän-i mü^ärunileyh azl olmagin hän-i cedtd be§ häneden bir ädem tahrtr etdirüp, nüreddtn sultän yanina tesltm edüp Acem tarafina irsäl eyledi. Bi-hükm-i kazä Acem askeri Tahmas ile musärefet etdikler-inde asker-i Osmänt münhezim olup, asker-i Tatar sultän-i mezbür ile bir mikdär gayret-i Tatariye üzere girü där ederek [vr. 140a] sälimen belki ganimen avdet edüp sefine ile Kirim'a ubürlarinda sultän-i mezbür hastalanup Baggesäray'da vefät eyleyüp ba'dehu Safä Giray Sultänzäde Bahädir Giray Sultän nüreddtn oldu. Ol esnäda kalgay §ahin Giray Sultän'i Kirim askeriyle üg häneden bir ädem tahrtr

21 Selamet Giray tarafindan in§a edilen camiye ikinci minarenin ne zaman yapildigi hususunda ara§tirmacilar farkli görü§ler ileri sürmü§tür. Bunlardan Ferrari, Han Camii'ne XVIII. yüzyilin ilk yarisinda ikinci minarenin yapilmasinin pek mümkün olmadigini, bunun ancak Rus häkimiyeti döneminde mümkün oldugunu belirtir [17, s. 128-129]. Hem Kirimi'nin hem de Hurremi'nin yazdiklari Han Camii'nin iki minareli olarak 1742'de Selämet Giray tarafindan in§a ettirildigini ortaya koyar.

22 "Hi? kimse yarin ne kazanacagini bilemez. Hi? kimse nerede ölecegini de bilemez" (Lokmän Suresi, 33. äyet).

etmek üzere Çerkes cânibine ihrâc edüp, alti yüz mikdâri esîr alinup avdetlerinde hân-i mezbûrpâdiçâha ve sâir ricâl-i devletin her birlerine dühter-i mânend-ahter ve ale'l-husûs gulâm-i sîm-endâmlar irsâl etmekle ricâl-i devletin mergüb ve mah-bûb olup Tuna'nin öte yakasinin belki bizim dahi cümle umûrimiz size müfevvazdir dimiçler didiler. Ba'dehu hân dahi mücerred ikrâmen devlet tarafina da'vet olunup mu'azzez ve mükerrem avdetinde Kalgay Çahin Giray Sultân'i azl edüp çiftligine îsâl içrn pâdiçâh tarafindan bir aga Kirim'a gelüp hân, Bucak tarafinda iken kalgay sultâni alup gitdikden sonra hân dahi Bagçesarây'a gelüp Nûreddîn Bahâdir Giray Sultân'i kalga ve Mehmed Giray Sultânzâde Ahmed Girây'i nûreddîn ey-ledi. Ba 'de-zamân hükümetinden dört yil, yedi ay mümrunda Bagçesarây'inda hastalanup âhim'l-emr "Vesviyü'l-mevt beyne'l-fakir ve'l-emîr ve 's-sultân" mef-hûmunun masdûku oldu. Ba'dehu ricâl-i Kirim ta'ziye içrn Kalgay Bahâdir Giray Sultân'a geldiklerinde mügavere edüp hânin mevti haberin pâdiçâh tarafina i'lâm etdiler".

iНе можете найти то, что вам нужно? Попробуйте сервис подбора литературы.

Hurremî, Arslan Giray'in 1748Mayis'inda han tayin edilmesinden itibaren meydana gelen hadiseleri ise bizzat kendi mûçahedelerine göre kaleme almiçtir. Bu dönemle ilgili olarak önce Arslan Giray'in çeceresini vermiç, Feth Girayzâde Selim Giray'in kalgay, Kirim Giray'in da nureddin tayin edildigini zikrettikten sonra geliçmeleri anlatmaya baçlamiçtir. Bu minvalde çunlari kaydetmiçtir23: "Ve yine Feth Giray Hân'in ogullari ve kizlari ve sâir horendelerini bi'l-cümle Kirim'a getürüp her birlerini mu 'azzez ve mükerrem eyledi. Yine Feth Giray Hânzâde Mehmed Giray Sultân'i Or begi etmiçdi. Ba'de-zamân azl eyledikde kalgay-i âlî-cân Sûltân Selîm Giray içitdikde, "Hân-i âlîçân hazretleri bizleri perâkende ve perîçân iken bir yere cem' edüp birimizi kalga ve birimizi Or begi ve sâirlerimizi dahi ala-merâtibehim her birlerine in'âmât ve ihsânât etmiq. Efendimiz ve velrn'n-ni'amimizdir. Bizlere dü$en azl etseler dahi medh ü senâlar ve hayr du'âlarinda olmakdir" didiklerini bu hakir yaninda bulunmagin i^idüp tahsîn etmiçdir. Mtyârunileyh hân-i âVqân hazretlerinin zamân-i sa'âdetlerinde emn ü râhat ve yümn ü bereket ve sihhat ve âfiyet olmagla herkes kö$e-i selâmetde ve birbirleriyle muhabbetde olup ehl-i insâf olanlar ömr ü devleti ed'iyyesine i§tigäl üzere oldilar. Hân-i mtyârunileyh hazretleri "el-veledün sirru ebîh" mefhûmu üzere Devlet Giray-i §ecâ 'at-unvân gibi "eçiddâu alel kuffâri ruhamâu beynehum "24âyet-i kerîme fehvâsi üzere Mffâra çedîd ise de mümme rahîm olmagin "Kable'l-mümin ar§ü'r-rahmet" hadîs-i çerîf masdûkunca herkesin kulûbunu cezb ve ale'l-husûs Mzimül-ihtimm olan ulemâya ziyâde i'tibâr ederdi. Ve hizmet-i kazâyi kimseye tebîd etmeyüp bi-hasbe'l-istihkak ala-merâtibehim nöbet ile tevcîh eyleyüp ehl-i ulemanin her birlerini tatyîb etmede olurdu. "innes-salâte kânet alel mü'minme

23 Burada Hurremî'nin ilk telifi olan IAE, §D, nr. 273 esas alinmiçtir. iÜ, Nadir Eserler (nr. T 399)'deki nüsha ise ikinci telif olup, ilk telife göre farkliliklar ihtiva eder.

24 "Küffara karçi çok çetin, kendi aralarinda gayet merhametlidirler", Fetih Sûresi, 29. âyet.

kitaben mevküta" äyet-i kerime mücebi üzere be§ vakt namazä gayet ihtimäm ve "men katele nefsen bi gayri nefsin [ev fesadin fil ardi] fe ke ennema katelen nase cemia "25 masdüku üzere Hakk Te'älä Hazretleri'nin binäsini hedm etmeden ictinäb-i täm üzere idi. "el-müminün lyalü's-sultan " mefhümunu cezm edüp, Or ve Ribat'da kal'alar ve handaklar ve yine Üg Oba ve Qungar ve Qava§ näm ma-hallerde tabyalar ve handaklar etdirüp hifz-i hudüd [vr. 141a] ve sedd-i sugürda himmet-i §ähänesini sarf etmi§di. "Ülemaü ümmeti keenbiyai beni israile"26 hadis-i §erfinin mefhümiyla ämil olup ulema[ya] ragbetden nä§i Baggesaräyinda cämi'-i kebir kurbünde bir medrese-i rüh-efzä ve bir mekteb-i dül-kü§ä dahi binä edüp "innema ya'muru mesacidAllahi men amene billahi vel ahiri"27 äyet-i kerime masdüku üzere Gözleve'de väki' cämi'-i häni haräba mü§rif iken ta'mir ve ihyä ve evvelden dahi rü§en ve a'lä edüp "zikr-i ülfet ömre el-sani" mefhümunu teyakkun ederek cüzhänlara her gün tilävet-i Kur 'an etdirüp ve "ve nektubu ma kaddemü ve asarehum "28 mazmünu üzere cäri olup Gözleve ve Akmescid ve Otar koyunda ge§meler icrä edüp ve i§ bu hayrätin cümlelerinin evkaf ve tetimmätini dahi bi'l-cümle tekmil eyledi [Arslan Giray'in bu vafiyeleri hakkinda bk. 13, s. 119-138]. "inne dehran yelüffü §emli bi-sa'di/Le-zemanün yehümmü bi'l-ihsani" mefhümu üzere säirlerde birer birer bulunan belki bulunmayan hisäl-i hamidelerin cümlesini cämi' olup '"Netice eyledi intäc kaziyye §ekl evvelden/ Görürse §ek ederdi haml ulu vaz'-i ahräya" üslübu üzere dünyevi ve uhrevi bahtina her gün her i§iden re§k ü tahsin ederlerdi".

Abdurrahman Efendi'nin 1748'den itibaren Arslan Giray'in hanlik devri hakkinda anlattiklari daha sonraki tarih?ilerin en önemli müracaat kaynagi olmu§tur. Nitekim Halim Giray, Gülbün-i Hänän adli eserinde mezkur dönemi Qelebi Akay Tärihfnden özetlemi§tir [5, s. 93.].

£elebi Akay, tarihinin ilk telifini Arslan Giray'i öven §u kasidesi ile bitirir: "Hurrem ü handan olaldan ol gül-i Al-i selim

Gülistana döndü bag-i milket-i sahn-i Kirim

Bag-i medhinden fesahatdan dem urdu andelib Öte turur güyä ma'nada olmu§dur Nedim Ehl-i diller dilleri güller gibi a^ildi hep El-hulasa emn ü rahat geldi gitdi havf u bim Al-i devlet-i sigardi(?) Arslan Giray Han hazreti Zade-i Devlet Giray Han zübde-i Al-i Selim Söylemek ani §eca'at i?re hi? hacet degil

25 "[Kim], haksiz yere bir cana kiyarsa, bütün insanlari öldürmü§ gibi olur", Maide Süresi, 32. ayet.

26 "Ümmetimin ulemasi, Beni Israil'in Peygamberleri gibidir".

27 "Allah'in mescitlerini, ancak Allah'a ve ahiret gününe [inanan, namazi dosdogru kilan, zekati veren ve Allah'tan ba§kasindan korkmayan kimseler] imar eder", Tevbe Süresi, 18. ayet.

28 "Onlarin yaptiklari her i§i, biraktiklari her izi yazariz", Yasin Suresi, 12. ayet.

Nidügün isminden anlar her müsemma-yi fehim Bezme Cem girse Kerem hatemü'l-Husrev-i ata Cüda ma'in u cü§a umman bah§a hakan-i kadim Himmet-i §ahänesi sedd-i sugür-i memleket Ba-husüs Or u Ribat'i eyledi hasin-i kavim Ü?oba £ongar ve £uva§'a tabyalar bünyad edüp Hafr-i handak etdirüp hem kildi islam'a harim Pes namaza ihtimamin zikr ederdim medh edüp Olmasam katinda a'yan ve ricalin ger-zemim ihtiraz üzere Huda bünyanini hedm etmeden Medhini tekid eder kilsa rical-i rey-i sakim Kalb-i mümin ar§-i Rahman idügünü cezm edüp Herkesin gönlünü alup eltafini kildi acim Cümleye yeksandir hakka ne han-i memleket O senünle bu benümle kilmadi halki dü-nim Herkesin halince edüp lütf u ihsan u kerem Devletinde kimsei kaldirmadi hi? yetim Eyledi teveccüh her bir ehl-i ilme ba-husüs Nevbet ile hizmet-i icra-yi §er'-i müstakim Bahr-i irfan i?re oldu ni?e öksüz taliban Ehl-i ilme ragbetini i§idüp dürr-i yetim Kiymet-i ilm ü hüner bildügüne §ahid yeter Mekteb ile medrese bünyadi bürhan-i azim Gözlev'in ol cami'-i hanisin ihya eyledi innema ya'muru i§itdi etdi ta'mir-i remim Han u dükkanlar edüp evkäf-i cüz-han etdi hem El-hulasa mazhar-i lutf-i Huda han-i kerim Bahr-i cüdindan akitdi aleme enharlar Yad ederler gizlü ehli her gün enhar-i na'im Saky edüp otar günü kildi bakäya mezra'a Siyyema bu ?e§me-i Akmescid'in misli-i adim Virdi maza yenfikünzahir ef ale cevab Hem nice kildi ri'ayet anda üslüb-i hakim Kildi ihya hatr-ve§ ab-i hayat icrai edüp §öyle kim kalmi§lar idi zulmet-i hayretde hemim Bir nazire dü§dü hafrin ?e§me-i hayvanana Anun?ün dü§dü tarihi nazire lafzi kim Olmadi kimse muvaffak padi§ahim sen gibi Eylemi§di ni?eler kim sarf-i himmet harc-i sim Merhaba sana müyesser oldu bu cari amel Ola cereyani ila-yevmü'l-kiyame müstedim

§ä'iräne söz gerekmez väki'an yazmak yeter Her sözime ser-fürüdur häh u nä-häh hasim Medhinin päyäni yokdur epsem ol ey Hurremi Bir du'ä kil muhtasar ammä veli kadri cesim Yayi aya hangeri mirrihe ar§a kilici Cüdi-i bi-add ömrü bi-had ola, devletde mukim".

Kalgay Selim Giray'in istegi üzerine hazirlanan ve bir nüshasi da iÜ Nadir Es-erler Ktp.'de bulunan £elebi Akay'in eserinin ikinci telifi ise Hurremi'nin kalgayi öven §u gazeli ile biter [7, vr. 113a-b]:

"Kalmaz hamd-i kerim etmez Al-i Selim Zirä kalgay-i Kirim bir kerem-kän-i Selim Medh-i gülde bülbül okur hezär däsitän Bege degmez mi §ehä bir gülistän-i Selim Näm-i meydäni §ehm anmaz idi kahramän Görmü§ olursa eger böyle meydän-i Selim Selb ü icäbi bütün gegdi §ekl-i evveli Adl olupdur §imdi tahsil-i mizäni Selim Kiymet-i ilm ü hüner bildügüni bildiler Sa'y-i ilme ba§ladi §imdi yärän-i Selim Ütfu-i bi-haddin gören dü§dü bu ümide kim Elf ihsäni alup ola hassän-i Selim Cüd-i ma'ni dime ana atal-i Husrevin Zirä Cengiz-zäde hakan-i zü§än-i Selim Görse cevrin defter-i cüdu hätem tayy eder £ün ta§ar gitmazsa(?) ummäni feyezäni Selim Zer rezmeRüstem bezme Cem cümle Afräsyäb Zäde-i Feth Giray Hän-i Sultän-i Selim Uyhuda rüyäda zähir nice bilsün ani Aciz iken §imdi künhünde yakzän-i Selim Var kiyäs et nidügün ädini yäd edene Mantiku't-Tayr ögredür ana mürgän-i Selim §i'rime häsed gazel derse bilmez hikmeti Söz güherdir kiymeti katre-i seylän-i Selim Hurremi bahr-i müeyyedde dögünmek ola mi Dögünür mü vasf §eh hig ummän-i Selim Kaldir el ile du'ä ola makbül-i Hudä Nür-i na'ime ede leme'an-i Selim Ömr ü devlet-i nik-nämdir ziyä-yi müstedäm Bäd-pä §ahd-i vücüd mäh-i §ähän-i Selim Yay in ay hangerin tuta mirrih-i felek Ar§-i a'lä-yi berrin-i tig-i bürrän-i Selim".

süNug

"£elebi Akay Tarihi", bizzat Kirim Hani Arslan Giray'in istegiyle Seyyid Mehmed Riza'nin Es-Seb'ü 's-Seyyär adli eserinin sadele§tirilerek muhtasar hale getirilmesi gayesiyle hazirlanmi§tir. Buna mukabil Abdurrahman Efendi, 1737'ye kadar geli§meleri ihtiva eden Es-Seb'ü 's-Seyyär 'i 1702'den itibaren takip etmeyi birakmi§ ve bunun yerine Abdulgaffar Kirimi'nin Umdetü'l-Ahbär adli eserini takip etmeye ba§lami§tir. Ayrica mezkur tarihten itibaren kendi mü§ahedelerine de yer vermi§tir.

Umdetü'l-Ahbär 'in günümüze tek nüshasi ula§mi§tir ve bu da, 1747'ye kadar gelmesi gerekirken 1742 hadiselerinde birden bire kesildiginden eksiktir. Hur-remi, Abdulgaffar Kirimi'nin eserinin tam halini görmü§ ve 1742 ile 1747 yillari arasindaki geli§meleri Umdetü'l-Ahbär 'dan özetlemi§tir. Bu baglamda Qelebi Akay Tärihi, §imdilik Umdetü'l-Ahbär'in kayip olan ve 1742-1747 yillari arasindaki kisminin muhtevasina dair bilgi ihtiva eden yegane kaynaktir.

Abdurrahman Efendi, 1748'den 1750'lere kadar olan geli§meleri ise kendi mü§ahedelerine göre kaleme almi§tir ve mezkur döneme dair §imdilik elimizdeki tek ana kaynak da Qelebi Akay Tärihi dir.

Qelebi Akay Tärihfnin ilk telifi, istendigi öl?üde sade bulunmami§ ve bunun üzerine Abdurrahman Efendi, bugüne kadar tespit edilememesine ragmen, tarihini ikinci defa yeniden hazirlami§tir. Yeni telif, bir öncekine nazaran daha az Arap?a ve Fars?a'yi ihtiva etmekte ve 18. yüzyil Kirim Türk?esine dair daha fazla bilgi vermektedir.Bu yüzden ikinci telif Qelebi Akay Tärihi de, tarih ara§tirmalarinda oldugu kadar dil ara§tirmalarinda da ihmal edilmemelidir. Bu yüzden her iki telif demüstakil olarak ne§redilmelidir.

Kirim'in önemli §airlerinden olan ve Hurremi mahlasiyla §iirler kaleme alan Abdurrahman Efendi'nin hayatina dair en önemli kaynagin Qelebi Akay Tärihi olmasi da eserin degerini arttirmaktadir. Bu minvalde müellifin hem birinci hem de ikinci teliflerinde yer verdigi ve günümüze ula§an divanlarinda mevcut olmayan §iirleri, bazi hadiselere dü§tügü tarihler ve Arslan Giray'a yazdigi kaside ile Selim Giray'a yazdigi gazel Hurremi'nin biyografisine dair, diger kaynaklarda bulunma-yan önemli verilerdir.

REFERENCES AR§IV KAYNAKLARI

1. BOA, C.MTZ, nr. 40.

2. BOA, Mühimme Defteri, nr. 150.

3. "Es-Seb'ü's-Seyyär Fi Ahbär-i Mülüki't-Tatar" (Tenkitli Metin Ne§ri, Inceleme), haz. Yavuz Söylemez, Doktora Tezi, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Izmir, 2016.

4. Halim Giray Sultan, "Gülbün-iHänän", haz. Sadi Qögenli-Recep Toparli, Erzurum, 1990.

5. Halim Giray, "Gülbün-ü Hänän (Kirim Hanlari Tarihi) " Degerlendirme-Metin-Tipkibasim, haz. Alper Ba§er-Alper Günaydin, ed. Bekir Günay, istanbul, 2013.

6. iAE, §D, nr. 273, vr. 82b

7. iÜ, Nadir Eserler Ktp, nr. T 399

8. Sa'id Giray b. Sa'ädet Giray Hän, "Tärlh-i Sa'ld Giray Hän", Berlin Statsbibliotek, nr. 923.

YAZMALAR

9. Afyoncu Erhan, "Tanzimat Öncesi Osmanli Tarihi Ara§tirmalari Rehberi", istanbul, 2014.

10. Babinger Franz, "Osmanli Tarih Yazarlari veEserleri", gev. Co§kun Ügok, Ankara, 2000.

11. Ba§er Alper, "Kirim Hanligi Tarihini Konu Alan Müstakil Eserler ve Yeni Bir Kaynak, Tarih-i Mevküfati",Turkish Studies, 6/1 (Ki§ 2011), s.747-762.

12. Biyik Ömer, "Kirim'in idari ve Sosyal Tarihi (1600-1774)", istanbul, 2014.

13. Qinar Hüseyin, "Arslan Giray Han ve Kirim'in Yeniden imärinda Vakiflarin Rolü",Vakiflar Dergisi, XXX, Ankara, 2007, s. 119-138.

14. Co§an Esad, "Bazi Yazmalarda Görülen Bilmeceli Tarih Kayitlari", islam ilimleri Enstitüsü Dergisi, II, Ankara, 1959.

15. Derin Derya, "Abdülgaffar Kiriml'nin Umdet'ül-Ahbar'ina (Umdet'üt-Tevarih) Göre Kirim Tarihi", Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2003.

16. Ersoy Ersen - Öztürk, Ugur, "Umdetü'l-ahbär'da §air Biyografileri", Divan Edebiyati Ara§tirmalari Dergisi, 5, istanbul, 2010, s. 101-120.

17. Ferrari Nicole Kangal, "Kirim'dan Kalan Miras,Hansaray", istanbul, 2005.

18. Heywood C.J., "Review", Bulletin of the School of Oriental and African Studies, 39/2, Londra, 1976, s. 449-450.

19. "istanbul Ara§tirmalari Enstitüsü Yazma Eserler Katalogu", II, haz. Günay Kut vd., istanbul, 2014.

20. Kellner-HeinkeleBarbara, "Crimean Tatar and Nogay Scholars of the 18th Century", Muslim Culture in Russia and Central Asia From The 18th Century To The Early 20th Centuries, eds. Michael Kemper - Anke von Kügelgen - Dmitriy Yermakov, Berlin, 1996.

21. Kellner-Heinkele Barbara, "Aus den Sa'id Giräy Sultän Eine zeitgenössiche Quelle zur Geschischte des Chanats der Krim die Mmitte des 18. Jahrhunderts", Hamburg, 1975.

22. Kirimi el-häc Abdulgaffar, "Umdetü 't-Tevärlh", Esad Efendi Kismi, nr. 2331.

23. Kirimi Abdülgaffar, "Umdetü 't-Tevärlh", haz. Necib Asim, istanbul, 1343.

24. "MisirMilllKütüphanesi Türkge YazmalarKatalogu (1870-1980)", I, Misir, 1987.

25. Negri A., "izvlegeniya iz Turetskoy Rukopisi Ob§gestva, Soderja§gey istoriyu Krimskih Hanov", Zapiski Odesskago Ob§gestva, I (Odessa, 1844), s. 379-392.

26. Samoylovig A. N., "Predvaritelnoye Soob§geniye o Novom Spiske Sokra§geniya 'Semi Planet' Muhammeda Rizi", izbranniye Trudi o Krime, Simferopol, 2000.

27. Seyit Yahya Nariman, "Hurremi Kiriml ve Yedisanname'si", IV. Uluslararasi Büyük Türk Dili Kurultayi, 26-28 Eylül 2009, Akmescit, 2009.

28. Smirnov V. D., "Krimskoye Hanstvo pod Verhovenstvom Ottomanskoy Porti do Nagala XVIII v.", St. Petersburg, 1887.

29. Söylemez Yavuz, "Kirim Hanligi Tarihine MMeaU^ Mühim Bir Kaynaк: Es-Seb'ü's-Seyyâr fi Ahbâr-i MüMfá't-Tatar", Dogu Avrupa 1шк Mirasinin Son Kalesi Kirim, ed. Yücel Öztürk, istanbul, 2015, s. 381-399.

30. Yakit ismail, "EbcedHesabi ve Tarih Dü§ürme", istanbul 1992.

31. Zaytsev I. V, "Krmskaya lstoriografiçeskaya Traditsiya XV-XIX Ve^v", Vostoçnaya Literatura, Moskova, 2009.

32. Seytyagyayev N. S., "V. VernadsMy adina milliy ilmiy fátaphaneniñ elyazma bölüginde bulungan qirimtatar ve tü^ tarihlari, tilleri ve edebiyatlari böyünca malzemeler". Available at: http://ilmiyqirim.blogspot.com.tr/2011/07/v-vernadskiy-adna-milliy-ilmiy.html).

33. Available at: https://www.yazmalargov.tr/detay_goster.php?k=111386.

Yazar hakkinda: Ugur DEMiR - Dr. Sci, Marmara Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Böl. (Göztepe Kampüsü 34722 / Kadiköy - istanbul, Türkiye); ugur.demir@marmara.edu.tr

Не изученный источник Крымского ханства История Челеби Акай

Угур Демир

(Университет Мармара, Стамбул)

Аннотация.

В статье рассматривается «История» Хурреми Абдурахмана Эфенди - одного из наиболее выдающихся поэтов Крыма своего времени, известного как Челеби Акай. Труд был подготовлен по просьбе крымского хана Арслан Гирая, с целью сократить и облегчить для понимания работу Сейид Мухаме-да Ризы «Ассеб о-ссейяр» или «Семь планет». В новом издании Абдурахман эфенди уменьшил содержание арабских и персидских слов, а также дал больше информации о Крыме XVIII века.

«История» Челеби Акая представляет собой уникальный труд, который содержит фрагменты из «Умдат аль-Ахбар». Произведение является важным источником по истории Крымского ханства.

Ключевые слова: Абдурахман Эфенди, «История» Челеби Акая, Крымское ханство, Сейид Мухамед Риза, «Семь планет»: Абд аль-Гаффар Кырыми.

Сведения об авторе: Угур Демир - доктор наук, университет Мармара, факультет искусства и литературы, кафедра истории (Кампус Гёзтепе 34722/ Кадыкёй-Стамбул, Турция); ugur.demir@marmara.edu.tr

"Chelebi Akay Tarihi" - neglected Crimean Khanate source

Ugur Demir

(Marmara University, Istambul)

Abstract: This study deals with the work(s) of £eleby Akay, they are very important , however, they are mostly neglected sources of the Crimean Khanate. This study consists of three chapters. After a short introduction, the life of Hurremi Abdurrahman Efendi who was known as ^elebi Akay; the name and the writing time of his history; the reason why he wrote his work; number of his work's reproduction; the persons for whom the work was reproduced; Hurremi's history's relation with the Seyyid Mehmed Riza's Es-Seb 'u's-Seyyar and Abdulgaffar Kirimi's, Umdetu'l-Ahbar are discussed. Also, it is stressed that Qelebi Akay Tarih is not only a historical source but one of the important works that reflects the 18th century Crimean Turks (Crimean Tatars).

Keywords: Abdurrahman Efendi, Crimean Khanate, £eleb Akay Tarihi" Hurremi Abdurrahman Efendi, Seyyid Mehmed Riza, Abdulgaffar Kirimi,

Es-Seb'us-Seyyar, Umdet'ul-Ahbar.

About the author: Ugur Demir - Dr. Sci, Marmara University, Faculty of Arts and Sciences, Department of History (34722 Goztepe Kampusu / Kadikoy, Istanbul, Turkey); ugur.demir@marmara.edu.tr

i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.